Sokak Çocukluğu

by Mert Ünaa

This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Sokak Çocukluğu

  • Joined Mar 2021
  • Published Books 1

Ben 1 yaşındayken annem ve babam ayrılmış ve beni teyzeme bırakmışlar. Teyzem de fakir olduğundan beni okula götürememiş. Teyzem ben 8 yaşındayken trafik kazasından vefat etti. Ben o gün bugündür sokakta yemek bulmaya çalışan bir çocuğum. Şuan 14 yaşındayım ve 6 yıldır sokaktayım. Eee insan 6 yıl sokakta olunca arkadaşları da oluyor. 3 kişiyiz ve Beykoz’da bir yetimhanede yaşıyoruz. Neyse ben geçmişimden başlayayım.

8 yaşında sokağa düşünce ne yapacağımı bilemedim. Ama dönercide çalışan bir adam beni görüp yemek yedirdi ama bir daha gelmedi. Tek seferlik yemek yemiştim.

Ertesi günü çok iyi hatırlıyorum. En az 10 km yürümüştüm o gün. Ayaklarımı hissetmiyordum. Ama değdi. Çünkü bir arkadaş edinmiştim. Adı Kuzey idi. Tanıştığımızda 9 yaşındaydı. Oda annesini ve babasını 6 yaşındayken kaybetmişti.

Sokakta dilencilik yaparak milletten para isterdik. Kuzey’in üstünde eski püskü bir şey vardı.  Bende ise 2 gündür giydiğim kıyafetlerim vardı. Gelenlerin yüzde 50’si para veriyordu. Kalabalık bir meydanda olduğumuz için paramızı çalamıyorlardı. Ama deneyen oldu. Bağırarak ‘’paramızı geri ver!’’ diyorduk ve adam koştuğu için gözüküyordu. İnsanlarda yakalayıp paramızı bize veriyorlardı. Yine böyle bir olay olduğunda, bir adam paramızı geri bize verirken bizi önce bir restoranta götürüp karnımızı doyurdu sonra da kıyafetciye götürüp bize yeni kıyafetler aldı. Adam bize bir kart verdi. Kart adamın iş yeri kartıydı. Üzerinde telefon numarası yazıyordu. Bizde telefon yoktu. Adam da Kuzey’e eski, sadece arama yapılabilen bir telefon ve 200 lira verdi. Ayrıca ‘’paranız bittiği zaman bu karttaki numarayı arayın’’ dedi. Bu parayla ancak 1 hafta dayanabildik. Oysa her gün sadece su, ekmek ve peynir alıyorduk. Adamı aradığımızda telefonu aynı adam açtı ve ‘’Efendim’’ dedi. Biz sokakta gördüğün iki çocuğuz dedim. Hemen anladı ve nerede olduğumuzu sorup yanımıza geldi. Bizi bu sefer evine götürdü. Adam bize ‘’bu gece burada kalmak ister misiniz’’ dedi. Ama Kuzey bana ‘’bizi kaçırabilir, buradan ayrılmalıyız’’ dedi. Ben ‘’ gerek yok biz gidelim’’ dedim. Adam bize 100 lira verdi, karnımızı doyurdu ve bize bir çanta verdi. Tam açacaktım ki adam bana ‘’onu zor günlerde kullanın’’ dedi.

Evden çıktık ve gezmeye başladık. Bir gün Kuzey bana ‘‘Yapacağımız başka hiçbir şey yok, sadece öyle oturacağız’’ dedi. Bende ona yanıldığını söyledim. Ve bir okula gittik. Okul doğal olarak şaşırdı. Ama anne ve babamızın olmadığını görünce üzülüp bizi okulda okutmaya karar verdi. Ama sınıfımıza göre büyüktük. O yüzden okuldan bir hoca bizi özel ders vermeyi kabul etti. Paramız vardı. İlk iş kırtasiyeciye gitmek oldu. Kalem, silgi, kalemtıraş, yapıştırıcı, bant, cetvel ve defter aldık. Bunlar 86 TL tuttu. Geriye çok az paramız kaldı. Kalemimiz bitince ne kullanacaktık? . Okula gittik, hocamızla tanıştık. İlk defa okula gitmiştim.

Aradan birkaç ay geçti. Büyük, 17-18 yaşlarında iki tane genç paramızı ve yemeklerimizi çaldı. Elimiz ayağımız titriyordu. Ne yapacağımızı şaşırmıştık. Tekrar para toplamaya gittik. Ama açtık. Sonra adamım bana verdiği çantayı hatırladım. 1 aydır içine bakmamıştım. Aklıma ilk gelen şey yemek çıkmasıydı. Öylede oldu. İçinden konserve ton balığı, su, kaşık, çubuk kraker ve fener çıktı. Hemen karnımızı doyurduk. Birkaç gün bunları yedik. Para da bulmuştuk. Artık yeni yemekler almıştık. Tekrar eski halimize dönmüştük.

Aradan 2 yıl geçti. Artık 10 yaşındayım. Ve artık sokakta kalmak sorunda değildik. Bir evimiz vardı. Trafiğe kapalı bir yolda cadde kenarına iki yer yatağı koymuştuk. Bir de çarşafımız vardı. Bir sürü insan bize bakarak geçiyordu. Bazıları yanımıza gelip para veriyordu. Artık çokta fakir sayılmazdık. Bir kumbara satın aldık ve paramızı biriktirdik. Bir yılda 2,400 lira kazanmıştık. Her gün ortalama 20 lira kazanıyorduk. Okulumuz gayet iyiydi. Okuma yazma biliyorduk. Birkaç ay sonra biri ile tanıştık. Bizden yemek istedi karnını doyurduk. Bir zaman sonra arkadaş olduk. Adı Demir idi. 10 yaşındaydı. Annesi ve babasını hatırlamıyordu. 1 Yaşında iken annesi Demir’i başka birisine vermiş ve gitmişti. Kadın Demir’e evlatlık olduğunu söyleyince Demir evden kaçmış, aldığı yiyecekler ile en fazla 4 gün dayanabilmiş ve bizi bulmuştu. Demir’e de bir yer yatağı aldık. Artık herkesin kendine ait çarşafı vardı. Mutluyduk. Demir okula gitmiyordu. Onu da okula götürdük.

Her Pazar, mezarlığa gidip Kuzey’in anne babası için dua ediyorduk. Kuzey anne ve babasının mezarını biliyordu.

Aradan 4 yıl geçti artık büyüdük, Demirle ben 14, Kuzey ise 15 yaşındaydı. Yine sokakta yatakta yatar iken bir kadın bize bakarak telefonda konuşuyordu. Anlamamıştık. Büyük olsak bile insanlar caddenin kenarında caddede yattığımız görünce sokak çocuğu olduğumuzu anlıyor. Kadın aslında yetimhane müdürüymüş. 10 dakika sonra falan bir kişi geldi ve kadınla bizi arabaya bindirdi. Nereye gidiyoruz diye sormuştum. Kadın bana ‘’yetimhaneye’’ demişti. Sadece dona kaldık. Vardığımızda kadın bizim burada her ihtiyacımızın giderebileceğimizi söyledi. Bizim zaten 5000 TL’miz vardı. Onu sakladık. Yetimhanede mutlu bir şekilde hayatımıza devam ediyoruz. Bu hikaye Kısa ama içinde 3 çocuğun 6 yıl içinde nasıl zorluklardan geçtiği ve en önemli olaylarını anlatıyor.

 

Mert ÜNAL

2
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content