1865: Avusturyalı Gregor Mendel kalıtımın ilk yasalarını buldu. Bu yasalar, kalıtsal özellikleri denetleyen bağımsız ve yeniden üretebilen elementlerin varlığına dayanıyordu.
1910: Amerikalı Thomas Morgan ,genleri taşıyanların kromozomlar olduğunu ortaya çıkardı. Morgan bu çalışmasıyla 1933te Nobel Ödülü kazandı.
1940: Amarikalı George Beadle ve Edward Tatumla Fransız Boris Epnrussi bir genle bir enzimin etkinlikleri arasındaki ilişkiyi buldular.
1944: Amerikalı Oswald Avery, Colin McLeod ve McLyn McCarthy, kromozomların sanıldığı gibi proteinlerden değil, DNAdan yapıldığı gösterdiler. 1953: Amerikalı James Watson ve İngiliz Francis Crick, DNAnın ikili sarmal yapısını açıkladılar. Watson ve Crick bu çalış malarıyla 1962 yılında Nobel ödülü aldılar.
1966: Amerikalı G. Khorana ve M. Nirenberg DNA sarmalındaki üç bazın bir aminoasit oluştur duğunu buldular.
1976: İngiliz Frederick Sanger ve Amerikalı William Gilbert, DNA dizilişi tekniğini açıklayarak 1980de Nobel ödülü aldılar.
1984: Fransız Jean Dausset, insan polimorfizmi araştırma larının yapıldığı bir merkez kurdu. Merkezin amacı hasta ailelerden DNA örnekleri topla maktı.
1988: İnsan genomu çalış malarını planlamak için ulus lararası bir kuruluş olan İnsan Genom Organizasyonu (Human Genome Organization-HUGO) kuruldu.
1990: Ana amacı insan genomundaki bazların dizilişini bulmak ve genlerin yerini belirlemek olan İnsan Genom Projesi başladı.
1995: Craig Venterın yönettiği Genom Araştırmaları Enstitüsü (The Institute for Genomic Research) Haemophilus influenzae adlı bakterinin genom dizilişini ortaya çıkardı.
1998: Celera Genomics adlı bir genom dizilişi bulma şirketi kuran Craig Venter, insanın gen haritasını kamu projesinden daha önce bitireceğini açıkladı.
1999: Dizilişi tamamlanan ilk kromozom olan 22. kromozomun dizilişi Aralık ayında yayımlandı.
2000: Nisan ayında Craig Venter genom haritasının taslağını tamamladıklarını açıkladı.
2000: İnsan Genom Projesinde çalışan Alman ve Japon bilim adamları, 21. kromozomun baz dizilişini Mayıs ayında tamamladılar
DNA
Deoksiribonükleik asit, DNA, hücrelerin bilgi deposudur. Bir hücreyi ya da organizmayı oluşturmak için gerekli tüm bilgileri içerir. Diğer pek çok iletişim sisteminde olduğu gibi bu bilgiler de kodlanmış olarak taşınır. DNA, çok ince ve çok uzun bir çift iplikçikten oluşur. Yapı taşları nükleotid denilen moleküllerdir. Nükleotidler üç bölümden oluşur: Bir fosfat grubu (H3PO4 ), beş karbonlu bir şeker ve bir organik baz (adenin, guanin, sitozin ya da timin). Nükleotidin şeker parçasındaki karbonlar, baz ve fosfat gruplarının bağlanması için gereklidir. Bu şekerin 1 numaralı karbonu baz molekülüyle, 5 ucundaki grubuysa fosfatla bağlanır. Böylece oluşan nükleotidler birbirleriyle özel bir şekilde birleşerek, polinükleotid zincirlerini oluştururlar. Bu birleşmede her zaman ilk nükleotidin şekerinin 3 grubuyla, buna eklenecek nükleotidin 5 ucunda bulunan fosfat grubu birleşir. Bu nedenle polinükleotid zincirleri belli bir yöne sahip olur (5 dan 3 a doğru). DNA molekülü, iki polinükleotid zincirinin birbirlerine sarılmasıyla oluşur.
Şeker ve fosfattan oluşan iskelet bu ikili sarmalın dış bölümünü oluştururken, bazlar da sarmalın iç bölgesinde birbirleriyle karşılıklı olarak birleşirler. Bu baz çiftleri, sarmalda birbiri üzerine gelen paralel düzlemler oluştururlar. Sarmalı oluşturan polinükleotid zincirlerinin yönleri zıttır; birinin 5 ucu, diğerinin 3 ucuyla aynı yöndedir. Bu iki zincir, hidrofobik etkileşimlere ek olarak karşılıklı dizilmiş bazlar arasında oluşan hidrojen bağları sayesinde bir arada tutulur. Adenin (A) her zaman timinle (T) birleşir ve aralarında 2 hidrojen bağı kurulur; guaninse (G) sitozinle (C) birleşir ve aralarında 3 hidrojen bağı kurulur. Bir DNA molekülündeki guanin+sitozin nükleotidlerin oranı ne kadar çok ise DNAnın iki ipliğini birbirinden ayırmak da o kadar güçtür.
Published: Jan 7, 2019
Latest Revision: Jan 7, 2019
Ourboox Unique Identifier: OB-553053
Copyright © 2019