Tiyatro

by UncleMete

This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Tiyatro

  • Joined May 2021
  • Published Books 1

                                                                                                                                                                                                          TİYATRO

 

2

Herhangi bir olay, durum veya tasarının sahnede canlandırılması amacı ile yazılmış eserlere “dramatik metinler” denir. Bu metinlerin sahnede canlandırılması ile ortaya çıkan sanat da tiyatro olarak adlandırılır. Tiyatro kelimesi Eski Yunan’da “bir oyunun oynandığı yer”i karşılamaktaydı.Tiyatro belirli bir metne dayalı olarak sahnelendiği için hem edebî bir tür hem de güzel sanatların bir dalı olarak değerlendirilir.Tiyatro Sahne Kırmızı Perde Sirk Fotoğrafçılık Arka Plan Vinil kumaş Yüksek kaliteli Bilgisayar baskılı parti fotoğraf arka fonu|photo backdrops|party photo backdropscircus photography - AliExpress

3

Tiyatro pek çok diğer sanat dalı gibi dinî törenlerden doğmuş, zamanla bu niteliğinden sıyrılarak bir sanat hâline gelmiştir. Tiyatronun kökeninin, insanın doğa olaylarını kendi beden hareketleriyle temsil etme çabalarına dayandığı söylenebilir. Tarihi Sümer ve Mısır gibi eski uygarlıklara kadar uzanan tiyatro, özellikle Eski Yunan’da gelişmiş ve çeşitlenmiştir. Eski Şamanist inanç ve törenleri de tiyatronun doğuşunda rol oynamıştır.Batılı anlamda tiyatro türü Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi’nde girmiştir. Tanzimat’a kadar Türk edebiyatında Karagöz, kukla, orta oyunu ve meddah hikâyeleri, köy seyirlik oyunları gibi türler tiyatro türünün yerini tutmuştur.Karagöz Hacivat Kukla Fiyatları ve Özellikleri tiyatro türünün yerini tutmuştur.

4

Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” adlı eseri, Batılı anlamda tiyatronun edebiyatımızdaki ilk örneği kabul edilir. fiinasi’den sonra Nâmık Kemâl, Ahmet Mithat Efendi, Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamid gibi yazarlar tiyatro türünde eserler kaleme almıştır. Ahmet Vefik Paşa’nın Batı tiyatrosundan yaptığı uyarlamalar da bu türün ülkemizde yerleşmesinde etkili olmuştur.

Dramatik metinler; olay, mekân, zaman ve kişiler gibi temel yapı unsurlarından oluşur. Tiyatroda olayların ortaya çıkıp gelişmesi ve sonuçlanması için genellikle bir çatışmaya ihtiyaç duyulur. Farklı değerler ile kişiliklerin karşı karşıya gelmesi ile oluşan çatışmalar, merak duygusunu da canlı tutar. Tiyatro, canlandırma esasına bağlı bir tür olduğu için mekâna ait unsurlar belli bir dekor çerçevesinde sahneye kurulur. Bu dekorun değişmesi ile çeşitli sahneler oluşur.

5

Tiyatro ile ilgili temel kavram ve bilgiler şöyle sıralanabilir:

Tiyatro: Eski Yunan’da “seyircilerin oturduğu yer” anlamına gelen tiyatro, “Bir hikâyeyi, sahne olarak ayrılmış bir yerde, oyuncuların söz ve hareketleriyle canlandırma sanatı.” olarak tanımlanmaktadır.

Günümüzde sahnede oynanmak üzere yazılan eserler de “tiyatro“, “oyun” veya “piyes” olarak adlandırılmaktadır. Sahnede oynanmak üzere yazılan eserlere genel olarak “dramatik metinler” de denir. Dramatik metinlerin merkezinde bir olay ve bu olaya katılan kişiler yer alır.

Bu tür metinler “serim, düğüm, çözüm” bölümleri ile ifade edilen üç evrede gelişir. Serim bölümünde, olaylara katılan kişilerin kimlikleri, olayla ilgileri ve konunun ne olduğu ortaya konulur. Düğüm bölümünde kişiler arasındaki çatışmalar sergilenir ve izleyicide merak duygusu uyandırılır. Çözüm, olaydaki çatışma ve sorunların bir sonuca ulaştırıldığı bölümdür.

6

Dramatik eserler olayların gelişimine göre “perde” ve “sahne“lere ayrılır. Perde, konunun ana bölümlerinden her birine verilen addır. Sahne ise her perdenin içinde yer alan küçük bölümlerdir. Türk edebiyatında sahne yerine “fıkra” ve “meclis” terimleri de kullanılmıştır.

Dramatik eserler, trajedi ve komedi olmak üzere başlıca iki tür altında incelenir. Diğer bütün türler bu iki ana türün gelişmesi ve değişmesi ile ortaya çıkmıştır.Sahne Perdesi by Trend® - 5 YIL GARANTİLİ

7

Tiyatronun türleri ve bu türlerin özellikleri şunlardır:

a) Trajedi (Tragedya)

Konusunu efsanelerden veya tarihsel olaylardan alan, acıklı bir şekilde sonuçlanan tiyatro eserlerine verilen addır. Adını, Yunancada “keçi türküsü” anlamına gelen “tragedya” kelimesinden alan bu türün ilk örnekleri Eski Yunan’da görülür. Başlangıçta manzum olarak yazılan trajediler özellikle 17. yüzyılda Fransa’da nesir hâlinde de yazılmaya başlanmıştır. 19. yüzyıldan sonra da trajedinin yerini dram türünde eserler almıştır.

Tür olarak trajedinin en önemli özelliği kendisine özgü kurallara bağlı olmasıdır. Bu kuralların en önemlisi “üç birlik kuralı”dır. Bunlardan ilki olan “zaman birliği” kuralına göre, bir trajedide olaylar en çok bir gün (24 saat) içinde geçmelidir. “Mekân birliği” kuralı oyunun tek bir yerde geçmesini, “olay birliği” ise trajedinin tek bir olay çevresinde gelişmesini ifade eder

8

Trajedilerde genellikle üst tabakadan insanların hayatı konu edilir ve seçkin bir üslubun kullanılmasına özen gösterilir. Oyunun sonunda ders vermek ve hikmetli sözler söylemek de trajedilerin amaçları arasında yer alır. Trajedi türü, klasisizm olarak adlandırılan edebî akımın içinde biçimlendiği için onun bütün özelliklerini taşır. Ancak Türk edebiyatında trajedi yazan yazarlar, klasisizmin pek çok özelliğini bilerek terk eder ve kendi tercihlerini metinlere yansıtır. Klasisizme karşı çıkan romantizm akımı etkisinde yazılan tiyatro metinleri ise romantizmin coşku, duygusallık, iyi ve kötüyü bütün ayrıntıları ile sunma gibi özelliklerini taşır.

Dünya edebiyatında çok eski bir tür olan trajedi alanında; Aiskhylos‘un (Ayklos) “Zincire Vurulmuş Prometheus”, Sophokles‘in (Sofokles) “Antigone (Antigon)”, Corneille‘in (Korneyl) “Attila” ve Racine‘in (Rasin) “Andromaque (Andromak)” adlı eserleri bu türün önemli örnekleri arasında yer alır.

Türk edebiyatında ise Ali Haydar, Abdülhak Hamid ile Orhan Asena trajedi türünde eserler vermiştir.

9

b) Komedi (Komedya)

İnsan, olay ve durumların gülünç yönlerini ele alıp işleyen oyunlara “komedi” adı verilir. Komediler pek çok tiyatro türü gibi Eski Yunan’daki çeşitli törenlerde oynanan oyunlardan çıkmıştır. Komediler ele aldığı konulara göre çeşitli adlar alır. Buna göre, insan karakterinin gülünç ve aksak yönlerini ele alan oyunlar “karakter komedisi”, toplumun gülünç ve aksak yönlerini yansıtan oyunlar “töre komedisi”, merak ve güldürü amacı güden oyunlar ise “entrika komedisi” olarak adlandırılır.

Komedi türünün ilk temsilcisi, Eski Yunan edebiyatı sanatçısı Aristophanes‘tir (Aristofanes). Fransız sanatçı Moliere‘in (Molyer) “Cimri” ile “Kibarlık Budalası”, Rus yazar Gogol‘un “Müfettiş” adlı eseri bu türün en önemli eserleri arasında yer alır.

Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk tiyatro eseri olan Şinasi‘nin “Şair Evlenmesi”, Haldun Taner‘in “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” ile “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı”, Turgut Özakman‘ın “Ah Şu Gençler” gibi eserleri bu türün bilinen örnekleri arasında yer alır.

10

Kocaeli Şehir Tiyatroları

11

c) Dram

Hayatın bütün gerçeklerini yansıtmayı amaçlayan ve her sınıftan insana yer veren oyunlar “dram” olarak adlandırılır. Dramlarda, trajedi ve komedi türlerinin özellikleri bir arada yer alır. Dramlarda, gerçeklik önemsediği için “üç birlik kuralı”na uyulmaz. Dram türündeki eserlerde hayatın iyi veya çirkin bütün yönleri sahnelenir.

Dram türünde Ingiliz yazar Shakespeare (Şekspir) ve Fransız sanatçı Victor Hugo‘nun eserleri bu türün önemli örnekleri arasında yer alır.

Nâmık Kemâl‘in “Vatan yahut Silistre” adlı eseri ile Abdülhak Hamit Tarhan’ın bazı eserleri bu türün örnekleri arasında yer alır.

Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi’nde giren tiyatro türünde; Şinasi, Namık Kemal, Abdülhak Hamit, Reşat Nuri Güntekin, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer, Haldun Taner, Turan Oflazoğlu, Recep Bilginer ve Orhan Asena gibi isimler, önemli eserler yazmışlardır.

12

Tiyatro Metinlerinin Biçimsel Özellikleri

Tiyatro metinlerinin kendine özgü biçim ve yazım özellikleri vardır. Tiyatro metinleri karşılıklı konuşmalar üzerine kurulur. Bu konuşmalar, sahnede canlandırılacağı için cümlelerin kısa ve anlaşılır olmasına özen gösterilir. Tiyatro metinleri yansıtacağı olayları oluş hâlinde sunar. Bu yüzden olaylar yazarın ağzından anlatılmaz, oyundaki kişiler tarafından doğrudan doğruya canlandırılır. Ancak bazı metinlerde “anlatıcı” veya “koro” olaylarla ilgili gelişmeleri izleyiciye özetleyebilir.

Oyunda yer alacak kadro, metnin başında “Kişiler” başlığı altında listelenir. Bazı tiyatro metinlerinde bu kişilerin birbiriyle ilişkileri ve kişilik özellikleri hakkında bilgiler de yer alır. Her perdenin başında o sahnenin nerede geçtiği ve dekorun nasıl düzenleneceği ayrıntılı olarak açıklanır. Kişilerin birbiriyle konuşurken hangi ses tonunu kullanacakları ve nasıl davranacakları metin içinde ve parantezle verilir. Metnin başında, oyunun kaç perde ve sahneden oluştuğu da ayrıca belirtilir.

13

Temel Tiyatro Terimleri

Bir tiyatronun hem metin olarak hem de bir sanat olarak bazı temel kavram ve terimleri vardır. Bu terimler ve tanımları şöyle sıralanabilir:

  • Dekor: Tiyatroda sahneyi eserin konusuna göre döşeyip hazırlamada kullanılan eşyanın toplu adı.
  • Kostüm: Tiyatroda sanatçıların oyuna ve oyunun konusuna uygun olarak giydikleri kıyafet.
  • Suflör: Sahnenin arkasında duran ve gerektiğinde oyunculara sözlerini fısıltıyla söyleyip hatırlatan görevli.
  • Replik: Tiyatro oyunlarında konuşanların birbirine söyledikleri sözlerden her birine verilen ad.
  • Sahne: Tiyatro eserinde bir perdelik bölümün, dekor bakımından değişik olan küçük kısımları.
  • Perde: Tiyatro eserinde bir perdenin açılmasından kapanmasına kadar geçen bölüm.
  • Kulis: Oyuncuların hazırlıklarını yaptığı ve sahneye çıkmak için beklediği sahne arkasındaki bölüm.
  • Mimik: Oyuncuların, duygu ve düşüncelerini yüz hareketleriyle anlatması.
  • Jest: Oyuncuların duygu ve düşüncelerini el, kol hareketleriyle anlatması.
  • Tirat: Oyuncuların bir defada yaptığı uzun konuşma.
  • Prömiyer: Oyunun, seyirci ile buluştuğu ilk gösterimine verilen ad.
  • Aktör: Erkek oyuncu.
  • Aktrist: Kadın oyuncu.
  • Pandomim: Sessiz hareket. Sessiz hareketler, jestler, yüz ifadeleri ve kostümler yoluyla duyguları, düşünceleri, tutkuları anlatmaya yarayan tiyatro çeşidi.
14

Mutlaka İzlemeniz Gereken Birbirinden Güzel 25 Tiyatro Oyunu - onedio.com

15

 

Tiyatronun Yapı Unsurları

Tiyatronun diğer edebî türlerden farkı, sahnede canlandırılmak üzere yazılmasıdır. Bu amaçla yazılan metinler bazı temel yapı unsurlarından oluşur. Bunlar şöyle sıralanabilir:

a) Dramatik Örgü: Tiyatro metinlerinde olay örgüsü, dramatik örgü olarak adlandırılır. Bu örgü, kişilerin çeşitli çatışmaları veya karşılaşmaları çevresinde oluşur.

b) Yer (Mekân): Oyunlarda olayın geçtiği mekân sahnede dekor ile canlandırılır.

c) Zaman: Tiyatroda canlandırılan olayların geçtiği süre, zaman kavramı ile karşılanır. Zamana ait unsurların tamamının sahnede gösterilmesi mümkün olmadığı için bunlar “beş yıl sonra” veya “iki yıl önce” gibi ifadelerle verilir.

ç) Çatışma: Bir oyunda, anlayış veya savunulan değerlerin karşıtlığından kaynaklanan durumlar “çatışma” olarak adlandırılır. Çatışmalarda bireyin kendisi, bir başkası, toplum veya doğa ile karşılaşması ve mücadele etmesi söz konusudur. Çatışma, merak duygusunu canlı tutan ve oyunun ilerlemesini sağlayan bir yapı unsurdur.

16

        TİYATRO     TÜRLERİ

17

Trajedi

Seyircide korku ve acıma hislerini uyandırarak onu kötü duygularından arındırmayı amaçlayan tiyatro türüdür.

Trajedi’nin Başlıca özellikleri:

  • Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da mitolojiden yani tanrılar arasındaki ilişkilerden seçer.
  • Kahramanları tanrılar ya da soylu kimselerdir. İnsan müsveddesi sayılan sıradan insanlara yer verilmez.
  • İşlenmiş, kusursuz bîr üslubu vardır; kaba sayılan sözlere yer verilmez.
  • Çirkin olaylar (cinayet, kavga vs.) seyircinin gözü önünde gerçekleştirilmez.
  • Üç birlik kuralına uyar. Bu, yer, zaman ve olay birliğidir. Yani oyun hep aynı yerde aynı dekorla oynanmalı, olay bir günlük zaman dilimi içinde geçecek izlenimi vermeli, (Bu yüzden oyun, olayın sonundan seçilir; önceki olaylar koro tarafından anlatılırdı.) aynı ana olay etrafında geçmelidir.
  • En ünlü trajedi yazarları;
18

Komedi

İnsanları güldürerek eğitmeyi amaçlayan tiyatro türüdür. Her gülünç şeyin altında ders alınacak acı bir gerçeğin olduğuna inanılır.

Komedinin Başlıca Özellikleri:

  • Konusunu günlük hayattan, sosyal olaylardan seçer.
  • Kahramanları sıradan insanlar, eğitim görmemiş ya da sonradan görme kişilerdir.
  • Üslupta kusursuzluk aranmaz, kaba sayılan hatta küfürlü sözlere yer verilir.
  • Çirkin, kaba olaylar seyircinin gözü önünde işlenir.
  • Üç birlik kuralına uyar.

Komediler fars, vodvil, komedi santimantal vb. türlere ayrılır.

Komedi; karakter, töre, entrika gibi çeşitlere ayrılır:

Karakter komedisi: İnsan kişiliğinin gülünç yanlarını konu alan komedidir. Moliére’in “Cimri”, Shakespeare (Şekspir)’in “Venedik Taciri” adlı eserleri karakter komedisidir.

Töre komedisi: Toplumun gülünç ve aksayan yönlerini gösteren komedidir. Moliére’in “Kibarlık Budalası”, Gogol’un “Müfettiş” adlı eserleri töre komedisidir.

Entrika komedisi: Seyirciyi güldürme amacı olmadan yazılan komedi türüdür. Moliére’in “Zoraki Tabip”, Shakespeare’in “Yanlışlıklar Komedyası” adlı eserleri entrika komedisidir. Entrika komedisinin bir diğer adı da “Vodvil“dir.

19

KEŞANLI ALİ DESTANI' BURSA'DA CANLANDI

20

Dram

19. yüzyılda trajedinin sıkı kurallarını yıkmak amacıyla meydana getirilen tiyatro türüdür.

Dramın Başlıca Özellikleri:

  • Konusunu günlük hayattan ya da tarihin herhangi bir devrinden seçebilir.
  • Hem acıklı hem komik olaylar aynı oyunda iç içe bulunur.
  • Kahramanlar hem soylulardan hem sıradan insanlar arasından seçilir.
  • Üç birlik kuralına uymak zorunda değildir.
  • Her tür olay seyircinin karşısında gerçekleştirilebilir.
  • Şiir, düzyazı karışık halde bulunur.

En ünlü dram yazarları:

İngiliz yazar Shakespeare dramın ilk ürünlerini vermiştir. Ancak bu türün özelliklerini Victor Hugo belirlemiştir. Şehitler, Geothe diğer ünlü dram yazarlarıdır.

Türk edebiyatında; Türk Edebiyatında Batılı anlamda sahne tiyatrosu Tanzimat’tan sonra görülür. Bundan önce Halk arasında yüzyıllar boyu sürmüş seyirlik oyunlar vardı. Ortaoyunu, meddah, Karagöz ile Hacivat bunların başlıcalarıdır.

21

Müzikli Tiyatro:

a) Opera: Sözlerinin tümü ya da çoğu “koro, solo, düet” biçiminde şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseridir. Oyunculara, orkestra eşlik eder.

b) Operet: Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar da bulunan müzikli tiyatrodur. Daha çok halk için yazılmış eserlerdir.

c) Opera Komik: Operetin, yüksek sınıf için yazılmış, besteli biçimidir.

ç) Vodvil: Hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılara da yer verilen hafif komedidir. Bu nedenle vodvil, bir “komedi türü” olarak da gösterilir.

d) Bale: Konusu; türlü dans ve davranışlarla anlatılan müzikli, sözsüz tiyatro türüdür.

Batılı anlamda tiyatro ilk defa Tanzimat Döneminnde görülmektedir. Şinasi’nin “Şair Evlenmesi”, ilk yayımlanan tiyatro eseridir. Namık Kemal’ in “Vatan Yahut Silistre” ise, ilk defa sahneye konan tiyatro eseridir.

22

 

                                                  Modern Türk Tiyatrosunun                     Evreleri

23

Geleneksel tiyatrodan ayrı olarak Batı Tiyatrosu üç döneme ayrılır: 1839’dan 1908’e kadar olan dönem; Tanzimat Tiyatrosu, 1908’den 1923’e kadar olan dönem; Meşrutiyet Tiyatrosu, 1923’ten sonraki dönem de; Cumhuriyet Tiyatrosu.

Kazanılan kimi savaşların ardından ya da halkın coşkuyla karşıladığı bazı durumlarda 40 gün 40 gece süren şenlikler düzenlenmiş ve bu şenliklerde seyirlik oyunlar geniş ölçüde yer almış; böylece saray, esnaf, ordu ve halkın çeşitli kesimleri bir araya gelmişlerdir. Batı tiyatrosunun Türkiye’ ye girmesiyle saray bununla da ilgilenmiş, dışarıdaki tiyatro opluluklarına imtiyazlar, fermanlar verilerek bunlar belirli ödeneklerle desteklendiği gibi, ayrıca; Çırağan, Dolmabahçe ve Yıldız saraylarında tiyatrolar kurulmuştur. Saray içinde de gerek yabancı, gerek yerli, kalıcı tiyatro toplulukları oluşturulmuş, bunlar asker gibi üniformalar giymişler, çalışmaları madalyalar, rütbelerle değerlendirilmiş, içlerinde paşa katına yükselenler bile olmuştur. Örneğin; Donizette Paşa, Guatelli Paşa. 1908’de Meşrutiyet Tiyatrosu ile Saray Tiyatrosu sona erdi.

24

Sonuncu gelenek olan Batı Tiyatrosu da belli bir çevrenin, toplumsal kesimin tiyatrosu olmuştur. İstanbul, Bursa, İzmir, Edirne, Adana gibi kentlerde gelişen Batı tiyatrosunun, Türkiye Cumhuriyeti döneminde bile bütün yurt düzeyine yayıldığı söylenemez.

Batı tiyatrosunun ayrıldığı üç evreyle ilgili olarak da şunun bilinmesi gerekir: Her evre, hem tiyatro açısından hem de anayasal ve siyasal değişiklikler açısından şekillenmiştir. Şöyle ki: 1839, Gülhane Hattı Hümayûnu’nun okunduğu yıl olduğu gibi, İstanbul’ da dört tiyatronun açıldığı yıldır. 1908 yılı hürriyetin ilânı ve Meşrutiyet’in kabulü olduğu kadar; tiyatro bakımından da önemli bir yıldır; çünkü, 1884 yılından başlayarak 1908’e kadar, II. Abdülhamit’in sıkı denetimi altında tiyatro etkinliği ve onun gelişimi durmuş, oyun yazarları oyun yazamaz olmuşlardır.

25

1908’de, Hürriyet’in ilânının daha ilk haftalarında tiyatro etkinliği başlamış, yazarlar baş döndürücü bir çabuklukla oyunlar yazmışlardır. 1923 ise; aslında tam olarak Meşrutiyet’ in bittiği yıl olarak kabul edilmeyebilir, fakat, bu tarihte anayasal düzende değişiklik olması ve Cumhuriyet’ in ilânı, bu tarihi, önemli bir başlangıç yapmaya da yetiyor. 1923, tiyatro bakımından bir dönüm noktasıdır. Tiyatromuzun en önemli sorunu olan, kadının sahneye çıkamamasının, Atatürk’ün yüreklendirmesi ve verdiği güvence ile ortadan kalkmış olduğu gibi, ayrıca, gene 1923 yılında Ankara Hükûmeti, tiyatroyu desteklemek konusunda ilk adımı atmıştır.

Türkiye’ de tiyatronun gelişmesinde Büyük Elçiliklerin de katkıları fazladır. Devlet Erkânı’ nın görevlendirmesiyle, gittikleri seyahatlerde, o bölgenin sanat yaklaşımını, yeni yazılmış eserlerin biçemini, türünü, yazarını ve tiyatro mimârîsini yakından takip etmiş ve yurda döndüklerinde bu bilgileri aktarmışlardır.

26

MODERN TİYATRO KAÇA AYRILIR - Fulya Gündoğdu

27

Ülkemize tiyatronun tam mânâsı ile kazandırılabilmesi için de; yabancı oyun yazarlarının eserleri tercüme ettirilmiş ve bu eserler, adaptasyon yoluyla, Türk Tiyatrosu arşivine katılmıştır.

II. Mahmut’un, 1836’da Fransa’dan sipariş ettiği oyun sayısı 500’dür. Bunun 40’ı tragedya, 50’si dram, 30’u komedya ve 280’i vodvildir.

Türkiye’de yazılan ve sahnelenen ilk eser; Şinasi Efendi’nin Şair Evlenmesi adlı eseridir. Bu eserden 15 – 20 sene öncesinde yazıldığı anlaşılan bir başka eser daha vardır, fakat; o eserin hiçbir edebî yanı olmadığı da ortaya çıktığı için Şair Evlenmesi’nin tahtı sallanmamıştır.

Tiyatronun gelişimi için basın da destek veriyordu. Zirâ, Şair Evlenmesi nin gösterimleri bittikten sonra eserin metninin gazetede yayımlanması buna güzel bir örnektir.

28

İleriki yıllarda da tiyatronun gelişimi, Ankara Hükûmeti ve bilhassa Atatürk’ ün çabalarıyla sürdürüldü.

Devlet Konservatuarı kurulmasını gönülden isteyen Atatürk, bununla ilgili çalışmaları başlattı. İstanbul’da ilk Devlet Konservatuarı kuruldu. Başına, Muhsin Ertuğrul getirildi. Muhsin Ertuğrul, hem müdürlük hem rejisörlük hem de okutmanlık yapıyordu. Kendi öğrencilerinden oluşan bir oyuncu kadrosu da vardı. Tiyatroya oyuncu kazandırma ve oyun sahneleme konularında öcü ve başarılı bir tiyatrocu olduğu muhakkaktır.

1930’larda başlayıp 1950’lere ya da 1960’lara kadar devam eden bir süreçte; tiyatro, kent ve kasabalarda Halkevleri;köylerde ise, Köy Enstitüleri kurulmasıyla varlığını tabana yayarak ilerlemiştir. Hattâ; o yapılanmanın içinde diğer birçok sanat dalı daha bulunduğu için, halkımızın arasında sanat anlayışı iyi yerlere doğru gidiyordu. Ama, bu Halkevleri ve Köy Enstitüleri, nasıl olduysa olmuş, hızlı bir şekilde ortadan kaybolmuştur.

29

Cumhuriyet devri

Modern Türk Tiyatrosundan kasıt Cumhuriyetin ilanından günümüze dek olan zamandır. Osmanlı imparatorluğunun çöküşü ve Cumhuriyetin ilanı ile tiyatro gibi kamusal görevini en yaygın biçimde gerçekleştirecek bir sanat dalının gelişmesi için olanaklar hazırlanmıştır. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında bocalama, daha sonra ortaya çıkan bilinçlenme, sorunların tanınması ve çözümlenmesi bu döneminin getirdiği olgulardır. Devletin sanatı desteklemesi ile teknik kadrolar gelişmiştir.

Halk evleri yoluyla eğitim, ödenekli tiyatroların ve okulların kurulması Cumhuriyetin getirdiği değişikliklerdir. Ancak bu ilgi sonradan azalmış ve ortaya çıkan gevşeklik Devlet eliyle yönetilen sanat kurumlarına da yansımıştır. 27 Mayıs hareketinin ardından değişen sadece siyasi yapı olmamıştır, tiyatro da etkilenmiştir. Zira tiyatro toplumsal ve siyasal olaylardan etkilenen bir sanat dalıdır.

30

Cumhuriyetin ilk yıllarında Osmanlıda olduğu gibi oyunlar aynen Batıdan alınıp aktarılmıştır. Yazarlarımız oyunlarında genellikle toplumsal sorunlara değinmişlerdir. 61 Anayasasından sonra yazarlarımız daha rahat çalışmışlardır. Çünkü istedikleri konulara yönelebilmişlerdir. Yasaklayıcı zihniyet eskiye oranla etkisini kaybetmiştir.

Cumhuriyet dönemi kendi içinde çeşitli evrelerden oluşmuştur. Bunlar,

  1. Dünya Savaşı kuşağı
  2. Cumhuriyetin ilk 20 yılında çıkan yazarlar
  3. Dünya savaşı kuşağı
  4. 1950 kuşağı
  5. 1960 kuşağıdır.
31

1. Dünya Savaşı Kuşağı:

Gerek ilk dünya savaşı gerekse Kurtuluş savaşı bu dönem tiyatrosunda iz bırakmıştır. Bu kuşağın en önemli tiyatro yazarı Musahipzade Celal’dir. Yazar oyunlarını geçmişin olaylarından alır. (Selma hariç)oyunlar günümüze de ışık tutmaktadır. Başlıca oyunları Balaban Ağa, Pazartesi-Perşembe, Fermanlı Deli Hazretleri, Atlı Ases Ve Gülsüm, Kafes Arkasındadır.

Bu kuşağın başka bir önemli yazarı Reşat Nuri Öztekin’dir. Başlıca oyunları İstiklal, Yaprak Dökümü, Eski Şarkı’dır. Başka bir yazar Hüseyin Rahmi Gürpınar’dır. Kadın Erkekleşince adlı oyunu yazmıştır. Anlaşılacağı üzere bu dönemde Atatürk Türkiyesi’nin devrimci niteliği, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma isteği etkilidir.

32

2. Cumhuriyet’in ilk 20 yılındaki yazar kuşağı:

Bu evrenin yazarları genellikle ruhsal çelişkiler, değer yargılarının değişmesi, efsanelere yönelerek ulusçuluğu getiren düşüncelere yönelmişlerdir. Nazım HikmetNecip Fazıl Kısakürek eserlerinde kişilerin ruh hallerini çok iyi belirtmişlerdir. Ayrıca Vedat Nedim Tör “Kör” adlı oyunu, Cevdet Kudret Tersine Akan Nehri, Halit Fahri hayaleti, Faruk Nafiz Çamlıbel Yayla Kartalı’nı yazmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Nazım Hikmet ekonomik açıdan sömürü konusunu işlemiştir. Ayrıca bu dönemde ülkücülüğün de övüldüğü destanlardan yaralanılarak meydana getirilmiş eserler vardır.

33

Atatürk Dönemi Tiyatro ve Opera Çalışmalarında Türk Halk Kültüründen Nasıl Yararlanıldı? | İşte Atatürk | Atatürk Hakkında Bilmek İstediğiniz Herşey

34

3. İkinci Dünya Savaşı Kuşağı:

Bu yazarlarımız eserlerinde batılılaşma düşüncesinin nasıl yanlış anlaşıldığını işlemişlerdir. Aile teması sadece dar ahlak kuralları içerisinde değil, aynı zamanda ekonomik durumu içerisinde de ele alınır. Bu kuşağın belli başlı üç önemli yazarı vardır. Ahmet Kutsi TecerCevat Fehmi Başkut ve Ahmet Muhip Dranas‘tır.

4. 1950 Kuşağı:

Cumhuriyet döneminin hem oyun yazarlığı hem de çeşitli tiyatro yönelişleri açısından en yoğun kuşağıdır. Sorunları sadece belirtmeyen aynı zamanda çözüm de sunan bir anlayış hakimdir. Bu kuşağın dört önemli özelliği vardır. Bunlar bireyden topum sorunlarına yönelme, olaylardan ve durumlardan toplum sorunlarına yönelme, evrensel anlamda sorunlar ve bu yoldan toplumu irdeleme ve son olarak köy sorunlarını irdelemedir. Bu kuşağın önemli yazarları Melih Cevdet Anday, Haldun Taner, Nazım Kurşunlu, Çetin AltanTurgut ÖzakmanAziz NesinOrhan AsenaNecati CumaliRecep Bilginer, Cahit Atay’dır.

35

5. 1960 Kuşağı:

Bu kuşak daha önceki kuşaktan politik eğilimleri ve daha sert olmalarıyla ayrılır. Bu dönemde sadece toplumsal sorunlar değil Türkiye’nin dış politikası da eleştirilir. yazarlar arasında bu dönemde üç farklı eğilim vardır. Bunlar toplum düzensizlikleri dünya siyaseti ve nedenlerine genellemesine yöneliş, efsane yada tarihe dayanarak çağın eleştirisi ve son olarak insanlık sorunları üzerine genellemesine yöneliştir. Önemli yazarlar Sermet Çağan, Adalet Ağaoğlu, Kerim Korcan, Vasıf Öngören, Turan Oflazoğlu‘dur.

Muhsin Ertuğrul

Türk Tiyatrosunu gelişmesi için çalışmış ve Türk Tiyatrosunun babası diye anılan Muhsin Ertuğrul sahneye ilk 1909’da Burhanneddin Kumpanyası ile çıkmıştır. Yabancı ülkelerde ünlü sanatçıları tanımıştır, yanlarında çalışmıştır. Daha sonra arkadaşlarıyla kurduğu toplulukla Cumhuriyet tiyatrosunun ilk topluluğu olmuştur. Darülbedayi adlı tiyatro dergisini çıkarmıştır. Tiyatro Meslek Okulu açmıştır. Çeşitli şehir tiyatrolarında çalışmıştır. Bunlara başkanlık etmiştir.

36

1970’den bu yana Türk Tiyatrosu

Bilindiği gibi yetmişli yıllar toplumsal huzursuzlukların yoğun olduğu dönemlerdir. 12 Eylül harekatı ve 12 Mart muhtırası sanatı da etkilemiştir. Zaten tiyatroyu toplumsal yaşayıştan ayırmak mümkün değildir. Yetmişlerin başarında durmadan çoğalan özel tiyatrolar dikkatimizi çekmektedir. Belli oyunlarda ön plana çıkan oyuncular kendi tiyatroları kurmuşlardır. Ve önemli oyunları çok yeterli olmayan kadrolarla oynamışlardır. Kalite de bir düşüklük olmuştur. Özel tiyatrolar daha çok güldürülerle seyirci kazanmak isterken sloganist sol taktiğiyle de ticari kaygılarını karşılamaya çalışmışlardır. Dostlar Tiyatrosu ve Kent Oyuncuları bu dönemde kurulmuştur.

Halk evlerinin kapatılması bir çok şeyde olduğu gibi tiyatroda da olumsuz etki yapmıştır. Oyun yasaklamaları bu dönemi ilginç bir duruma getirmiştir. 60’lı yıllarda başlayan geleneksel tiyatrodan çıkarak çağdaş bir sentez yakalama yönelişi özellikle bu dönemde yoğunluk kazanmıştır. Sonradan özel tiyatrolar ekonomik nedenlerden dolayı kapanmaya başlamıştır. Tiyatro bunalıma girmiştir. Çünkü Cumhuriyet yıllarındaki desteklerden, çalışmalardan başka yeni çalışmalar yapılmamıştır. Bu bunalım zamanla iyice belirginleşmiştir.

37

Ödenekli Tiyatroya Bir Bakış

Bu tür tiyatrolar ülkemizde 19. yydan sonra başlamıştır. Cumhuriyetin ilanıyla düzenli bir ödeneğe kavuşmuşlardır. 1931 yılında ‘Şehir Tiyatrosu’ adını almıştır. Şehir tiyatrosu ülkenin iniş çıkışına göre bir gelişim göstermiştir. Çeşitli evrelerden geçmiştir. Bunlar Dağınıklık Dönemi, İlk düzenli dönem, Gelişim Dönemi, Savaş sonrası dönemi ve Yükselme dönemidir. 1966’dan sonra da çeşitli evreler meydana gelmiştir.

1) Şaşkınlık dönemi:

Muhsin Ertuğrul’un küsüp kitapları arasına gitmesiyle bu kurum bir tutarsızlık yaşamıştır. Dolayısıyla bir çok genç oyuncu şehir tiyatrosundan ayrılmıştır. Ertuğrul’un küsmesi siyasilerin kendisini şehir tiyatroları başkanlığından almalarındandır. Her ne kadar sonradan göreve çağrılsa da bunu kabul etmemiştir.

38

2) Canlanma Dönemi:

Zobu’nun görevden ayrılması ile şehir tiyatrolarının başına tekrar Muhsin Ertuğrul getirilmiştir. Parlak tasarılarıyla tiyatroya canlılık katmıştır. Geniş yığınlara eserleri götürmüştür. Ayrıca çevresinde kendisini destekleyen bir de gençlik bulunmaktaydı.

3) Atılım Dönemi:

Dönemin belediye başkanın şehir tiyatrosuna el koyunca Ertuğrul görevine gelmemiş ve sonra görevinden ayrılmıştır. Hayati Asılyazıcı’nın göreve gelmesiyle tiyatronun kadrosuna genç oyuncular dahil edilmiş ve tiyatro gelişmiştir. Ve 1980 yılına dek atılımlar devam etmiştir.

4) 1980’den sonra geriye düşüş:

Değişen belediye başkanı Asılyazıcıyı görevden almış ve yerine Vasfi Rıza Zobu’yu atamıştır. Zobu kendi huyuna suyuna giden oyunların oynanmasına izin vermiştir. Bu da Tiyatromuza zarar vermiştir. Zobu semt tiyatrolarını teker teker kapatmaya başlamıştır. Anlaşılacağı üzere siyasi baskılar tiyatromuz üzerinde çok etkili olmuştur.

39

Özel Tiyatrolar

Özel tiyatrolar genel olarak ya sanatsal kaygı gütmüştür ya ticari kaygı gütmüştür. Ticari kaygı güdenler zamanla şovlara yönelmişlerdir ama devletin 1982 yılında özel tiyatrolara ödenek ayırmasıyla bir canlanma meydana gelmiştir. Yetmişli yıllarda çıkan sürekli tiyatrolar içerisinde Genco Erkal’ın yönettiği Dostlar tiyatrosu, Kenter kardeşlerin Kent Oyuncuları, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Nejat Uygur Tiyatrosu vb tiyatrolardır. Ayrıca 80’li yılların başından başlayarak Anadolu’nun bazı amatör topluluklarının bir bölge tiyatrosu niteliğinde görev yaptıkları da izlenmektedir.

Çocuk Tiyatrosu

70’li yılların başlarından itibaren gelişme göstermiştir. Pedagoglar psikologlar ve eğitimciler ortak çalışmalar yapmışlardır ve çocuk tiyatrosuyla daha bilimsel ilgilenilmiştir. Haldun Taner ve M. Ertuğrul’un yönlendirmeleriyle AÇOK (Anadolu Çocuk Oyunları Kolu) kurulmuştur. Ayrıca çeşitli çocuk oyunları toplulukları kurulmuş ve oyunlar sergilenmiştir. AÇOK Hamburg’da düzenlenen festivalde başarı kazanmıştır.

40

Özlem Özdemir / Cumhuriyet'in Sahneye Çıkan İlk Türk Kadını | Gazete Müstehak

41

KAYNAKÇA

 

 

 

 

https://www.turkedebiyati.org/modern-turk-tiyatrosu.html

 

https://www.antesanat.com/tiyatro-nedir/

 

Tiyatro

42
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content