by melek muslu
Copyright © 2021
AH ŞU ŞAİRLİĞİM OLMAZ OLSAYDI
Ona her gün güzel,her hava hoştu,
Sevgisiz hayatının manası boştu,
Gördüğü kısrağın peşinden koştu,
Uslanmak bilmeyen bir deli taydı;
Ah şu şairliğim olmaz olsaydı
Evimden barkımdan çözdürdü beni,
İşimden gücümden bezdirdi beni,
Bulutlar üstünde gezdirdi beni,
Bastığım yıldızlar hüsrana kaydı;
Ah şu şairliğim olmaz olsaydı!…
Ak yazımı baht-ı siyah eyledi,
Gençliğime yazık,günah eyledi,
Nerde akşam,orda sabah eyledi,
serseri hayatı marifet saydı;
Ah şu şağirliğim olmaz olsaydı!…
Alnım da açıktı,yüzüm de aktı,
kimseye verecek hesabım yoktu,
Günah kervanımı pazara çekti,
yükümde ne varsa, hepsini saydı;
Ah şu şairliğim olmaz olsaydı!…
Hayal aleminde gezmem dese de,
Seni bundan böyle üzmem dese de,
Bu gece,tek hece,yazmam dese de,
sabaha çıkmadan sözünden caydı;
Ah şu şağirliğim olmaz olsaydı!…
CEMAL SAFİ
AYAK SESLERİ
Her akşam işte böyle gam gelir bana,
Benden kederli bir adam gelir bana!
Dostum değil gelen,benim garipliğim,
Dostum mu var ki bir selam gelir bana?
Zehir oldu yar elinden içtiğim kadeh
Zemzemde sunsalar,haram gelir bana!
Ağlar gönül o yemyeşil baharlara,
Meltemlerin hayali sam gelir bana!
Hüzzam olup giden o gizli yankılar,
Hala döner,makam makam gelir bana…
Toprak bu ızdırabı örtmez yarın,
Taş yağsa kubbe kubbe tam gelir bana!…
Dinler elif adım adım bu sesleri,
Her akşam işte böyle gam gelir bana…
BEKİR SITKI ERDOĞAN
En kötüsüdür yangın.
Her şeyi bir anda
Yakıp yok eder.
Bir anda
Evsiz, barksız,
Anasız, babsız
Bırakabilir çocukları.
Dalgınlığı bağışlamaz
Sönmemiş bir sigara.
Açık bırakılmış gaz lambası
Yeterlidir onun için.
Bir anda yakabilir
Kocaman ormanları.
AĞIR YARALI
Beni ta kalbimden vurdu gidişin
Bütün umutlarım ağır yaralı
Aklımdan çıkmıyor veda edişin
Bütün duygularım ağır yaralı
Dünyayı başıma yıkmışcasına
Bağrıma kurşunlar sıkmışcasına
Sanki bir savaştan çıkmışcasına
Bütün anılarım ağır yaralı
Aşkımızı verirken en son nefesi
Yıkıldı gönlümün sevda kulesi
Sırtımda sanki bir bıçak darbesi
Bütün anılarım ağır yaralı
Ayrılıp gidecek söyle ne vardı?
Sonunda aşk değil gurur kazandı
Artık mutluluğum dünlerde kaldı
Bütün yarınlarım ağır yaralı!…
üstüm başım toz içinde
önüm arkam pus içinde
sakallarım pas içinde
siz benim nasıl yandıgımı
nerden bileceksiniz
bir fidandım derildim
fırtınaydım duruldum
yoruldum çok yoruldum
siz benim neler çektigimi
nerden bileceksiniz
taş duvarlar yıkıp geldim
demirleri söküp geldim
hayatımı yıkıp geldim
siz benim neden kaçtığımı
nerden bileceksiniz
gökte yıldız söner şimdi
annem beni anar şimdi
sevdigim var kanar şimdi
siz benim niye içtigimi
nerden bileceksiniz
bir pınardım kan oldum
yol kenarı han oldum
yanıldım ah ziyan oldum
siz benim neden sustugumu
nerden bileceksiniz
ben ardımda yaş bıraktım
ağlayan bir eş bıraktım
sol yanıma boş bıraktım
siz benim kime küstüğümü
nerden bileceksiniz
Kavgayı,
bir yaprağın üzerine yazmak isterdim.
sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye…
Öfkeyi,
bir bulutun üzerine yazmak isterdim.
yağmur yağsın bulut yok olsun diye…
Nefreti,
karların üzerine yazmak isterdim.
güneş açsın karlar erisin diye…
…Ve dostluğu ve sevgiyi,
yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim.
onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye…
YILMAZ GÜNEY
Günaydın dostlarım
Amasya’dakiler İstanbul’dakiler
Düşünen başlar yaratan eller
Asya’da Afrika’da Avrupa’da
Dünyamızı güzelleştiren kollar
Özgürlük iyilik istiyen yürekler
Dünyanın herhangi bir yerinde
Çile çeken ter döken
İnsanlar için yurt için
Kinle yumruk sıkan
Özgenlik için savaşanlar
Doğmuş doğacak güneş çocukları
Düşünüp sevdiklerim görmeden
Prevert’in Barbara’sı
Gauguin’inkiler Matisse’inkiler
Özgür çingeneler adını yazmadıklarım
Topunuza candan selâm
OĞUZ TANSEL
kırgınım, saçılmış
bir nar gibiyim
sessiz akan bir ırmağım
geceden
git dersen giderim
kal dersen kalırım
git
dersen
kuşlar da dönmez, güz kuşları
yanıma kiraz hevenkleri alırım
ve seninle yaşadığım
o iyi günleri,
kötü
günleri bırakırım.
aynı gökyüzü aynı keder
değişen bir şey yok ki
gidip
yağmurlara durayım.
söylenmemiş sahipsiz
bir şarkıyım
belki
sararmış
eski resimlerde kalırım
belki esmer bir çocuğun dilinde.
bütün derinlikler sığ
sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder.
BAHCET AYSAN
Published: May 19, 2021
Latest Revision: May 19, 2021
Ourboox Unique Identifier: OB-1141079
Copyright © 2021