DEĞERLİ MASALLAR by Dünden Bugüne:Kültürel Değerlerimiz - Illustrated by DEĞERLİ MASALIM - Ourboox.com
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

DEĞERLİ MASALLAR

by

Artwork: DEĞERLİ MASALIM

  • Joined Nov 2024
  • Published Books 1
BÜYÜKANA

 

    MERHAMETİN GÜCÜ

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde uzak ve  yemyeşil  bir ormanın birinde, küçük bir köy varmış. Bu köyde yaşayan bilge bir kadın varmış. Köyün en yaşlısı olan bu kadına, herkes “Büyükana” dermiş.  Büyükana, köylülere her zaman yol gösterir, köylüleri iyiye ve doğruya yönlendirirmiş. Birgün köyün dışındaki ormanda bir hayvan tuzağa düşmüş Zavallı hayvan, çaresiz bir şekilde bağırıyor, kurtulmaya çalışıyormuş. Büyükana, köyün yakınlarındaki ormandan gelen bu sesleri duyunca hemen harekete geçmiş. Köylüler, “Dur! Büyükana gitme, hayvanın bize zararı olabilir.” demişler. Büyükana, köylülerin sözlerini duymazdan gelerek sakin bir şekilde şöyle demiş:

3

-Kəndlilər, narahat olmayın. Əgər biz birlik olsaq, heyvan bizə zərər verə bilməz, həmçinin biz o yazıq heyvana da əl tuta bilərik.

Kəndlilər hər zaman sözünə çox önəm verdikləri bu qadına dediyi bu kəlmələrdən sonra da , çox həsəd aparmış, birlik olub, meşəyə yollanmaq üçün hazırlaşmağa başlamışlar. Bir müddət sonra hər kəndli artıq hazır şəkildə qadının qapısında gözləyirdilər. Qadınla birlikdə onlar meşəyə tərəf üz tuturlar. Lakin səs gələn tərəfə yəni hadisənin baş verdiyi əraziyə çatdıqda, onlar gördükləri mənzərə qarşısında heyrətə düşürlər.(- Köylüler endişelenmeyin. Birlik olursak hayvan bize zarar veremez, biz de o zavallı hayvana el uzatabiliriz.

 

 

 

4

Hatta her zaman önemsedikleri bu kadına söylediği bu sözlerden sonra köylüler çok kıskandılar, birleştiler ve ormana gitmek için hazırlıklara başladılar. Bir süre sonra köylülerin hepsi kadının kapısında bekliyormuş. Kadınla birlikte ormana doğru yola çıkmışlar. Ancak ses olayın olduğu yere ulaştığında gördükleri karşısında şaşkına dönmüşler.)

Bu hayvanın bir aslan olduğunu görürler ve:
-Büyükana, Büyükana! Bu aslan bize zarar verebilir. Bence onu kurtarmayalım, demişler. Bunun üzerine Büyükana :
-Bu mu bizim yardımseverliğimiz, doğa dostluğumuz. Eğer korkan varsa dönebilir, demiş.

Köyün bazı insanları dönmüş, bazı insanları kalmış. Büyükana, köylülerin yardımı ile beraber aslanı kurtarmış. Aslan çözülünce Büyükana’yı çok şaşırtacak bir hareket yapmış.

 

 

5

Aslan serbest kalır kalmaz bir süre onlara dikkatlice bakmış, sonra yere doğru eğilerek ön pençeleriyle sanki selam verir gibi bir hareket yapmış.

Büyükana, aslanın gözlerindeki minneti anlamış ve şöyle demiş:

“Aslan bile minnet duymayı biliyor, ama biz insanlar bazen bundan yoksun kalıyoruz. Bugün hepimiz bir ders aldık. Merhamet, korkuyu yenmenin en güçlü yoludur.”

Aslan, Büyükana’nın yanına yaklaşıp başını hafifçe onun eline sürtmüş. Köylüler bu sahneyi şaşkınlıkla izlerken, aslan birden ormanın derinliklerine doğru koşarak gözden kaybolmuş.

Günler sonra, köyde beklenmedik bir olay olmuş. Çevredeki başka bir köyden bir grup haydut, bu köye saldırıp mallarını almak istemiş. 

 

6

Köylüler, korkuyla evlerine çekilmiş ama Büyükana sakin bir şekilde köy meydanında durarak köylülere seslenmiş: “Korkmayın! Biz bugün aslanı kurtararak doğru olanı yaptık. Doğaya gösterdiğimiz merhamet, bizi koruyacaktır.”

Tam o sırada ormanın derinliklerinden bir kükreme duyulmuş. Büyükana’nın kurtardığı aslan, yanında bir sürüyle köye gelmiş! Haydutlar aslanları görünce paniğe kapılmış ve hiçbir zarar vermeden kaçıp gitmişler.

O günden sonra köylüler, merhametin sadece hayvanlara değil, kendilerine de döneceğini öğrenmişler. Büyükana’nın öğütleriyle daha da birlik olmuşlar ve doğayla barış içinde yaşamayı sürdürmüşler.

Ve böylece, hem köy hem de aslan dostları huzur içinde yaşamışlar. Gökten üç elma düşmüş, biri bu masalı yazana, biri anlatana, biri de merhametli olan herkese.

7
DEĞERLİ MASALLAR by Dünden Bugüne:Kültürel Değerlerimiz - Illustrated by DEĞERLİ MASALIM - Ourboox.com

 

  TEMBEL ADAM

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…Develer tellal iken,
pireler berber iken…Ben bağda üzüm bekler, derede odun yükler iken… Bir varmış bir yokmuş…
Masalın yalanı mı olurmuş. O yalan bu yalan, fili yuttu bir yılan…Bu da mı yalan? derken; sabahleyin erken,
keçiler koyunları tıraş ederken, tahta kurusu saz çalar,
sıçan cirit atar iken… Çıkmış bir ihtiyar adam ortaya…
En sonunda açmış ağzını yummuş gözünü. Bir laf etmiş, bir laf etmiş…Bakalım akşama kadar uyuyan tembel köylüye ne laflar etmiş.

 

 

9

Ey tənbəl kişi, günəş çoxdan çıxıb, dünya işlə məşğuldur, sən isə hələ də yatırsan? dedi. Həmçinin sözlərinə əlavə etdi: Gün işıq saçdığı müddətcə işləməyə tələsməlisən! Atalarımız da, sənin kimi insanları qınayıb, demiş:”İşləmək çörək, tənbəllik qıtlıq gətirər.” Tənbəl kişi bu sözlərdən utandı, yerindən qalxıb işə başlamağa qərar verdi. Tam həvəslə işə başlayırdı ki, birdən gözlənilməz hadisə baş verdi.(Ey tembel adam, güneş çoktan gitti, dünya meşgul ve sen hâlâ uyuyor musun? dedi. Şunu da ekledi: Güneş parlarken işe gitmek için acele etmelisiniz! Atalarımız sizin gibileri kınamışlar ve şöyle demişler: “Çalışmak ekmek getirir, tembellik kıtlık getirir.” Tembel adam bu sözlerden utanmış, kalkıp çalışmaya başlamaya karar vermiş. Aniden beklenmedik bir olay meydana geldiğinde tam bir coşkuyla çalışmaya başlıyordu.)

10

 

Hemen tarlasına gitmek için yola çıkmış ama tam tarlasının kenarına vardığı sırada aniden büyük bir gürültü duymuş. Yer titremiş, ağaçlar sallanmaya başlamış ve bir anda karanlık bulutlar gökyüzünü kaplamış. Fırtına başlamış  ama nasıl bir fırtına! Havanın içinde o zamana kadar görülmemiş bir hortum oluşmuş. Rüzgar o kadar güçlüymüş ki, etrafındaki her şey havaya kalkmış. Tembel adam, korkudan ne yapacağını bilememiş  ama bir şey fark etmiş: Hortumun merkezinde bir ışık parıldıyormuş!

Tembel adam, hortumun merkezindeki parlayan ışık sönükleşip bir aynaya dönüşmüş. Aynada kendini gören Tembel adam, şaşkınlıkla geri çekilmek istemiş ama ayna bir anda konuşmaya başlamış:

 

 

11

“Senin tembelliğin  yalnızca seni değil, çevreni de etkiliyor. Sorumluluklarını yerine getirmediğinde  tarlan kuruyor, hayvanlar aç kalıyor ve köyün bereketi azalıyor. Sorumluluk  sadece kendine karşı değil, yaşadığın köye hatta dünyaya karşı da bir borçtur.”

Tembel adam, aynanın söylediklerinden çok etkilenmiş ve bir süre düşünmüş. Hayatı boyunca her şeyi hep ertelemiş, kolay olanı seçmişti. Sorumsuzluğunun nelere yol açtığını şimdi anlamıştı. Tarlasına bakmadığı için komşuları onun yerine bu işi üstlenmek zorunda kalmış ve çok zorlanmışlar. Tarlaların verimi düştüğü için hayvanlara yem bulmakta güçlük yaşamışlar. En tehlikelisi de köyün ortak kaynakları tükenmişti.

 

 

12

 

En sonunda tembelliğin zararından ders almış. Tembelliği bırakıp bundan sonra yaptığı her işi zamanında yapmış ve  işini en iyi yapmaya özen göstermiş.

13
DEĞERLİ MASALLAR by Dünden Bugüne:Kültürel Değerlerimiz - Illustrated by DEĞERLİ MASALIM - Ourboox.com

YARDIMLAŞMANIN GÜCÜ

Masal masal mat atar, iki tilki ot satar. Bindim deve boynuna, gittim Halep yoluna. Halep yolu gül pazar; içinde tilki gezer. Tilki beni korkuttu, kulağını burktu. Çık çıkalım çardağa, ok atalım ördeğe, ördek başını kaldırmış, velvelesini saldırmış. Velvelesi dizinde, bal kaynatır içinde. Bir varmış, bir yokmuş. Büyük bir ormanda mutlu mu mutlu hayvanlar yaşarmış. Kuşlar neşeli şarkılarıyla orman halkını neşelendirir, dereler şarkılara müziğiyle  eşlik eder ve güneş tüm sıcaklığıyla orman halkına gülümsermiş. Orman halkı güne her zaman mutlu başlarmış. Bu ormanda çok eskiden birdenbire yükselen bir  de sihirli bir ağaç varmış. Bu ağaca orman halkı Gönül Ağacı derlermiş. Bu ağaç yardımlaşma ile beslenirmiş. Yapılan her yardımda, dallarından yardım edilenlerin sesleri yankılanırmış ve ormana ağacın dallarından ışık saçan bir toz dökülürmüş.

15

 

Bir gün, ormanın en uzak köşesinden bir grup misafir gelmiş. Bunlar  uzak diyarların ve başka ormanların hayvanlarıymış. Gönül Ağacı’nın hikayesini duymuşlar ve ormanın derinliklerine doğru yol almışlar. Misafirler, ormanda ilk kez gördükleri Gönül Ağacı’na hayran kalmışlar. Birçokları, yardım edebilecekleri birini bulmak için sabırsızlanıyormuş.

Gönül Ağacı, misafirleri sevgiyle karşılamış. Her birine, ormanın yerel halkı gibi yardımlaşmanın değerini anlatmış. “Burası, herkesin birbirine destek olduğu bir yer.” demiş. “Burada bir hayvan zorluk yaşarsa, diğerleri yardıma koşar. Yardım ettikçe, bu ağaç daha da büyür, ışıklar daha parlak hale gelir.”

 

16

Bir gün uzaq diyarların qonaqları arasında bir tülkü meydana çıxdı.O, sanki hər yerdən xəbərdar, amma heç kəsə tam etibar etməyən bir baxışla ətrafa nəzər salırdı.
Tülkü dedi: “Könül Ağacı çox gözəldir, amma bu ağacın sirlərini öyrənmək, bunun sahibi olub, hər kəsə aşkar etmək istəyirəm.”
Könül Ağacı tülküyə dedi: “Sirlərimi yalnız qəlbində saf niyyət, daim gözəl məqsədləri və könlündə daim yardımlaşma ruhu olanlar görə bilər.”
Tülkü bu sözlərdən təsirlənərək düşündü ki, kömək etmədən heç bir sirr açılmaz.Beləliklə, o, bir balaca sincaba kömək etdi, əməli gözəl olsada, niyyəti sirlərə nail olmaq istəməsinə baxmayaraq, yenədə sincabın yuvasını küləyin saldığı budaqlardan təmizlədi.Bu an Könül Ağacı parladı, budaqlarından işıq saçdı və tülkünün qəlbindəki niyyətini dəyişdi.

17

Elə hadisənin üzərindən az bir müddət keçməmiş, birdən Könül Ağacı heç kimin gözləmədiyi bir əməl yerinə yetirir:(Bir gün uzak diyarların misafirlerinin arasında bir tilki belirmiş. Her şeyden haberdar olan ama kimseye tam olarak güvenmeyen bir bakışla etrafına bakmış.
Tilki: “Gönül Ağacı çok güzel ama ben bu ağacın sırlarını öğrenmek, ona sahip olmak ve onu herkese açıklamak istiyorum.” demiş.
Gönül Ağacı tilkiye: “Sırlarım ancak kalbinde temiz niyet olan, her zaman iyi hedefleri olan ve kalbinde daima yardım ruhu taşıyanlar görebilir.” demiş.
Tilki bu sözlerden etkilenmiş ve yardım olmadan hiçbir sırrın ortaya çıkamayacağını anlamış ve küçük bir sincaba yardım etmiş. Her ne kadar yaptığı iyi bir iş olsa da niyeti sırlara ulaşmakmış. Yine de sincabın yuvasını savrulan dallardan temizlemiş. 

18

Rüzgar o anda Gönül Ağacı parlamış, dallarından ışık parlamış ve tilkinin kalbindeki niyeti değiştirmiş. Olaydan kısa bir süre sonra Gönül Ağacı aniden kimsenin beklemediği bir davranış sergilemiş. Gönül Ağacı birden solmaya başlamış ve çok bitkin hale gelmiş bu daha önce hiç bir hayvanın görmediği bir olaymış hepsi bu olaya çok şaşırmış hiç biri ne yapacağını bilmiyormuş sonra Gönül Ağacının onlara öğrettiği bir bilgiyi hatırlamışlar bilgi şöyle imiş.

Gönül Ağacı, onlara yardımlaşmanın ve paylaşmanın sadece bir kere yapılan bir davranış olmadığını, her zaman ve sürekli bir şekilde devam ettirilmesi gerektiğini öğretmişti. Orman halkı ve misafir hayvanlar, bu bilgiyi hatırlayınca herkes kendi içinde bir muhasebe yapmış. Kimilerinin son zamanlarda yardım etmeyi ihmal ettiğini, kimilerinin ise sadece kendi ihtiyaçlarını düşündüğünü fark etmişler. 

19

Gönül Ağacı’nın gücünün, sadece bir kişinin ya da bir grubun çabasıyla değil, herkesin gönülden katılımıyla var olabildiğini anlamışlar. Bunun üzerine tüm hayvanlar, hemen harekete geçmiş. Kimisi yaşlı bir kaplumbağaya ağır yüklerini taşımakta yardım etmiş, kimisi bir kuşun yuvasını onarmış, kimisi de ormandaki hastalanan çiçeklere su taşıyarak onların tekrar canlanmasını sağlamış. Tilki de bu kez hiçbir çıkar gözetmeden, kalbinde sadece yardım etme isteğiyle bir tavşanın yaralı bacağını sarmış.

O an, Gönül Ağacı yeniden canlanmaya başlamış. Solmuş yaprakları birer birer tekrar yeşermiş, dalları yeniden gökyüzüne doğru uzamış ve her zamankinden daha parlak bir ışık saçmaya başlamış. Dallarından dökülen ışık tozları, tüm ormanı bir mutluluk seline boğmuş.

20

Gönül Ağacı onlara şöyle seslenmiş:
“Yardımlaşmanın gücü, sadece tek bir kişinin çabasında değil, hepinizin bir araya gelip birbirinizi desteklemesindedir. Benim köklerim, sizin sevgileriniz ve yardımlaşmalarınızla güçlenir. Sadece almak değil, vermek de bu ormanı güzel kılar.”

O günden sonra ormanda yardımlaşma hiç bitmemiş. Tilki bile bu sefer kalbinde tamamen saf bir sevgiyle yardıma koşmuş. Gönül Ağacı büyümüş, orman ise her zamankinden daha mutlu ve aydınlık hale gelmiş. Ve o büyülü orman, tüm uzak diyarlarda yardımlaşmanın ve paylaşmanın sembolü olarak anılmaya başlamış.

Bir varmış, bir yokmuş… Bu masal da burada son bulmuş.

21
DEĞERLİ MASALLAR by Dünden Bugüne:Kültürel Değerlerimiz - Illustrated by DEĞERLİ MASALIM - Ourboox.com

MAVİ’NİN ADALET ARAYIŞI

Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarların birinde Denge Şehri  adlı bir yer varmış. Bu şehirde her şey  adaletin terazisine göre şekillenirmiş. Ne bir kuşa ne bir çiçeğe  ne de bir insana haksızlık edilirmiş. Herkesin haklarına saygı duyulur, herkese adil davranılırmış. Bu şehrin tam ortasında “Adalet Kuyusu” adlı bir kuyu varmış. Bu kuyunun içindeki su,  içenleri doğruya  ve adil olmaya yönlendirirmiş ama bir şartla;  kuyudan su içen kişi, önce kendi hatalarını kabul etmek zorundaymış.

Bir gün, köyün girişinde büyüyen elma ağacı, dallarının kırıldığını fark etmiş. Çok telaşlanmış. Bu duruma bir anlam verememiş. Şehirdeki herkes  elma ağacını bu durumdan kurtarmak için bir çözüm aramaya başlamışlar.

23

Bu şehirde yaşayan Mavi adlı çok zeki ve iyi kalpli bir çocuk varmış. Mavi, “Bu işi çözmek benim görevim.” diyerek işe koyulmuş. İşe hem ağacı hem de şehirdekileri dinlemekle başlamış.

Mavi önce ağacı dinlemiş. Ağaç:
-Önce kirpi geldi ve  ” Merhaba Ağaç! Elmaların dan biraz alabilir miyim? ” dedi. Ben de alabilirsin dedim ve dallarımı ona uzattım. Sonra tilki geldi ve “Birazcık gölgen de dinlenebilir miyim ?” diye sordu. Ben de tamam dedim ve birazcık uyudum. Sonra Tüccar geldi ve ” Bana birazcık elma verir misin? ” dedi. Ben de uyanıp tamam alabilirsin, dedim.
Bunun üzerine Mavi: “Peki sonra gelen oldu mu?” diye sormuş.
Ağaç ise “Hayır, sabah kalktığımda bu halde idim gece olan hiç bir şeyi hatırlamıyorum.” demiş.
Mavi bir de gece nöbetçisine sormaya karar vermiş. Sorduğunda ise şu cevabı almış:

24

 

“Ben gece boyunca buradaydım. Hiçbir şey görmedim. Ama sabaha karşı, bir gölge gördüm. Yavaşça ağacın altına yaklaşıp elmalarından birkaçını kopardı. Hızla uzaklaştı ve hemen ardından dalın kırıldığını duydum. Kim olduğunu tam olarak göremedim  ama oldukça gizemli biriydi.”
Mavi, düşünmüş ve ağacı dinleyerek şunları söylemiş: “Demek ki, sabah ağacın dallarının kırıldığını gördüğünde, gece birisi ağacına zarar vermiş. Ama bu kişi kimdi? Neden gizli kalmak istemişti?”
Mavi, gece nöbetçisinin söylediğini düşünmüş ve şunları fark etmiş: Şehirdeki herkes birbirine saygılı ve adil davranıyordu. Ama bir kişi, kimseye fark ettirmeden  haksızlık yapmıştı. 

25

Bu kişi, kendi çıkarı için ağacın meyvelerini almış ama bunun sonucunda ağacın zarar görmesine neden olmuştu. Mavi, bu durumu anlamıştı ve çözüm için bir plan yapmaya karar vermiş.
Mavi’nin önerisi şöyleymiş:

Mavi həmin anda insanlara bir çox məsləhət verir, planlar qurmağa çalışır, dodaqlarından süzülən sözlər isə sanki dünyanın ən dərin sirlərindən boylanır, yol göstərirdi:“Ədalət qaranlığın bağrında yatan işıqdır; onu tapan, gözlərini açar, itirən isə öz kölgəsinə məhkum olar.”Mavi sözünü tamamladıqdan sonra bir anlıq şəhərə dərin bir sükut çökdü. Elə o an “Ədalət quyusu”ndan qalxan su fışqıraraq göyə doğru bir işıq sütunu yaratdı və hamının gözləri önündə suyun içindən nəhəng bir səs ucaldı: 

26

“Zaman dolub, ədaləti pozan bu şəhərdə qalmayacaq.” Şəhərin hər küncündə yüngül titrəyişlər başladı, elə bil yerin altından bir nəsə oyanırdı. Birdən ağacın kökləri yerdən qoparaq, öz-özünə hərəkət etməyə başladı və ağac yavaş-yavaş göyə doğru qalxmağa başladı. Hamı donub qalmışdı, heç kim bir söz deyə bilmirdi. Mavi isə pıçıltı ilə dedi: “Bəzən ədalət yerdə deyil, göyə qalxan köklərin cavabındadır.” O anda ağac səmada itdi və şəhərdən əbədi bir qoxu yayıldı: almanın şirin qoxusu ilə birgə, sirli bir ədalətin son nəfəsi…

(O an Mavi insanlara bir sürü öğütler veriyor, planlar yapmaya çalışıyor, dudaklarından dökülen sözler sanki dünyanın en derin sırlarıyla dolu ve yol gösteriyormuş: “Adalet, gökyüzünde yatan ışıktır.” Karanlık; onu bulan gözlerini açar, onu kaybeden ise kendi gölgesine mahkum olur. 


27

O anda “Adalet Kuyusu”ndan yükselen su fışkırarak gökyüzüne doğru bir ışık sütunu oluşturmuş ve herkesin gözleri önünde sudan kocaman bir ses yükselmiş: “Zamanı geldi ve kim bu ihlali yaparsa… Bu şehirde adalet kalmayacak.” Sanki yerin altından bir şeyler uyanıyormuşçasına şehrin her köşesinde ışık titreşimleri başlamış. Bir anda ağacın kökleri yerden fırlamış, kendi kendine hareket etmeye başlamış ve ağaç yavaş yavaş göğe doğru yükselmeye başlamış. Herkes donmuş, kimse tek kelime edemiyormuş. Ve Mavi fısıldamış: “Bazen adalet yerde değil, göğe yükselen köklerin cevabındadır.” O anda ağaç gökyüzünde kaybolmuş ve şehirden sonsuz bir koku yayılmış. Elmanın tatlı kokusuyla birlikte gizemli bir adaletin son nefesi…

28
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content