Ulubatlı Hasan İlkokulu

by mustafa akdeniz

This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ulubatlı Hasan İlkokulu

  • Joined Mar 2025
  • Published Books 1

Kütüphanedeki Gizli Düğme

Ada, on yaşında, dördüncü sınıfa giden meraklı ve çalışkan bir kızdı. Sabah erkenden kalktı, kahvaltısını yapıp okula gitmeye hazırlandı. Bugün çok heyecanlıydı, çünkü öğretmeni herkesin bir hikâye yazmasını istemişti.

Birinci teneffüste Ada bahçeye çıktı. Banka oturup düşünmeye başladı. Birden, “Hangi konuda yazacağımı buldum!” dedi. Zil çaldığında, koşarak sınıfına girdi. Ada’nın heyecanlı olduğunu gören arkadaşları, “Ada, ne oldu?” diye sordular.

Ada heyecanla, “Hangi konuda yazacağımı buldum! Hikâyemi nasıl yazacağımı sonunda çözdüm arkadaşlar!” dedi.

Okul çıkışında, Ada ve arkadaşları kütüphaneye gidip hikâyelerini yazmaya başlamak için toplanmaya karar verdiler. “En uygun yer kütüphane!” dedi Ada.

Kütüphanede, herkes farklı masalara oturdu. Harıl harıl yazmaya başladılar. Ada, hikâyesini bitirmiş, kontrol ediyordu. “Benimki bitti arkadaşlar, hadi kitap okuyalım!” dedi.

Görevlinin yanına gidip hikâye kitaplarının nerede olduğunu sordular. Ada da kendisi için bir kitap seçti. Bu arada, arkadaşı Cemre de kendine uygun bir kitap arıyordu. En sonunda bir kitap bulmuştu. Tam kitabı çektiğinde, ne görsün? Kitabın arkasındaki rafta bir düğme vardı!

Cemre, hemen Ada’nın ve Elif’in yanına gidip olanı anlattı. Üç arkadaş, kitap rafının oraya gidip görevliye sordular.

Görevli merakla, “Ne oldu çocuklar?” dedi.

Cemre heyecanla, “Rafın arkasında bir düğme var!” dedi.

Görevli gülümseyerek, “Tebrikler çocuklar, gizli düğmeyi buldunuz! Hadi basın bakalım!” dedi.

Elif düğmeye bastı. Düğmenin altından ışıklı bir yazı çıktı:

“Kitap çekilişi kazandınız, tebrikler!”

Hem de üçer tane kitap kazanmışlardı! Görevli, Ada’ya üç, Elif’e üç ve Cemre’ye üç kitap verdi. Kızlar, sevinç içinde evlerine dağıldılar.

Ada, heyecanla olanları annesine anlattı. Annesi ve babası bu hediyeye çok sevindiler. Babası gülümseyerek, “Gördün mü kızım? Hikâye yazmanın ödülünü şimdiden kazanmışsın. Tebrik ederim!” dedi.

Ada, yorucu ama çok güzel bir gün geçirmişti. Sevinçle yatağına koştu ve hemen uykuya daldı.

Edanur Palaz – 4/A Sınıfı

2

[12:40, 03.03.2025] Okulll: Gökyüzündeki Arkadaş

Bir zamanlar, küçük bir köyde yaşayan Nurcan adında meraklı bir kız çocuğu vardı. Nurcan, her gece yatmadan önce yıldızlara bakar ve onlarla konuştuğunu hayal ederdi. Gökyüzündeki yıldızların birer benliği olduğuna inanıyordu.

Bir gece, Nurcan gökyüzündeki en parlak yıldızın yanıp söndüğünü fark etti ve ona fısıldadı:

“Merhaba, senin adın ne?”

O anda, yıldız birden Nurcan’ın odasında belirdi ve cevap verdi:

“Benim adım Beşgen. Uzun zamandır beni görmeni bekliyordum.”

Nurcan şaşkınlıkla sordu:

“Ama neden?”

Beşgen gülümseyerek cevapladı:

“Çünkü senin yardımına ihtiyacım var. Benim gökyüzündeki yıldızlardan daha fazla parıltım var. Işığım olması gerekenden çok fazla. Sadece bir insanın dileği ışığımı kısabilir.”

Nurcan merakla sor…
[12:45, 03.03.2025] Okulll: Sevimli Hırsız

Merhaba, merhaba! Benim adım Ümmühan. Ben hayvanları çok severim, onlarla ilgili pek çok anım var. Size bir anımı anlatabilir miyim?

Çok güzel bir pazartesi günüydü. Perdeleri açtım, güneş bana adeta gülümsüyordu. Sonra elimi yüzümü yıkayıp tertemiz kıyafetlerimi giydim. Annem beni bakkala gönderdi.

Bakkalın kapısında beş bidon süt dikkatimi çekti. Bakkala girdim.

“Günaydın, Gülnur abla!” dedim.

Gülnur abla, bizim mahallemizin bakkalıydı.

“Üç yumurta alabilir miyim?” dedim ve annemin bana verdiği para ile ödemeyi yaptım.

Tam dışarı çıktım, bir baktım ki dışarıda dört bidon süt var!

“Gülnur abla!” dedim. “Ben içeriye girerken dışarıda beş bidon süt vardı, şimdi dört bidon süt var. Bu kadar kısa süre içinde bu süt nereye gider?”

Birden Gülnur ablanın aklına dükkânın kamera kayıtlarına bakmak geldi. Kamerayı açtık, merakla karşısına oturduk. Bir de ne görelim! Bir köpek bidonlardan birini dişlerinin arasına sıkıştırmış götürüyor!

Gülnur abla şaşkınlıkla, “Allah Allah, nereye götürüyor bu sütü bu köpek?” diye söylendi ama nereye gittiğini bir türlü göremedik.

Ertesi gün ben tekrar bakkala gittim. Gülnur ablaya köpeğin tekrar gelip gelmediğini sordum. Gülnur abla, “Dışarıdaki süt bidonlarından biri daha eksilmiş, Ümmühan,” dedi. Tekrar kamera görüntülerini incelemeye karar verdik.

Kameranın başına geçtik. Bir de ne görelim! Yine aynı köpek bir bidon sütü daha götürüyor!

Köpeği izlemeye karar verdik. Arkasından takip ettik. Köşeyi dönünce eski bir evin bahçesine girdiğini gördük. Ona sezdirmeden arkasından biz de girdik. Bir de ne görelim! Dört tane sevimli yavru köpek!

Anne köpek, bizim geldiğimizi fark edince hırlamaya başladı. Yavrular da havlıyorlardı.

Gülnur abla, “Anne köpeğin güvenini kazanmamız lazım,” dedi. Hiçbir şey yapmadan geri dönerek dükkâna gittik.

Gülnur abla elinde bir kutu mamayla geldi. Bir kutu mamanın yetmeyeceğini düşündük. Tezgâhın arkasından on kilogramlık bir mama paketi çıkardı.

“Ümmühan,” dedi. “Anne köpek bir daha buraya geldiğinde ona mama verelim. Böylece bize güvenmesini ve bizi sevmesini sağlarız. O zaman yavrularına zarar vermeyeceğimizi anlar.”

Ertesi gün anne köpek tekrar geldi. Koyduğumuz mamalardan yedi. Minnet dolu gözlerle bize baktı, sanki teşekkür eder gibiydi.

O günden sonra anladım ki hayvanları çok seviyorum ve galiba ömrüm boyunca da seveceğim.

Deniz Onur 4/A

3

RÜYA

Merhaba, ben Burcu. Bugün size ilginç bir anımı anlatacağım.

Bir gün parlak bir yerde uyandım. Evet, burası benim evim ya da odam değildi. Fakat salondan annemlerin sesi geliyordu. Gidip bakmak istedim ama kapı kilitliydi. Bir anahtar bulmam gerekiyordu ki odadan çıkabileyim.

Anahtar aramaya başladım ve masanın üstünde bir kutu vardı. Kutuyu açtım ama içinde anahtar yoktu. Sonra anahtarı aramaya devam ettim. Her yere baktım ama yoktu. Bakmadığım tek bir yer vardı. Orası yatağın altıydı. Baktım, orada parlak bir şey vardı. Evet, o anahtardı!

Kapıyı açtım ve dışarıya çıktım. Evden çıkıp arka bahçeye gittim. Arka bahçede küçük bir kulübe vardı. Kulübeye girer girmez aşağıya doğru uzanan bir merdiven gördüm ve aşağıya indim. Aşağıya inince yukarıdan kapının kapandığını duydum. Sese doğru gittim ve rüzgar esti. Kapının tekrar açıldığını düşündüm. Kulübeye geri döndüm, yeniden aşağıya indim.

Biraz ilerleyince kendimi bir labirentin içinde buldum. Çıkmaya çalıştım. Her yolu denedim ama hiçbirinde çıkış bulamadım. Daha önce geçtiğim yerlerden geri döndüm. Önümde kocaman bir çalılık belirdi. Belli ki çalılığın arkasında bir şey vardı. Çalıların arasından geçtim ve bir kapı buldum. Kapıyı açtım, kapı beni içine çekti adeta.

Sonra kendimi farklı bir evrende buldum. Buradaki her şey çikolatadan oluşuyordu. Arabalar, evler, hatta ekmekler bile su yerine çikolata akıyordu. Doyamayıp çikolata çeşmesinden birkaç yudum içtim. İçer içmez kendimi karanlık bir ormanda buldum. Hava çok soğuktu. Ormanda yürüdükçe korkutucu sesler gelmeye başladı. Biraz daha yürüyünce ayağıma bir şeyin dolandığını hissettim. Ayağıma dolanan şey bir yılandı. Çok korkmuştum! Hemen koşmaya başladım. Koşarken ayağım bir taşa takıldı ve bir çukura düştüm. Düştüğümde bayılmıştım.

Kendimi yine sabah uyandığım evde, aynı odada buldum ama bu sefer kapı kilitli değildi. Şimdi sıra evi gezmeye gelmişti. Ben buraya nasıl gelmiştim? Evde biraz araştırma yapınca bu evin bir büyücüye ait olduğunu öğrendim.

Evin sahibi olan büyücü önümde beliriverdi. Bana, “Sen nasıl benim evime izinsiz girersin!” diye bağırdı. Ben ise, “Ben buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum.” dedim. Sonra büyücü ellerini önde birleştirip garip hareketler yaptı ve elinde mavi bir ışın kılıcı belirdi. Mavi ışın beni geriye doğru itiyordu. Ama sanki beni geriye iten ışın değil de biri beni sarıyordu.

Gözlerimi hafif araladım. Annemin sesi geldi. “Kızım, hadi uyan! Okula geç kalacaksın.” Evet, bu benim annemin sesiydi! Yavaşça doğruldum ve gidip elimi yüzümü yıkadım. Her şeyin bir rüya olduğunu anladığımda anneme anlatıp ikimizin arasında minik bir kahkaha koptu.

Bu benim en maceralı rüyamdı. Keşke annem beni daha geç uyandırsaydı da büyücünün bana ne yapacağını görebilseydim.

Gaye Yılmaz – 4/A

4
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content