by ÖZDEM
Copyright © 2018
KIRLANGIÇ
1998 yılıydı, 4.sınıf öğrencisiydim. Ders programımızda yeni bir ders adı yazıyordu:İngilizce .O dönem sadece gazetelerle dağıtılan İngilizce öğreten ekler sayesinde ismini duymuştum. O kadar sevmiştim ki ilk dersin yapılacağı günü iple çekiyordum. Okulda öğrendiklerimle yetinmeyip eve geldiğimde kendime küçük bir defter yapıp televizyonda verilen dersleri izlediğimi; annemin, babamın ve küçük kardeşlerimin pürdikkat benimle dersi izlediklerini ve hiçbir müdahale etmeden dersi benimle sonlandırdıklarını hatırlıyorum. Ders işlendikçe daha çok seviyordum İngilizceyi. Öğrencilik dönemimizde yeni öğrenilen kelimeler 5 defa yazılırdı.Ben 10 defa yazardım evet üşenmeden 10 defa … Bir üst sınıf derslerini izleyerek biraz yol katettiğimi düşündüm. O kadar şanslıydım ki İngilizce öğretmenim bu merakımın farkına vararak beni ek kaynaklarla destekledi.
2002 senesinde, orta son sınıf öğrencisiyken ailemin ekonomik koşullarının etkisiyleiki kardeşimle beraber Sinop’ un Türkeli ilçesinde yaşayan babaanne ve dedemin yanına yerleştik. Lise eğitimime burada devam ettim. Lise döneminde hazırlık sınıfını okuma şansım olmuştu. Burada, hayalimdeki meslekle ilgili bana örnek olacak ve ufkumu açacak öğretmenlerimin hayatıma girdiğini fark ettim. Dedim ki: “İşte bu öğretmenlerim gibi öğretmen olacağım, öğrencilerimin bir adım daha atmalarına yardımcı olacak, sevdikleri meslekleri icra edebilmeleri için elimden geleni yapıp amacıma ulaştığımda da bunun haklı sevincini ve gururunu yaşayacağım!”
O küçük sahil kasabasında öğrenci azdı ve dil bölümü açılamadı. Bu da benim hayallerime giden yolda çok büyük bir engeldi.Ne kadar zor da olsa, ailem elinden geleni yaptı ve İstanbul’da bir liseye nakil oldum. Hayallerimin mesleğini yapabilmem için çok büyük bir adım atılmış oldu. Anneme verdiğim bir söz vardı.Öğretmen olacak ve onu öğretmen evine yemeğe götürecektim. Çünkü öğrencilik dönemimde öğretmen evi denildiğinde içim kıpır kıpır olurdu.
Mezun olduktan sonra üniversite sınavını kazanamamıştım. Farklı bir iş alanında çalışarak evin ekonomisine katkı sağlamam gerekiyordu.Artık sınavlara da giremiyordum. Aynı dönem mezun olup üniversite sınavını kazanan arkadaşlarıma çok sevinmiştim. Sanki ben de onlarla beraber kazanmış ve okuyordum. Ama kimseye söyleyemesemde her zaman öğretmen olabilme umudum vardı.
2008 yılında evlendim. Eşim bu çocukluk hayalimi biliyordu.Oğlumuz olmuştu. Sınava 5 sene sonra tekrar hazırlandım. Tek tercih yapabilmiştim.Sonuç ekranı açıldığında Bülent Ecevit Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandığımı belirten yazı tüm güzelliğiyle duruyordu karşımda. O an sevinçten gözyaşlarımı tutamadım. Kayıt günü eşim bana “Hergün Bartın-Zonguldak arası yolculuğa dayanabilir misin?” diye sormuştu. Ben de” Evet “demişim heyecanlı bir şekilde. Anneme verdiğim sözün yanında, bir sözüm daha vardı artık. Ama bu söz tamamen kendi içimde verdiğim bir sözdü, bu bölümü en iyi şekilde bitirip hayat arkadaşımı sevindirecektim .4 yıl bitmişti,mezun oluyordum. Annem,eşim , çocukla-rım ve kızkardeşlerim; hepsi o gün, bu güzel anımda yanımdaydılar ve bana inanmaktan asla vazgeçmediler. Derece ile bitirenlerin duyurusu yapılıyordu. İsmim bölüm birincisi olarak okunurken gözlerim ailemdeydi, sevinç içinde ağladıklarına şahit olmuştum. Artık öğretmen olacak, annemi öğretmen evine götürecektim.
Atamalar yaklaşıyordu, ilk dönem atanamamıştım.2016 Şubat atamasında Kumluca Çok Programlı Anadolu Lisesine İngilizce öğretmeni olarak atandım. Sınıfa ilk girişimiçok iyi hatırlıyorum. Sınıfta, benim öğrenciliğimde de olduğu gibi, öğrencilerin öğretmene karşı beklenti dolu bakışları hakimdi fakat bu sefer ben resmin diğer tarafındaydım. Öğrenci olan o küçük Özdem sanki karşımdaydı. Farklı bir sevinç , heyecan, sorumluluk…
Bir gün çocuk gelişimi sınıfındayım, öğrencilerle sınıflandırmalar konulu etkinlik yapıyorduk. Kağıtları dağıttım ve açıklamadan sonra öğrenciler yazmaya başladılar.Sözlük kullanmak serbestti. Bitki kategorisine bildikleri bitki türlerinin İngilizcelerini ve diğer kategoriye de kuş türlerini yazacaklardı. Yanıma bir öğrencim geldi adı Ceyda’ydı. “Öğretmenim nasıl olmuş?” dedi; şaşırmıştım ,kağıdını inceledim. Hepsi doğruydu,dikkatimi yazdığı kuş türü swallow kelimesi çekmişti. “Bunun anlamı nedir ?”diye sorduğumda: “Kırlangıç, öğretmenim.”dedi . O an hatırlayamamış olarak:“EminmisinCeyda?” dedim.“Evet öğretmenim.” dedi.Daha sonra sırasına gitti ve küçük bir not defteri ile yanıma geldi ve yazdıklarını gösterdi . Sevinç ve şaşkınlık içinde öğrencime baktım. O küçük defteri kendine çalışma defteri yapmış, sözlükten bulduğu kelimelerin anlamlarını yazmış hem de tekrarlayarak. Kağıdını da ilk o bitirmiş. Teneffüs olduğunda bu yaşadığım olayı öğretmen arkadaşlarımla paylaştım. Şaşırarak “Özdem Hocam Ceyda kaynaştırma öğrencilerimizdendir.” dedi. Ben de o an yaşadığım şokun etkisiyle:“Nasıl olur hocam? Sınıfta etkinliği ilk tamamlayan ve katılan o.” Dedim. Daha sonra öğrencimizin bu durumunu detaylı öğrendikten sonra onu yabancı dilden muaf etmeme kararı aldım.Biliyordum ki o dilekçeyi ailesinin elinde gördüğünde verecek cevabım olmazdı ve sonraki derslere belki de kırılır, katılmazdı. O günden sonra anladım ki birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var.Mesela;swallow“kırlangıç kuşu” demekmiş…
Hayatımıza bir şekilde o kadar çok insan dokunuyor ki. Tüm öğretmenlerime ve aileme minnettarım ama en büyük pay öğrencilerimindir .Ceyda bana güne başlarken İngilizce olarak “günaydın”, “nasılsınız” diye hep selam verdi, bu yıl derslerine giremiyorum ama onun yanıma gelip,“İngilizce dersinde iyiyim.” demesi ve her seferinde “Çok çalışıp teşekkür alacağım.” demesi benim için paha biçilemez.Bu pırıl pırıl gençliği her gördüğümde kurduğum tek bir cümle var ;”İyi ki öğretmenim!”
Published: Jan 25, 2018
Latest Revision: Jan 25, 2018
Ourboox Unique Identifier: OB-417448
Copyright © 2018