Teftiş….

Öğretmenliğimin ikinci yılıydı. Denizli’de bir özel okulda Fen Bilgisi dersine giriyordum. Dersim 7. sınıflara idi, dersin henüz başında kapı çalındı ve içeri müfettiş girdi. Kendisine hoş geldiniz dedikten sonra öğretmen masasına buyur ettim. Ders planlarımı ve evraklarımı incelemesi için kendisine verdim. Müfettiş incelemeyi bitirdikten sonra en ön sırada oturan Simge’nin defterini aldı gözden geçirdi. Simge çok başarılı ve düzenli bir öğrenciydi. İlerleyen yıllarda kendisi ODTÜ işletmeden mezun olacaktı. Müfettiş defteri incelerken bende dersimi işliyordum. Zil çaldı, müfettiş bana “Beni takip et, hocam” dedi. Kendisini takip ettim. Müdür beyin odasına gittik. İçeri girmemle beraber beni fırçalamaya başladı. Ben durumu başta anlamadım ama dediği şey “Bu kadar yazı yazdırılır mı” idi. Bende ‘bundan sonra dikkat ederim hocam ‘dedim. Müdür beyin odasından çıkıp doğruca sınıfa gittim. Simge’nin defterini aldım inceledim. Simge çok düzenli bir öğrenciydi ve geçen seneki defterine devam ediyordu. Ah Simge, bu kadar düzenli olmak zorunda mıydın dedim. Simge’nin düzenliliğinin kurbanı olmuştum…