KARDELEN İLE BULUT KORSANLARA KARŞI
Kardelen annesinden izin alıp evlerinin yanındaki parka oynamaya gitmişti. Kaydıraktan kayıyor, dönme dolaba biniyor, salıncakta sallanıyor derken canı çok sıkılıyor.

Salıncakta öyle yavaş yavaş sallanırken istemeden birine çarptı. Hemen salıncaktan inip ondan özür dileyerek kalkmasına yardım etti. Birlikte banka oturup, onun durumunu sordu.
– Bir şeyin yok ya?
– Bir şeyim yok, iyiyim.
– Benim adım Kardelen, senin adın ne?
– Benim adım da Bulut.
– Nerede otuyorsun?
– Şu binada oturuyorum.
– Aaa! Ben de hemen şurada otuyorum. Seni daha önce hiç görmedim.
– Biz yeni taşındık.
Bu arada annesi çağırıyor;
– Kardelen! Hadi kızım yemek hazır.
Kardelen yemekten sonra ödevlerini yaptı.

Ertesi gün sınıfa gittiğinde öğretmeni:
– Çocuklar sınıfımıza yeni bir arkadaşınız geldi, adı da Bulut.
– Hoş geldin Bulut.
Öğretmeni, Bulut’u en ön sıraya oturttu. Kardelen teneffüs olunca hemen onun yanına gitti. Tabi ki herkes etrafını sarmıştı. Bulut sanki biraz korkmuş gibiydi. Kardelen, Bulut’la komşu olduklarını, parkta tanıştıklarını söyledi. Dışarı çıktılar oyunlar oynadılar. Her gün birlikteydiler, çok iyi arkadaş olmuşlardı.

Bir gün okuldan birlikte dönerken Bulut’a zaman makinasından bahsetti. Bulut çok heyecanlandı.
– Ne olur göster? Diye tutturdu.
Kardelen, bunun aralarında sır olması gerektiğini ancak o zaman gösterebileceğini söyledi. Bulut zaman makinesini görünce merakı daha arttı. Bu seferde “Hadi deneyelim.” diye tutturdu. Kardelen de zaten onunla bir maceraya çıkmak istiyordu. Bulut geçmişe gitmek istedi. Zamanı 1500’e ayarladılar. Nereye gideceklerini bilmeden birlikte zaman makinesinin düğmesine bastılar.
Gözlerini açtıklarında denizin ortasında terk edilmiş, eski bir gemideydiler. Kimsecikler yoktu. Geminin içini merak edip girdiler. Birde ne görsünler! Hazine sandığı, hem de içi ağzına kadar altın dolu.

Bu arada yukarıdan gürültüler gelmeye başladı. Onlarda korkup saklandılar. Konuşmalar duyuluyordu;
– Bu zımbırtı da neyin nesi? Buraya nasıl gelmiş?
– Önemli bir makinaya benziyor. Bunu da yanımıza alalım.
– Etrafa iyi bakın, birileri olabilir!
Kardelen ile Bulut iyice korkmuşlardı. Bunların korsan olduğunu, bu sandığın da onlara ait olduğunu anladılar. Bir plan yapmalıydılar. Akıllarına birden hazineyi zaman makinasıyla takas etmek geldi. Kimseye görünmeden Bulut’la ikisi sandığı yukarı taşıdılar. Geminin tam kıyısına koydular. Eğer zaman makinasını vermezlerse sandığı suya atacaklarını söylediler.

Sanki onları anlamıyorlardı, sürekli gülüyorlardı. Birden geminin dışından korsanın biri sandığı kucaklayıverdi. Onlar da öylece kalakaldı. Korsanlar, onları geminin direğine bağlayıp altını ve zaman makinasını alıp gittiler. Giderken hala gülüyorlardı.
Akşam olmaya başlamıştı ama korsanların kahkahaları hala kulaklarındaydı. Hava karamaya ve rüzgâr hızını artırmaya başladı. Gemi bir o yana, bir bu yana, beşik gibi sallanıyordu. Gök sanki yarılmış bütün suyunu üstlerine akıtıyor, dalgalar dağ gibi yükseliyordu. Onlar da bağırıyordu;
– İmdaaat! Bizi kurtarııın!
Gemi birden suya battı.

Kardelen gözlerini açtığında bir adadaydılar. Hemen Bulut’u aradı. Az ilerde gemi parçalarının arasında buldu. Allah’tan durumu iyiydi. Etrafı kolaçan ettikten sonra karınlarının iyice acıktığını hissettiler. Adanın biraz içlerine girdiler. Hindistan cevizi ve muz buldular. Karınları iyice doydu.

Adayı tanımak için gezerken korsanların gemisini gördüler. Gizlice yaklaşıp, gözlemeye başladılar. Zaman makinası da oradaydı. Çalıştırmaya çalışıyorlar ama nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı.
Akşam olmasını beklediler. Karanlıktan yararlanarak gizlice zaman makinesine binip kaçacaklardı. Ama zaman makinasının yanında iki korsan yatıyordu. Ne yapabilirlerdi ki?

Bulut:
– Gemiyi ateşe verelim, onlar söndürmeye çalışırken biz kaçarız. Dedi.
Hepsinin uyumasını beklediler, sonra korsanların ısınmak için yaktıkları ateşten alarak gemiyi ateşe verdiler. Gemi tutuşmaya başlayınca korsanlardan birini taş atarak uyandırdılar. Geminin yandığını gören korsan bağırmaya başladı.
– Gemimiz yanıyor! Kalkııın!

Hepsi de uyandı, koşturmaya başladılar. Onlar gemilerini söndürürlerken Kardelen ve Bulut çoktan zaman makinasına binmişti. Hemen düğmeye basarak eve döndüler.
Bulut eve gitmesi gerektiğini söyleyerek ayrıldı. Kardelen de evlerine girdi, hemen üzerini değiştirdi. Çünkü üzeri berbat haldeydi. İçerden annesi seslendi;
– Kardelen! Sen mi geldin? Okulun nasıl geçti kızım?

Published: Mar 10, 2018
Latest Revision: Mar 10, 2018
Ourboox Unique Identifier: OB-444839
Copyright © 2018