by tuğba aküzüm
Copyright © 2018
Bir sabah uyanan Asil işe gitmek için hazırlanıyordur. hazırlandıktan sonra dışarı çıkıp gideceği yere varmak için arabasına binmiştir ve ne görsün arabada benzin kalmamış zamanının kalmadığını gören Asil metro ile işe gitmeye karar verir ve metro durağına doğru yürümeye koyulur . Dakikalar sonra metro durağına ulaşan Asil saatine bakar 07:30 ve metroyu beklemeye başlar . Çok geçmedikten sonra gelen metroya biner ve yolculuğu başlar .Metroda uykusu gelen Asil uykuya dalar ve ineceği durağı kaçırır gözünü açtığında hiç bilmediği bir yerdedir …
Buranın neresi olabileceğini düşünen Asil olduğu durum ve yere hiçbir anlam getiremez bunların hepsinin bir rüya olduğunu düşünerek kendisini belirli uyartılar ile uyarır ancak bu bir rüya değildir . Her şey tamamen gerçektir Asil artık Türkiye’de değil hiç bilmediği bir yerdedir .Buradan nasıl kurtulabileceğini düşünmeye başlar bunun içinde içinde olduğu yeri tanımaya başlar …
Bu yerin adının Aydınlık olduğunu öğrenir ve buraya olan merakı artar .Öncelikle buranın ne ile yönetildiğini sorgular . Burası demokrasi ile yönetilmektedir .Hemen kafasında Türkiye’nin de demokrasi ile yönetildiğini geçirir.Burada da insanlar kendi kendini yönetiyor kendi yöneticilerini kendileri seçiyorlardı yalnız buradaki yöneticiler kendilerini halktan soyutlamıyor ve üstün görmüyorlardır. Zengin , fakir,işçi,patron gibi sınıf ayrılıkları yoktur ve bunu sağlayan da yöneticilerdir herkese eşit davranılıyor herkes aynı haklara sahip tutuluyordu.Bu olay Asil’in çok hoşuna gitti ve bu onu mutlu etti .
Böyle herkesin aynı haklara sahip olduğu bir yeri gören Asil buranın ekonomisini de çok merak etti ve hemen araştırdı.Burada ekonomi çok canlı ve hiçbir dış ülkeye ihtiyaç olmadan çok güzel bir şekilde işliyordu . Para değerli ve insanlarda paraya değer veriyor ihtiyaçları olan şeylere harcıyorlardı.Onun dışında kalan paralarını bir ortak hesapta toplayıp yönetim tarafından eğitim ,sağlık gibi hizmetlerin gelişmesinde ,okul yapımında ,hastahane yapımında kullanılıyordu ve bu ülkede okur yazarlık oranı en üst seviyede bununla birlikte işsizlik yok denecek kadar azdı . Okuyan ve bir uğraş sahibi olan herkes çok kolay iş sahibi olabiliyor ve ülke ekonomisine katkı sağlayabiliyordu .
Bu ülkeyi sevmeye başlayan Asil burada yaşayan aileleri bunu nasıl ne koşullarda kurduklarını merak etti .Burada evlenmek ve aile kurmak için bazı kurallar vardı ve bu kurallara uymayanlar olduğunda cezalandırılıyordu . Bu kurallardan bazıları da şunlardır: kız ve erkek 25 yaş üstü olmalı hem kız hem erkeğin elinde işi olmalı ,doğacak çocuklarına iyi bakabilmelidir.Bu kişilerin en fazla 2 çocuğu olabilecek ve bu çocukların en iyi şekilde eğitim alabilmesini sağlayacaklardır.2 den fazla çocuk isteyen aileler anne ve babasız çocuklardan kendilerine evlatlık edineceklerdir . Bu sayede o çocukların da eğitim , sağlık gibi haklarını karşılıksız bir şekilde karşılayacak ve çocuğa verecekleri sevgi ve ilgi ile çocuğu o ülkeye faydalı bir birey haline getirmiş olacaktır. Buranın ailelerinde kadına çok önem verilirdi . Erkekler hiçbir şekilde kadını küçük düşüremez kendinden düşük göremez, ona zarar veremezdi aynı şeklide kadın da erkeği küçük tutamazdı. Yani kadın ve erkek her şekilde eşitti .
Bu ülkede eğitim de her şeyden fazla ön plandadır. Burada kadın erkek herkes okumak zorunda okumayan biri kalmayacaktır . Bireyin okuması için yönetimden her türlü yardım gelecektir .Burada çocuklar ilkokuluve ortaokulu okuduktan sonra istedikleri okula sınavsız gireceklerdir çocuklara yetenek analizi yapan kurumlar vardır ve bunlar çocukları istekleri eşliğinde o yeteneklere yönlendirecek isteyen her çocuk sanat,müzik,resim,spor gibi istedikleri her alanda kendilerini geliştirebilecek ve bunun üzerine eğitim alacaklardır .Bu sayede herkes sevdiği işi yapacak ve daha verimli olacaktır .Ve herkes mutlu bir şekilde hayatını sürdürecektir.
Bu ülke hakkında daha çok merakı çoğalan Asil dinini de merak eder …Bu ülkede belirli bir din yoktur doğan her çocuğa tüm dinler öğretilir ve çocuk bundan kendisine en mantıklı ve yakın hissettiğini seçer bu seçimi yapmasında hiçbir zaman ailenin ve dış faktörleri etkili olmamaktadır .Herkes dinini özgürce yaşayabilir kimse kimseyi dini ile sorgulayamaz birbirlerini küçük veya büyük göremez eğer bunları yapacak olurlarsa bunun da bir cezası olacaktır .Bu ülkede yönetimin dini açıkça söylenmez ve yönetim insanların inandıkları şeyler üzerinden prim yapamaz dini inanışları hiçbir zaman kullanamaz yönetim bunu yaparsa yetkili kişiler işlerinden men edilecektir. Yani bu ülkede din bireyseldir ve herkesin dini kendine göre kutsaldır dininin gereğini yapan kişiler o inanca inanmayanlar tarafından dışlanamaz herkes istediği gibi yaşar kimse kimsenin özgürlüğüne karışamaz .Kimse kimseyi dinini değiştiremeye zorlayamaz eğer birey dinini değiştirmek isterse kimseye danışmadan değiştirebilir ve herkes tarafından hoşgörü ile karşılanmak zorunludur .
Bu kadar olanak sağlayan ülkenin bilimininde çok ileri seviyede olduğunu düşünen Asil onu da araştırır ve karşılaştığı şeyler çok hoşuna gider .Ve içinden keşke böyle bir ülkede doğmuş ve yaşamış olsaydım diye geçirir .Bu ülkede bilim eğitimle eşdeğerdir herkes uğraşmak zorunda değildir ancak herkes saygı duymak ve gelişmesi için katkı sağlamak zorundadır ve uğraşan kişileri desteklemek mecburiyetindedirler.Aileler çocuklarını küçük yaşlardan itibaren bilim ile büyütüyor bir şeyler yapmasında onlara yardımcı oluyor ve her zaman yanında duruyorlardı . Tabi sadece aile değil yönetim de bu çocukları bilime yöneltmek için çeşitli aktiviteler , toplantılar ,konferanslar düzenliyordu ve bilimi insanlara tanıtıyordu .Bilimle uğraşan kişiler hiçbir maddi sıkıntı çekmeden projesini yetkili kişilere tanıtıp onlarla konuştuktan sonra proje alanında profesyonel kişiler ile yardımlaşarak proje yapılıyor ve tüm bu projelerin toplanıp değerlendirildiği kurum olan AYBİLİM’e gönderiliyor orada her proje dikkate alınıyor ve geliştiriliyordu .
Ülkede hukuk ,adalet en önemli şeydir ve bir yargılama yapılacaksa kimse cinsiyet,statü,yaş gibi hiçbir ayrımcılık yapılmadan eşit bir şekilde yargılanıyor ve gereği neyse yapılıyordu.Ülkede iyi ha,pişmanlık gibi kavramların bir önemi yok hatta yapılan ifadelerde karşı tarafı haksız yere suçlamaya giderse bunun içinde ayrı ceza alacaktır . Ülkede her ceza ders verici niteliktedir ve o insanları hapishaneye tıkıp beslemiyorlar tabi ki özgürlükleri kısıtlanıyor fakat ülkeye ve ülke ekonomisine yararlı bir şeyler yaparak cezalarını çekiyorlar .Bu ülkede suç oranı düşük insanlar birbirlerine ve çevreye karşı her zaman saygı ve sevgi ile yaklaştığından ve yetiştirilme biçimlerinden ,eğitim gibi sebeplerden dolayı insanların suça meyilleri çok az suç işleyenlerde ders alıyor ve bir daha suç teşkil edecek bir şey yapmıyordu.Ancak her suç da aynı tavırla karşılanmıyor taciz,tecavüz,hayvan öldürme gibi suçlar daha ağır cezalandırmalara gidiliyor ve hiçbir şekilde ifadelerine saygı duyulmuyor ve hiç kimse tarafından hoşgörü ile karşılanmıyorlardı .
Ülkede sanat ve spor bebeklik çağından itibaren bireye aşılanır ve bu yöne yöneltilir. Herkes en az bir müzik aleti veya resim veya spor dalı ile ilgilenmelidir. Her türlü koşul yönetim tarafından sağlanıyor kimse bu konuda da zorluk çekmiyorlardı. Sanat bu toplum için adeta bir besin kaynağı sanatla ve sporla uğraşmak insanların ruhsal ve fiziksel olarak rahatlatacağından ve bu gelişimler insanların günlük hayatına olumlu yönde etki edeceğinden insanların hayatında çok önemli yer kaplıyordu .Herkes istediği spor dalıyla uğraşıyor ve bu uğraştıları spor dalını büyük bir zevkle icra ediyorlardı ve bundan mutlulukluk duyuyorlardı .Her spor dalı ülkede mevcut ve gerekli alanlar ücretsiz bir şekilde 7/24 herkese açıktı .Herkesin yaptığı sanat eseri kendisine göre değerli olduğundan her eser sahibi isterse ülkenin çeşitli caddelerinde ücretsiz bir şekilde sergilenecek ve diğer insanların da bunu görmesi sağlanacaktı .Çocukları sanata ve spora teşvik etmek için küçük yaşta yetenek analizleri yapılıp çocuğu istediği her konu hakkında bilgilendirip merakları aileleri ve uzman kişiler tarafından gideriliyordu çocuklar istedikleri her şeyi gönüllerince yapıyor ve bir dalda uzmanlaşmak istediklerinde herkese eşit haklar sağlanıyor ve maddi manevi her türlü yardım yapılıyordu .
Benim ülkem ütopya kadar gerçek dışı ve mükemmel bir yer değil bir ülkede olması gereken davranış ve tutumlar var ancak bir distopya kadar baskıcı ve otoriter değil devlete karşı karşılıksız itaat yok bu yüzden ben devletimi ütopya olarak nitelendireceğim .
Published: Apr 30, 2018
Latest Revision: Apr 30, 2018
Ourboox Unique Identifier: OB-470152
Copyright © 2018