Endokrin Sistem

by 11/D

This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Endokrin Sistem

  • Joined Jan 2019
  • Published Books 6

1)Hipofiz Bezi Hormonları

A)Hipofiz Ön Lob Hormonları

 

 

a)STH(Büyüme Hormonu)

*Tüm vücut hücrelerini etkiler.

*Özellikle kemik ve kas gelişimi.

*Protein sentezini arttırır.

*Eksikliği=>Cücelik(Nanizm)

Fazlalığı=> Devlik(Gigantizm)

*Eğer büyüme çağından sonra artmaya devam ederse el ve ayak kemikleri büyür buna AKROMEGALİ denir.

b)TSH(Tiroit Uyarıcı Hormon)

*Tiroit bezi gelişimi.

*Tiroksin Hormonunun salgılanması.

 

2

c)ACTH(Adrenal Kortikotropik Hormon)

*Böbrek üstü bezi=>Korkeksi etkiler, hormonların salınımını sağlar.

d)FSH(Folikül Uyarıcı Hormon)

*Erkeklerde seminifer tüpçükten =>Sperm oluşumunu sağlar.

*Dişilerde=> Folikül gelişimi

=> Yumurta gelişimi

=> Östrojen salgısını uyarır.

e)LH(Lüteinleştirici Hormon)

*Leyding hücrelerini uyarır=> Testesteron salgılanır.

*Dişilerde ovulasyonu sağlar.

korpus luteumun oluşumunu sağlar.

progesteron salgısı üretir.

f)LTH(Prolaktin)

-Bu hormon hamilelik sırasında süt bezlerinin gelişmesini ve süt yapımını sağlar.

-Ayrıca annelik iç güdüsünün ortaya çıkmasında etkilidir.

3

g)MSH(Melanosit uyarıcı hormon)

-Derideki melanosit hücrelerini uyararak deriye renk veren melanin pigmentinin üretilmesini sağlar. Melanin pigmenti, derinin renginin koyulaşmasını sağlar ve güneşte koruyuculuk yapar.

B)Hipofizin Arka Lop Hormonları

 

 

-Hipofizin arka lobu, ön loptan farklı olarak beynin bir uzantısıdır, burada hormon üretimi olmaz.

-Hipotalamusta sentezlenen antidiüretik hormon (ADH) = (Vazopressin) ve oksitosin aksonlar aracılığı ile hipofizin arka lobuna taşınır ve burada depolanır. Gerektiğinde buradan kana verilir.

1)Antidiüretik hormon (ADH) = (Vazopressin):

-Kanın ozmotik basıncının ayarlanmasında görevlidir.

-Kanın ozmotik basıncı artarsa ADH salgısı artar. Böbrek kanalcıklarından suyun geri emilmesini sağlar. Böylece idrar çıkışını ve idrardaki su miktarını azaltarak kanın ozmotik basıncının yükselmesine engel olur.

4

NOT!! ADH eksikliğinde, suyun geri emilimi azalır, vücuttan çok fazla su atılır, kanın glikoz yoğunluğu ve ozmotik basıncı artar, şeker hastalığına benzer belirtiler ortaya çıkar. Bu hastalığa şekersiz şeker hastalığı denir.

-Fazla miktarda tuzlu besinlerle beslenen bir insanda su içme isteği artar. ADH salgısı artar.

-Bol miktarda normal su içen bir insanda ADH salgısı azalır.

-Alkol alan bir insanda, alkolü seyrelterek atılmasını kolaylaştırmak için ADH salgısı azalır.

Bundan dolayı alkol alan kişide çok idrar oluştururulur.

2)Oksitosin:

-Hamileliğin sonlarına doğru salgısı artar.

-Doğum sırasında doğum sancısını başlatır, yani rahim kaslarının kasılmasını sağlar. Anneyi doğuma hazırlar.

-Doğum sonrasında ise anne memesindeki basıncı arttırarak sütün süt bezlerinden boşaltılmasını sağlar.

 

5

2) Tiroit Bezi Hormonları

– Tiroksin ve kalsitonin hormonları olmak üzere iki farklı hormon salgısı yapar.

1)Tiroksin hormonu:

-Tiroksin, yapısında iyot bulunduran, amino asit türevli bir hormondur.

-Tiroksin hormonunun metabolik hızın ayarlanmasında doğrudan görevi vardır. Vücudun tüm hücrelerine etki ederek O2 kullanımını artırır, böylelikle besinlerin daha hızlı

parçalanmasını ve daha hızlı enerji üretilmesini sağlar.

-Kilo kaybına neden olur.

-Büyüme ve gelişme sırasında protein sentezini hızlandırır.

-Nabız ve tansiyonun artmasına neden olur.

– Küçük yaşlardaki eksikliği kretenizme (zekâ ve büyüme geriliği), yetişkinlerdeki eksikliği ise miksodema (uyuşukluk, vücut ısısının düşmesi) neden olur.

 

6

-Tiroksin hormonu iyot ile çalışabilen bir hormon olduğundan iyot eksikliğinde aktif şekilde çalışamaz ve hipotalamusa geri bildirim etkisi yapamaz. Bu durumda hipotalamus hipofizi, hipofiz ise tiroit bezini uyarmaya devam eder ve tiroit bezi büyümesi sonucunda basit guatr hastalığı ortaya çıkar.

-Eğer tiroit bezi, tümör veya farklı hastalıklardan kaynaklanan durumlardan dolayı çok çalışır ve fazla miktarda tiroksin hormonu salgılarsa bu durumda iç guatr, zehirli guatr veya graves adı verilen hastalık ortaya çıkar.

Bu kişilerde aşırı yorgunluk, uykusuzluk, kilo kaybı, sinirlilik hâli, ellerde titreme, gözlerin öne fırlaması, aşırı terleme gibi belirtiler görülür.

-Zehirli guatr hastalarında halk arasında atom tedavisi olarak bilinen tedavi sürecinde radyoaktif iyotla tiroit bezi küçültülür

 

7

2)Kalsitonin hormonu:

-Kandaki kalsiyum seviyesini ayarlayan bir hormondur.

-Kandaki fazla kalsiyumun (D vitamini yardımı ile) kemiğe geçmesini sağlar.

-Ayrıca böbreklere etki ederek kalsiyumun geri emilmesini azaltır ve idrarla daha fazla atılmasını sağlar. Bağırsaklardan da kalsiyumun geri emilimini azaltır.

3)Paratiroit Bezi Hormonu

-Tiroit bezinin arka yüzeyinde bulunan mercimek büyüklüğündeki dört küçük bezdir.

-Parathormon adı verilen hormonu salgılar.

-Kalsitonin ve parathormon antagonist (zıt yönde) çalışır.

-Parathormon, kalsiyumun kemiklerden kana geçişini, böbreklerden fosforun atılmasını sağlar.

-Parathormon besinlerle alınan ve deride sentezlenen D vitamininin aktifleşmesini sağlar.

8

-Kanda kalsiyum seviyesi azaldığında salgısı artan parathormon sayesinde kemik dokudan kana kalsiyum geçişini hızlandırır.

-Kalsiyumun börek ve bağırsaklardan geri emilimini arttırır.

-Ayrıca böbreklerden fosforun atılmasını hızlandırır ve kandaki fosfor miktarını azaltır.

-Parathormon miktarının kandaki seviyesi azalırsa kanda kalsiyum oranı da azalır. Bu durum, kaslarda ağrılı kasılmalar ve titremeler şeklinde kendini gösteren tetanihastalığına neden olur.

-Parathormon miktarının artması ise böbrek taşı oluşumuna neden olabilir.

Kanda kalsiyum yüksek ise;

-Tiroid bezinden kalsitonin salgılanır.

-Kandan kemiklere depolanmak üzere kalsiyum geçer.

-Böbreklerden kalsiyum geri emilimi azalır.

-Bağırsaklardan kalsiyum emilimi azalır.

-Kandaki kalsiyum normal düzeye iner.

9

Kanda kalsiyum düşük ise;

-Paratroit bezinden salgılanan parathormon artar.

-Kalsiyum kemiklerden kana geçer.

-Böbreklerden kalsiyum geri emilimi artar.

-Bağırsaklardan kalsiyum emilimi artar.

-Kalsiyum normal seviyeye yükselir.

4)BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

– Her bir böbreğin üst kısmında bulunan böbrek üstü bezleri adrenal bezler olarak da adlandırılır.

-Bezlerin böbreklerle doğrudan ilişkisi yoktur, böbreklerden bağımsız olarak çalışır.

-Hipofiz bezi ve sinir sisteminin kontrolünde çalışır.

-Bu bezler iki kısımdan meydana gelmiştir.

-Dışta kabuk (korteks) bölgesi, içte öz (medulla) bölgesi bulunur.

10

1)Kabuk Bölgesinden Salgılanan Hormonlar(Adrenal korteks hormonları)

-Hipofiz bezinin adrenokortikotropik hormon (ACTH) salgısı ile uyarılır.

-Adrenal korteks bölgesinde kortizol, aldosteron ve adrenal eşey hormonları gibi hormonlar üretilir.

a)Kortizol (glikokortikoyitler):

-Hedef bölgesi karaciğerdir.

-Glikozun protein ve yağlar gibi karbonhidrat olmayan moleküllerden sentezlenmesini sağlayarak kan şekerini arttırır.

-Karaciğerdeki glikojen deposunu arttırır.

-Glikozun oksidasyonunu (yıkımını) önler.

-Özellikle açlık durumunda gerekli olan enerjinin glikoz yerine amino asit ve yağ asitlerinden elde edilmesini sağlar.

-Protein ve amino asitler üzerindeki yıkıcı etkisinden dolayı idrardaki azot miktarı artar.

-Stresli durumlarda salgısı artar.

11

-Yaralanan insan bir süre acı hissetmez. Bunu sağlayan kortizol hormonudur. Sinir hücreleri kortizol hormonu etkisiyle acı duyusunu yavaş iletir. Yangısal tepkiye yol açan romatizmal hastalıklarda, alerjilerde tedavi amaçlı kortizol kullanılır.

-Aynı zamanda atletik yaralanmalarda ağrıyı gidermek için de kortizon enjeksiyonları kullanılır. Ayrıca bağışıklık sistemini de baskılar.

-Kortizol salgısı artan bir insanda; Kan şekeri artar. Karaciğerde üre sentezi artar.Böbreklerde süzülme artar. İdrardaki üre artar.

-Kortizol eksikliğinde;

-Kan şekeri düşer. Bunun nedeni amino asitlerden glikoz yapılamamasıdır. Glikoz üretimi azalınca karaciğerdeki glikojen harcanmakta ve depo glikojen bitince de kan şekeri düşmektedir.

12

b)Aldosteron (Mineralokortikoyitler):

-Böbreklerden sodyum (Na+) ve klor (Cl) iyonlarının geri emilimini arttırır. Potasyumun (K+) ise geri emilimini azaltır. Böylece kan basıncı ve hacmi artar.

-Aldosteron az salgılanırsa;

  • Kan basıncı düşer, doku sıvısı azalır.
  • Kanda sodyum ve klor miktarı azalır, potasyum artar.
  • Kaslarda yorgunluk görülür.
  • Deride pigment birikimi sonucunda tunç renk oluşur. Buna addison hastalığı denir.
  • Aldosteron hormonunun salgılanmaması durumunda yaşam biter.

-Aldosteron salgısı artarsa;

  • Kandaki sodyum ve klor miktarı artar, potasyum miktarı azalır.
  • Kan hacmi ve basıncı yükselir.
  • Doku sıvısı miktarı artar. (Ödem oluşur.)
  • Su içme isteği artar.
  • ADH salgısı artar.
  • Potasyum eksikliği nedeniyle sinir hücrelerindeki iletim aksar, kas zayıflaması oluşur.
13

c)Adrenaleşey hormonları:

-Normalde erkeklerde testislerde salgılanan testosteron (androjen) benzeri hormon ve az miktarda östrojen ve progesteron hormonları salgılanır.

-Bu hormonlar hem erkek hem de dişi bireylerde salgılanır.

-Erkek çocuklarda adrenal korteks çok çalışırsa, yetişkin erkek bireylerdeki ses kalınlaşması, kas gelişimi, vücut kıllanması, sakal ve bıyık çıkması gibi özellikler ortaya çıkar.

-Dişilerde adrenal korteks çok çalışırsa ses kalınlaşır, sakal çıkar ve eşeysel organlar körelir.

2)Öz Bölgesinden Salgılanan Hormonlar (Adrenal medulla hormonları)

-Böbrek üstü bezlerinin öz bölgesi, sempatik sinir sistemi kontrolünde çalışır.

-Buradan adrenalin (epinefrin) ve nöradrenalin (nörepinefrin) (dövüş-veya-kaç) adı verilen iki hormon salgılanır.

-Adrenalin ve noradrenalin hormonları, aşırı sevinç, heyecan, stres, korku, üzüntü durumları yaşandığında salgılanır. Vücudu karşılaştığı zor durumlara karşı hazırlar.

14

a)Adreanalin (epinefrin):

-İskelet kasları ve karaciğerdeki glikojenin glikoza dönüşümünü hızlandırır.

-Karaciğerden kana glikoz geçmesini hızlandırarak, kan şekerini arttırır. (Adrenalin kan şekerini düşük olması durumunda da, yüksek olması durumunda da arttırır.)

-Yağ hücrelerinden yağ asitlerinin serbest bırakılarak enerji verici olarak kullanılmasını sağlar.

-Heyecan, korku, stres durumunda salgısı artar.

-Kalp atış hızını ve kan basıncını arttırır.

-Kalp, beyin ve iskelet kaslarına giden damarların genişlemesini sağlar.

-Derideki kılcal damarları daraltır. Bu nedenle korkunca yüzün rengi sararır.

-Göz bebekleri büyür. Tüyler diken diken olur.

-Soluk alıp vermeyi hızlandırır.

-Sindirim sistemi faaliyetlerini yavaşlatır.

-Kanın pıhtılaşma süresini kısaltır.

15

b)Noradrenalin (norepinefrin):

-Adrenaline benzer etkileri vardır.

-Kılcal damarları daraltır. Kan basıncını arttırır.

-Nöronların akson uçlarından da salgılanarak nörotransmitter olarak görev yapar.

5)Pankreas Hormonları

-Hem hormon salgılayan hem de sindirim enzimi salgılayan pankreas, karma bez olarak görev alır.

-Ekzokrin bez olarak sindirim enzimlerini, endokrin bez olarak insülin ve glukagon hormonlarını salgılar.

a)İnsülin

-Pankreasın langerhans adacığındaki beta hücreleri tarafından salgılanır.

-Kandaki glikozun vücut hücrelerine geçmesini sağlayarak kan şekerini düşürür.

-Beyin hücreleri hariç tüm vücut hücrelerinin glikoza geçirgenliğini arttırır.

16

-Glikozun fazlasının kas ve karaciğerde glikojen olarak depo edilmesini sağlar.

-Kas hücrelerinin ve yağ doku hücrelerinin kandan daha fazla glikoz almalarını uyarır.

-Protein sentezini arttırır.

b)Glukagon:

-Langerhans adacıklarının alfa hücrelerinden salgılanır.

-Kanın glikoz seviyesini artırıcı yönde etki yapar.

-Açlık durumunda kan şekeri düştüğünde salgılanan glukagon, karaciğerde glikojen yıkımını sağlar ve kana glikoz salınımını uyarır, yağ dokularında yağ yıkımını sağlar.

-Glukagon kas hücrelerinde depo edilen glikojene etki etmez.

Kaslardaki glikojeni oluşturan glikozlar fosfat içerdiği için kana geçemezler. Kas hücresinin içinde kullanılırlar. O nedenle kan şekerini yükseltmezler.

17

Şeker Hastalığı (Diabetes mellitus)

 Kandaki glikozun normal seviyesi 80-90 mg/100 mL’dir. Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen Diabetes mellitus, insülin hormonunun yetersiz olması veya hiç olmaması durumunda kan şekerinin normalin üzerinde bulunması durumudur.

Şeker hastalığının erken belirtileri;

-Çok sık idrara çıkma: Kanda aşırı glikozdan dolayı böbreklerden glikoz geri emilemez ve idrarla glikoz atılmaya başlanır. Buna bağlı olarak da glikozun atılması için idrar miktarı artmaktadır.

Çok su içme: İlk belirtiye bağlı olarak kaybedilen sudan dolayı vücudun su ihtiyacının artması sonucu oluşur.

Çok acıkma: İnsülin yetersizliğinden dolayı her ne kadar kandaki glikoz oranı fazla da olsa glikoz hücrelere geçemediğinden enerji gereksinimi artar, vücuttaki protein ve yağ depoları kullanılmaya başlanır. İki tip şeker hastalığı vardır:

18

-Tip I Şeker Hastalığı (insüline bağımlı diyabet): Daha çok çocuklarda ve 40 yaşın altındaki genç erişkinlerde görülür. İnsülin eksikliğinden oluşur. Bağışıklık sistemi insülin üreten pankreasın beta hücrelerini tahrip ettiği için insülin yetersizliği oluşur. Bundan dolayı Tip I diyebet bir otoimmun hastalıktır. Bu hastalar ömür boyu insülin hormonu almak zorundadır.

Tip II diyabet (insüline bağımlı olmayan diyabet): Genellikle 45 yaş üstü erişkinlerde ve şişman (obez) kişilerde görülür. Tip II şeker hastalığında hedef hücrelerdeki reseptörler insüline karşı gerekli tepkiyi gösteremezler. Glikoz reseptörlerinin bozulmasına bağlı olarak glikozun hücrelere girememesi insülin direnci olarak tanımlanır ve yaklaşık tüm diyabetlilerin %90’ı insülin direnci yaşamaktadır. Bu durum daha çok ailede diyabet olan, şişman, fiziksel aktivitesi olmayan ve kan yağları yüksek olanlarda ortaya çıkar.

19

6)EŞEYSEL BEZLER:

Üreme sistemi hormonları erkeklerde testis, kadınlarda ovaryumlardan üretilir.Hem üreme hücreleri hem de hormon üretmeleri nedeniyle karma bezlerdir.

-Üç çeşit üreme hormonu vardır. Bunlar; östrojen, progesteron ve testosterondur.

-Hipofiz bezinden salgılanan hormonlarla çalışması düzenlenir.

A)OVARYUMLAR (YUMURTALIKLAR)

-Dişi bireylerde bulunan bir çift bezdir. Ergenlik ile birlikte östrojen ve progesteron hormonlarını salgılar.

-Dişilerde birincil eşey karakteridir.

a)Östrojen:

-Hipofiz besinin FSH hormonu etkisi ile yumutalıklardaki folikül yapılarından salınır.

-Mitoz bölünmeyi hızlandırarak döl yatağı duvarının kalınlaşmasını sağlar.

20

-Uterus hücrelerine bol kan damarı gelmesini sağlar.

-Uterustaki doku sıvısı miktarını arttırır.

-Böylece uterus iç çeperinin gelişmesini sağlar.

– Dişiye özgü ince ses gelişimi, üreme organlarının gelişimi, dişiye özgü vucut yapısını kazanması gibi ikincil eşeysel özelliklerin ortaya çıkmasına neden olur.

b)Progesteeron:

– Hipofizden salgılanan LH’nin yumurtalığı etkilemesi ile salınır.

-Yumurtalıklarda korpus luteumdan (sarı cisimden), gebelik süresince plasentadan salınır.

– Embriyonun tutunması için döl yatağının hazırlanmasını sağlar.

-Endometriyumun gelişmesini sağlar.

-Fallopi tüpü hücrelerinde besin depo edilmesini sağlar.

– Gebelik durumunda döl yatağında kas kasılmasını önleyerek gebeliğin sürmesini sağlar. Azalırsa düşük gerçekleşebilir.

21

B)TESTİSLER

-Erkeklerde bulunan bir çift bezdir.

– Hipofizin FSH ve LH hormonlarının etkisiyle testosteron salgılar.

Testosteron:

-Testislerin seminifer tüpçüklerindeki leydig hücreleri tarafından salınır.

-Eşeysel olgunlaşmayı sağlar.

-Erkeklere özgü kıllanma, ses kalınlaşması, kas gelişmesi gibi ikincil eşey özelliklerin de ortaya çıkmasını sağlar.

-Ergenlikten itibaren spermlerin olgunlaşmasını sağlar.

7)Timüs Bezi

Göğüs boşluğunda bulunan timüs bezi, lenf sistemine de dâhil olan bir organdır. Yeni doğan bebeklerde büyük olan bu bez, yaş ilerledikçe küçülür.

22

Çocukluk döneminde maksimum aktivite ile çalışır.

-Timus bezi, bağışıklık sistemi hücrelerine ait olan T-lenfosit hücrelerinin işlevsel özellik kazandığı yerdir.

-Timus bezi, T-lenfositlerin timusta veya diğer lenf sistemi organlarında gelişmesinde ve korunmasında önemli rolü olan timik hormon üretir.

-Timus hormonları, ayrıca hipofizden salgılanan LH, FSH hormonlarının salınmasını baskılar.

8)Epifiz Bezi

ra beyinde bulunan çok ufak bir bezdir.

-Melatonin (karanlığın hormonu) adı verilen hormonu salgılar. Bu hormonun salgısı, göze giren ışığın retina üzerine düşmesi ile kontrol edilir. Karanlık ortamda melatonin salgısı artar.

-Ayrıca mevsimsel geçişlerde gün uzunluğuna bağlı olarak ortaya çıkan değişikliklerle ilgili vücuttaki işlevleri düzenler (biyoritim).

23
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content