Resmi Resmeden Adam by Ezgi E. - Illustrated by Buse, Ecenur, Melike, Miraç, Müzeyyen Sude, Sezgin ve Şeyma... - Ourboox.com
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Resmi Resmeden Adam

by

Artwork: Buse, Ecenur, Melike, Miraç, Müzeyyen Sude, Sezgin ve Şeyma...

  • Joined Mar 2019
  • Published Books 4
Resmi Resmeden Adam by Ezgi E. - Illustrated by Buse, Ecenur, Melike, Miraç, Müzeyyen Sude, Sezgin ve Şeyma... - Ourboox.com

Raflardaki kitaplara göz gezdiriyordu altı yaşındaki çocuk. Gözüne öyle sıradan geliyordular ki…Yazarlar kitaplar hakkındaki düşüncelerini duysalar mezarlarında ters dönerlerdi herhalde oysa daha hiçbirinin kapağını dahi kaldırmamıştı zaten niye kaldırsın ki? Okumayı dahi bilmiyordu. Bakıcısı yaramazlık yaptığı için her zamanki gibi onu kitap dolu odasına kapatmış ve kapatırken de her zamanki gibi “Rica edeceğim küçük bey bu yaramazlıkları artık bir kenara bırakmalısınız aksi taktirde bu odadan hiç çıkamayacaksınız.” demişti. Yaptığı şey gerçekten büyük saygısızlık olsa gerekti gerçi o hep saygısızlık yapar dolayısıyla hep odaya kapatılırdı. Bazen yemeğe babasından önce başladı diye bazen etrafta koşuşturdu diye bazen oyuncaklarını toplamadı diye bazense çok konuştu diye onu odaya kapatırlardı. Şimdi ise sulu boya ile ailesinin resmini çizerken su kabı devrilip masaya döküldü diye kapatılmıştı odaya.

3

Oysa daha resmini dahi bitirememişti anaokulundaki arkadaşı çizip hediye ettiği resim için “Annem çok beğendi hatta buz dolabının üstüne astı bana bu iyiliği yaptığın için çok teşekkür ederim.” demişti. Belki onun annesi de bu resmi beğenirdi hatta belki sarılırdı ona. Bu düşünceyle girişmişti resim yapmaya yaptıkça daha da heveslenmişti yanlışlıkla kolu su kabını devirinceye kadar gayet de yolundaydı her şey. Odada gezinirken yine bir sakarlık yapıp raflardaki kitapları kafasına düşürdü yerde bir kâğıt duruyordu ama bu ufak ayrıntıyı fark edene kadar feryat figan bağırdığı için bakıcısı kapıda belirmişti bile. “Ne oldu küçük bey? “diye seslendi dışarıdan .Bakıcı içeri gelene kadar eline aldığı kağıdı saklama gereği hissetti. “Bir şey zarar görmedi m-merak etmeyin” diye korku, endişe ve deminki kağıdı saklamanın verdiği bir heyecanla cevap verdi.

4

Telaşlı bir şekilde odaya dalan bakıcı sanki bir canavardı o an ve ondan kaçması gerekiyordu bu varsayıma nasıl vardığı bir muallaktı fakat bu korkunun etkisiyle oluşan kızarmış yüzü ve saçlarından süzülen terler bu düşünceyi çoktan benimsediğinin en büyük kanıtıydı.Bakıcı odaya daldığında sadece yerde birkaç kitap görünce derin bir nefes aldı ahh bu velet hep aklını başından alıyordu .Derin derin aldığı nefesler sayesinde daha sakindi artık ve bu yerden bitmeye haddini bildirmenin sırası geldiğini gösteriyordu. Tekrar derin bir nefes aldı ve işaret parmağını havaya kaldırdı tam çocuğu olur olmadık şeylerle tehdit edip en şiddetli biçimde azarlayacaktı ki çocuğun korkudan tir tir titrediğini görünce bu evde para için çalıştığını ve bu çocuğu bu kadar korkutmaması gerektiği aklına geldi en azından daha iyi bir iş teklifi alana kadar bu velede karşı beslediği antisempatiyi hissettirmemeliydi .

5

Ama kendine çok fazla engel olamayıp dişlerinin arasından “Odada kalma süreniz uzayacak bunu bilin.” diyerek tıslamayı ihmal etmedi odadan çıkmadan önce.

. Bakıcı kitapları yerine koyup çıkarken. Çocuk sakladığı kağıdı çıkardı ahh acaba bu kağıdın burada ne işi vardı. Kâğıdı açtı ama tahmin edilebileceği gibi bir şey anlamadı.

Acaba bu gizemli kağıtta ne yazıyordu? Sırlar…Herkesin bir sırrı yok mudur? Elinde tuttuğu kağıt onunda bir sırrı olduğunu mu fısıldamıştı yoksa. Bunları bilmeden kağıdı tekrar düşen kitabın arasına koydu bir gün kağıtta yazanları okuyabilmek için.

Akşam karanlığında kendini odanın en köşesindeki duvara yakın olan koltuğun arkasında buldu.

6
Resmi Resmeden Adam by Ezgi E. - Illustrated by Buse, Ecenur, Melike, Miraç, Müzeyyen Sude, Sezgin ve Şeyma... - Ourboox.com

Yarın okulun ilk günüydü ve heyecanını gizleyemiyordu. Sürekli hayal kurup duruyordu arkadaşlarının olacağı düşüncesini. Anne babasından alamadığı mutluluğu belki de arkadaşlarında bulacağı ümidi kaplamıştı içini.Mutluluk,sevgi,şefkat…Neden tanıdık gelmiyordu bu kelimeler ona? Annesinin sevgisini görmemişti,duymamıştı,hissetmemişti bu zamana kadar. Küçük bir çocuğa göre yeterince derdi vardı ve yalnızlığının cevabını bir türlü alamıyordu.Sabahın ilk saatleri okulun yolunu tutmuştu, herkes annelerinin ellerinden tutarak giderken o gözleriyle takip etti el ele tutuşan aileyi, okulun yolunu bilmeyerekten. Sınıfa girince ilk işi boş sıraya geçip sınıftaki herkesi göz ucuyla bakmak olmuştu. Yanındaki boş sıraya kara gözlü cılız bir kız oturmuştu. Bu kıza karşı bilinmedik bir büyüye kapılmış gibiydi ve kendini gün geçtikçe ona yakın hissetmişti.

8

Günler,aylar,yıllar geçti ki hâlâ bu yakınlık hissi peşini bırakmamış daha da gün yüzüne çıkmıştı. En büyük nedeni de aynı mahallede oturmalarıydı. Lise yıllarının ortalarına doğru sevginin ne demek olduğunu bile bilmiyorken gerçek sevgiyi bu yıllarda tatmıştı. Belki de kendini buna inandırmak istemişti. Annesinin sınırlamalarından ya da bakıcısının baskılarından kurtulmak için kendini sıra arkadaşı, karşı komşunun kızı yani kalbinin anahtarına sığınmak, hatırlamak ve kendi yarattığı dünyada onunla hapsolmak istemişti.
Düşleri yorgun kalmıştı adamın. Sesini çıkaramıyordu. “Ah “diyordu iç sesi bazen o kadar kısık söylerdi ki bazı organları bile sağır kalırdı bu sese karşın. Bir sahil kenarı aşığı değil, bir sokak başı aşığı olarak bekliyordu Naif Kadını bir kenarda.

9

Bir fotoğrafı okşuyordu. “Naif Kadın “diye çığlık çığlığa bağırıyordu fakat işitmiyordu organları. “Ah Naif Kadın hiç mi görmezsin beni? “konuşmaksızın tekrar ediyordu aynı sözleri içinden. Naif Kadın ne onu görürdü ne yaptığı resimleri. Her bir gece yarısı yürürken aklına düşerdi Naif Kadın eve gittiğinde otururdu sobasının karşısındaki koltuğa, onu düşlerdi. Bir sevgili ruh sevgiden yoksun kalırdı o gecelerde. Ah be Naif Kadın görmüyordu, bilemiyordu nasıl severdi adam onu. Ah Naif Kadın neden bilemedin? Her gece cayır cayır yanan soba ile al al olurdu yanakları adamın. Sonra Naif Kadın yeniden düşerdi gecesine,ağlardı.Al yanaklarına akan göz yaşları yalvarırdı düşmemek için acımazdı onlara bir sağanak yağmur başlardı gözlerinden yanaklarına Naif Kadın uğruna fakat ıslatmazdı kadını üşüsün istemezdi bu yüzden şefkatle kalbini okşardı. Bir zaman sonra alırdı kalemini, defterine ona bir şeyler çizerdi. Bir çocuk, bir kedi, bir kendini, bir onu.

10

Gece yarısı olmaksızın sokak kenarında kadını bekliyordu. İlk bu sokak başında görmüştü Naif Kadını. İlk görüşte aşk değildi, ilk kalp çarpışında başlamıştı bu sancı. Şimdi yeniden o sokak kenarında oturuyor,bekliyordu.

Ah avare adam! “Sevgilim nerelerdesin? “diye fısıldıyordu iç sesi. Gelmiyordu Naif Kadın. Sokağa mı küsmüştü, yağan karın eriyişine mi bilemedi adam. “Ey aşkım neredesin? “mızmızlanıyordu iç sesi. “Kalk git evine bak! “diye bağırıyordu. Hakaretleri savuruyordu kendine fakat dinledi iç sesini yürüyordu Naif Kadının evine yol kısaydı fakat sonsuz geliyordu adama. Nasıl seviyordu ama Naif Kadını. Bir serçenin göz yaşı kadar fazlaydı sevgisi. Yeni bir sayfa boyuyordu her seferinde onun uğruna. Önce pembe olsun, sonra turuncu, sonra yeşil.Bir beyazlık düştü gözlerinin önüne Naif Kadının evine vardığında. “Ah sevgilim ne oldu sana böyle? “diye haykırdı içinden.

11
Resmi Resmeden Adam by Ezgi E. - Illustrated by Buse, Ecenur, Melike, Miraç, Müzeyyen Sude, Sezgin ve Şeyma... - Ourboox.com

Yankılanıyordu çığlıkları organları şaşırıp kalıyordu sese karşın. Naif Kadının alnından öpüyordu bir suratsız adam. “Gelinliğin kefenim olsun güzel sevgilim. “Uzaktan bakıyordu onlara. Naif Kadın bir başkası ile gidiyordu. Naif Kadının yüzündeki gamzeler yeniden büyülüyordu adamı. Gülümsüyordu adam soğuk havayı çekiyordu içine. “Naif Kadın, büyülü kadın görmedi beni güzel kadın, ak kadın görmedi beni. “diye ağlıyordu içinden.”Gitme”diyemiyordu.”Ellerini ver tutayım.”diyemiyordu.”Bir kez olsun kokunu çekeyim içime.Unutmayayım.”diyemiyordu. Öylece duruyor köşede suratsız adama gülen gözlerine bakıyordu. Ah Naif Kadın yüzüne ne güzel de vuruyordu kış güneşi. Işıl ışıl parlıyordu. “Özletme kendine Naif Kadın “bir resim çizmek istiyordu yeniden çıkarıyordu defterini,kalemini.

13

Bir rüzgar esiyordu saçları dalgalanıyordu kadının bir iç çekiyordu adam. Çiziyordu bir şeyler.Bilinmeyecek,görülmeyecek Naif Kadını çiziyordu. Bir şarkı çalıyordu evin önünde dans etmeye başlıyordu Naif Kadın ile suratsız adam. Adam bırakıyordu defteri,kalemi.Bir ritim tutuyordu. Naif Kadının ellerini tutar gibi bir pozisyon alıyor, kapatıyordu gözlerini dans etmeye başlıyordu Naif Kadının ruhuyla. “Ah sevgilim bugün ayrı bir hoşsun. “diyordu içinden.Konuşamıyor,susuyordu kadına. Ah bir ritimdir alıp götürüyordu sevgiliyi. Müzik duruyor adam havayı okşuyordu. Naif Kadın karşıdan suratsız adama gülüyordu. Korna sesi doldurduğu an kulağını irkiliyor ve geri çekiliyordu. Gözlerini kadına gömmek istiyor fakat açmak zorunda kalıyordu. Arabalar dizilmiş, bir hızla gidiyorlardı. Naif Kadın arabadan el sallıyor fakat yeniden kör kalıyordu adama. “Döneceksin sevgilim, söz ver bana sevgilim. “gülümsüyordu arkasından. Fısıldıyordu yeniden bazı organları duymuyordu sesini.

14

Yine yoksun kalıyorlardı adamın sesinden.Birkaç saniye geçiyor adam yeniden tükeniyordu özleminden. “Sevgilim kokun nefesim olsaydı daha fazla yaşardım. “son sözü kalıyordu içinde “Seni sevdim sevgilim,hoşçakal Naif Kadın.”
Sevdiğini bir başkasına teslim ediyor olmak, kalbine bir acı daha ekliyordu sanki hiç derdi yokmuş gibi. Sevdiğini beyaz gelinlikle görmeyi hep hayal etmişti. Tam bir kuğu gibi düşünmüştü onu. Defalarca çizmişti, boyamıştı, kendi yanında düşünmüştü. Onun hayallerini kendi hayali bellemişti. Küçükken istediği her şeyi duyardı. Cesaret edip gidemezdi ki yanına. Duyduğu her şeyi hayata döndürürdü, gizlice odasının camına koyardı. Şimdi hayallerindeki kadına bir kelime dahi edemeden; hem kendi hayallerinden hem de mahallesinden sonsuza kadar gitmişti, başkasının hayalleri olmuştu artık. Kendi hayatını başkaları yönetiyordu. Çoğu zaman sıkıyordu ama değiştirecek kadar cesareti yoktu.

15

Bu acı kalbini çok zorluyordu. Ama artık kendi hayatını da düşünmeliydi. Gerçi onun hayatı, hayat sayılırsa. Penceresinin kenarında uzun süre dışarıyı izledikten sonra uyuya kaldı. Elinde defteri, defterinde sevdiği naif kadın. Kafası duvardaydı. Aniden bir sesle irkildi. Annesiydi gelen. Babasının yanından geliyordu. Zaten babasının sesi bütün evde duyuluyordu. Çok sinirliydi anlaşılan. Ama neden bu kadar bağırıyordu? Kızdığı kişi yine kendisi miydi? Diye düşündü. Ama bu sefer de annesinin sesi korkuttu onu. Bağırdı ona durmadan. Neden çalışmadığını, bu yaşta neden evde oturduğunu, evlenmemesinin sebebini sordu. Ne söyleyebilirdi ki annesine. Sevdiği bir başkası ile evlenmişti, dışarıda da çalışacak güveni yoktu. Ne yapabilirdi ki. Düşünüyordu. Ta ki annesinin o sözüne kadar. . “Yarın Halil Beyler’in kızını istemeye gidiyoruz. Ona göre hazırlığını yap!“ dedi.

16

Sadece baktı boş boş. Bunu yapmak belki de iyi gelirdi. Belki güveni artar biri ile arkadaş olurdu. Belki cesareti artar bir yerde çalışabilirdi. Yeni bir hayata başlayabilirdi. Hazırlık için çarşıya indi. Birkaç eşya alıp mahalleye doğru yöneldi. O evi gördü yine. Hep aklına geliyordu. Hatırlamak dahi istemezken onu karşında gördü. Gözleri doldu. Kenardan sıyrılarak evine girdi. Akşam olmuştu artık. Erkenden uyumak istiyordu. Geçmişi geleceğe bağlayan hiçbir şey kalmamıştı. Düşünmemeye çalışarak uykuya daldı. Bu sabah da annesinin onu hırpalayarak uyandırmasına şaşıramamıştı. Hızlıca giyindi. Anne ve babasına eşlik ederek yola koydular. Eve gelince söyle bir bakındı, sonra titreyen ayaklarıyla eve girdi. Evdekiler gayet memnundular hallerinden. Oturdular şaşkın bir şekilde. Hal hatır sorduktan sonra kahveler geldi. Önce tereddüt etti. İçti ama hiç de aklına gelmemişti tuzlu kahve. Türklerin adetiydi bu. Bunca düşüncenin ardından bunu aklına getirmesi mümkün değildi zaten.

17
Resmi Resmeden Adam by Ezgi E. - Illustrated by Buse, Ecenur, Melike, Miraç, Müzeyyen Sude, Sezgin ve Şeyma... - Ourboox.com

Kızı görünce önce bir baktı yüzüne. . Benim hayalimdeki kadına hiç de benzemiyordu. Yüzü esmerdi. Kısa boylu ve şişmandı. Hiç böyle tahmin etmemişti gerçekten de. Ama yapacak bir şey yoktu artık. İki ay sonra düğünü vardı. Her gün düşünmeden edemiyordu ki. Hiç ummadığı bir kişi ile evleniyordu. Ömrü boyunca bu kadın ile yaşayacaktı. Dış görünüşü ile ilgili olumsuz düşünebilir ama belki de çok iyi biri de olabilirdi. Düğün günü geldi çattı. Mutluymuş gibi gözükmek hiç ona göre değildi. Onun dışında herkes eğleniyordu. Her yer davul zurna sesleri ile inledi. Eğlenceli gözüküyordu ama çizdiği düğün resmi ile bu düğün birbirini tutmuyordu. Çünkü yanında sevdiği kadın yoktu. Asla da olmayacaktı. Bu acı onu hep yaralayacaktı. Ama unutması gerekiyordu.Yarın başka bir gündü. Belki de ben başka biri olacaktı, her şey değişecekti. Başka biriyle bir hayatı nasıl geçirecekti. Ya çocuğu olursa ne olacaktı. Derken düğün yerinin ışıkları söndü. Bu demek ki artık kaçışı yoktu.

19

Adam bu sabah da zorla uyanmanın mutsuzluğunu taşıyordu yüzünde. Her zaman ki gibi eşi söyleniyordu ona, adam artık bıkmıştı. Zar zor bulduğu işe de geç kalmıştı zaten. Kalkıp karanfillerini suladı. Naif kadına benziyordu karanfiller. Adamsa suya benziyordu. Karanfiller suyu sevmezdi. O gittiğinde yağmurlar küsmüştü, bir daha hiç coşkuyla yağmadı yağmurlar. Yağmur yeniden yağsın istiyordu adam, dünya büyülensin onunla. Eşi neden öfkeliydi ona, galiba sevilmediğini hissediyordu. Adam o hissi çok iyi biliyordu eşine acıyarak baktı. Onu bir yere götürmek istedi eşi nereye gideceklerini sordu. Adam cevap vermedi. Eşinin gözleri parlıyordu heyecanlanmıştı. İlk defa kendi ısrarı olmadan bir yere gidecekleri. Eşi onun koluna girdi,gülümsüyordu.Adam boş bir ifadeyle bakıyordu eşinin yüzüne. Adam sürekli düşünüyordu zihnini frenleyemiyordu. Yorulmuştu artık naif kadını düşünmekten. Sürekli özlüyordu onu.

20

Naif kadınla onun dünyasına getirdi eşini. O kafeye girdiler. Naif kadını ilk defa burada görmüştü çay içerken. Ne de güzel götürüyordu çay bardağını ağzına. Eşi çay söylemesini istedi. Ah Naif kadın ah sen büyü mü yaptın bana. Aklımdan çıkmıyorsun. Eşi bağırdı adama çay istiyorum diye. “Yeter bıktım senden be ne biçim adamsın. Çay istemek bu kadar zor mu ne diye getirdin beni buraya. Adam bir anda masadan kalktı ve koşmaya başladı. Ayakları onu oraya götürüyordu, öldüğü yere. Naif kadını beyaz gelinlikle gördüğünde ölmüştü. Kefeni olmuştu gelinlik. Kaldırıma oturdu düşündü düşündü düşündü. Saatlerce oturdu. Hava kararmaya başlamıştı. Evdeki karısı aklına geldi, yavaşça kalktı. Bir gün daha bitmişti naif kadınsız. Eve doğru yürüdü.Soğuk bir kış akşamı,pencerinin başına geçmiş gözlerinden dışarıda yağan kar gibi göz yaşı akıtıyordu. Yüreğinde koca bir boşluk, gözlerinde eksik olmayan küçük su damlacıkları ile geçiyordu her saniyesi.

21
Resmi Resmeden Adam by Ezgi E. - Illustrated by Buse, Ecenur, Melike, Miraç, Müzeyyen Sude, Sezgin ve Şeyma... - Ourboox.com

Soğuk bir kış akşamının soğukluğu bile onun ruhu kadar soğuk olamazdı, donmuştu ruhu adeta,yaşayan bir ölüye örnekti. Eskisi kadar zengin de değildi artık, sanki bakıcılarla büyüyen zenginlik içindeki o adam değildi. Özel bir şirkette sıradan ve mutsuz bir işçi olarak çalışıyordu. İşinde o kadar başarılı değildi, arkadaşları yok denecek kadar az veya yoktu bile. Sosyal yaşantıya kulaklarını kapatmış bir insandı. Çalıştığı şirketin sinir bozucu bir patronu vardı; şişman, kirli sakallı, saçları yağlanmış-belki de bitlenmiş-dişleri limon sarısından bile sarıydı. Ağzından purosu eksik olmazdı, illaki bir puro olacaktı dudakların arasında. Zavallı adam sevmezdi o patates çuvalını. . Her gördüğü yerde zavallıyı ya aşağılardı ya da ensesine bir tane sağlam tokat atardı. Zavallı adam, bütün bu eziyetlere katlanıyordu, üç-beş kuruş kazandığı para için katlanıyordu.

23

. Bir gün zavallı adam işinden çıkmaya hazırlanıyordu ki, patronu yolunu kesti ve odasına doğru götürdü onu. Zavallı şaşırdı bir an, ne yapacağını bilemedi ve ona eşlik etti. İkisi de odaya girdi ve oturdu. Bir süre baktılar birbirlerine, etraf bir anlık tiyatro sessizliğine büründü. Sessizliği birkaç dakika sonra bozan patronu bir sessizliği bozarken, bir ömür sürecek olan sessizliğe yol açacak sözleri söylemiş bulundu. Hayat ona son darbesini vurdu ve yıllardır üç-beş kuruş için çalıştığı işini elinden aldı. Çıktı patronunun odasından, olabildiğince hızlı bir şekilde toparlandı ve tazminatını dahi alamadığı iş yerinden uzaklaştı. Aklından bir an önce eve atmak geçiyordu kendini. Akşam hiç olmadığı kadar soğuk bir havaya ev sahipliği yapıyordu.Hava’nın soğukluğu onu artık etkilemiyordu. Hayatta son kalan bir tek duyguları vardı, onlar da az önce yok olmuştu. Şimdi ne yapacaktı kim bilir. Ne bir işi vardı ne de bir arkadaşı, yapayalnız kaldı o bu hayatta.

24

Evine geldiğinde;pencere’nin yanındaki koltuğa oturmuş, karşısında oturan aileyi izliyordu. Bir yandan gözlerinden süzülen çaresizliğin simgeleri diğer yandan karşıdaki ailenin sıcaklığı onu iyice moralen zayıflatıyor, moralini yok ediyordu. Yapacağı tek şey belki de her şeye bir nokta koymaktı. Acılı bir hayata nokta koymaktı belki.Hayat,bir insanı ancak bu kadar perişan edebilirdi. Düşüncelere dalarak yola devam etti.
Yalnızdı ve ilerliyordu. İnce uzun dalları göğe yükselen ağaçların arasında soğuğa aldırmadan sadece ilerliyordu. Çaresizdi tüm sorunlara karşı yapabildiği tek şey soğuktan morarmış ellerini yıpranmış paltosunun cebine sokmak oldu. Bütün dertlerini çözmezdi belki ama görünmez olduğunu hissettirdi ona. Öncesini hatırlamaya çalıştı kendini ormana atmadan öncesini. Hatırlaması güçtü, acı vericiydi ve parçalanmıştı.

25
Resmi Resmeden Adam by Ezgi E. - Illustrated by Buse, Ecenur, Melike, Miraç, Müzeyyen Sude, Sezgin ve Şeyma... - Ourboox.com

Kızarmış gözlerinin önüne gelen anılar paramparçaydı bir bütünlüğü yoktu fakat acıyı gördü, onu hissetti ve bu his boğazına kadar gelip düğümlendi.Nefes almakta zorlanıyordu. Bir kez olsun geçmişi düşünmemeliydi sadece ilerlemeye devam etti. Yolun sonunu bilmediği halde ilerledi onu çeken bir şeyler vardı beyaz örtüye bürünmüş kara ormanda. Attığı her adımda vücudunun ve beyninin biraz daha uyuştuğunu fark etti her adımda biraz daha yoruluyordu ama henüz hedefine ulaşmamıştı hedefinin ne olduğunu bilmiyordu ama oraya gelmediğinin farkındaydı. Dayanması gerekti ufak bir duraklama ve uzun bir nefesten sonra ilerlemeye devam etti. Aldığı nefes ruhunu besliyordu. Sanki acıları geride bırakıyordu ne olduğunu bile tam olarak kestiremediği o acıları geride bırakıyordu. Vücudunda yalnızlık ve varoluşun savaşı dönüyordu. Yalnızdı şimdiye kadar hiç bu kadar yalnız ve yorgun hissetmemişti ama daha önce hiç yalnızlık ve yorgunlukla savaşmamıştı da.

27

Şimdi oradaydı aciz ve cılız vücuduyla yaşadıklarının karşısındaydı ve savaşıyordu. Bu savaşın gerçekliğini gördü tatmadığı o gerçeklik duygusunu tattı etrafındakilerin gerçekliğini hissetti kendi gerçekliğini hissetti. Vardı, oradaydı, savaşıyordu. Kızarmış gözlerini kırpmakta zorlandı. Şuan istediği tek şey gözlerini kapatmaktı. Uzun bir karanlığa gömülebilirdi hemen şimdi ama yapmadı. Devam etmesi gerektiğini düşündü. Ağaçların arasında gözüne bir şey takıldı daha ne olduğunu anlamadan kalbi delicesine atmaya başladı. Yavaş adımlarla ormanın renkleri arasında beliren mavi ve kırmızıya ilerledi.

28
Resmi Resmeden Adam by Ezgi E. - Illustrated by Buse, Ecenur, Melike, Miraç, Müzeyyen Sude, Sezgin ve Şeyma... - Ourboox.com

Ormanın ortasına kurulmuş bir çocuk parkı. Tanıdıktı orasının gerçek evi olduğunu hissetti. Yıllardır uğramadığı evine usulca girdi parkın paslanmış çeliğinin ve ormanın kokusundaki uyumun vücuduna girmesine izin verdi. Kırmızı kaydırağa uzandı. Gözlerini yukarıya dikti. Birbirine girmiş ağaç dallarından süzülen ışığı gördü. yürümüştü artık durması gerektiğini anladı. Kalkmak için çaba sarf etmedi. Yalnızca izledi ve algıladı. Sonsuzluğa giden yolda, yine yanlızdı.

30
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content