by nehir
Copyright © 2020
CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI
Canlıların sahip olduğu niteliklerin belirli özelliklere göre gruplandırılmasına sınıflandırma denir. Bu konu ile ilgili bilim dalına taksonomi, bununla uğraşan bilim insanına taksonomist adı verilir.
Taksonomi, canlı çeşitliliğini, canlıların geçmişten günümüze kadar geçirdiği değişimi ve aralarındaki benzerlikleri inceleyip belli kurallar içinde canlıların sınıflandırmasını yapan biyoloji alt bilimidir.
SINIFLANDIRMANIN AMACI NEDİR?
- Biyolojik çeşitliliği ve bu çeşitliliğin yeryüzü üzerindeki dağılımının nasıl olduğunu anlamak.
- Çok fazla çeşitliliğe sahip olan canlı gruplarını daha kolay ve iyi öğrenilebilir hale getirmek.
- Canlılarla ilgili genelleme yapabilmek. Bir gruptaki canlılardan birisi incelenip öğrenilirse, aynı gruptaki diğer canlılar hakkında da genel bilgiler edinilmiş olur.
- Aynı canlının, farklı bölgelerde farklı adlarla tanınmasını engeller. Bilim insanları arasında iletişim ve dil birliği sağlar.
- Günlük yaşamda kullanılan yaygın isimler canlının bilimsel özelliklerini doğru anlatmayabilir. Örneğin denizatı bir balıktır. Denizhıyarı bir hayvandır. Halka kurdu ise bir mantardır. Bu adlar organizmaların yaygın adıdır ve bu canlıların tümü suda yaşar. Bilimsel adlandırma yöntemine uygun olarak yapılan adlandırmalar yaygın adların kullanılmasıyla ortaya çıkacak karışıklıkları önler.
- Dünya üzerinde yaşamış ve nesilleri tükenmiş eski türler ile yeni türleri karşılaştırmak.
SINIFLANDIRMA ÇEŞİTLERİ
Bilimsel olarak canlıları ilk sınıflandıran bilim insanı Aristo’dur.
Aristo, canlıları bitkiler ve hayvanlar olarak iki grup şeklinde incelenmiştir. Bu gruplandırmayı yaparken canlıların yaşadıkları ortamları ve dış görünüşlerini dikkate almıştır.
Havada yaşadıklarından ve ikisinin de kanadı olduğundan yarasa ve arıyı aynı gruba almıştır.
Aristo’nun yaptığı bu sınıflandırmaya yapay (ampirik) sınıflandırma denir. Bu sınıflandırma doğru bir sınıflandırma değildir.
Aristo’nun öğrencisi Theophratus ise bitkileri dış görünüşlerine göre ot, çalı, ağaç olarak üç gruba ayırmıştır.
ARİSTO’NUN YAPTIĞI SINIFLANDIRMA
BİTKİLER
-OTLAR
-ÇALILAR
-AĞAÇLAR
HAYVANLAR
-SUDA YAŞAYANLAR
-KARADA YAŞAYANLAR
Ampirik sınıflandırmada kullanılan organların kökenleri farklı, görevleri aynıdır. Bu organlara analog organ (kökendeş) denir.
Örneğin, yarasa kanadı ve arı kanadı analog organlardır.
İnsanlar, yeni canlı türlerini keşfetmeye başladıkça Aristo’nun sınıflandırma sistemi yetersiz kalmıştır. 18. yüzyılda Carolus Linnaeus, o dönemde yeni bulunan canlı türlerini de tanımlamak için daha kapsamlı bir sınıflandırma yöntemi önermiştir. Linnaeus gruplama yaparken John Ray’in geliştirdiği tür kavramını dikkate almıştır.
John Ray, sınıflandırmada en temel ve değişmeyen birimin tür olduğunu belirtmiştir. Canlıları sınıflandırırken derecelendirilmiş bir düzen oluşturması gerektiğini fark eden Linnaeus, yeni sınıflandırma basamakları oluşturmuştur.
1735 yılında yayınladığı “Doğa Sistemi” adlı eserinde doğanın üç âlemini (bitkiler, hayvanlar, mineraller); tür, cins ve takım kategorilerine ayırmış türler için ilk defa ikili adlandırma (binomial nomenclature) yöntemini kullanmıştır. Bu teknik, türün belirlenmesinde büyük kolaylıklar sağladığı için kısa sürede yaygınlaşmıştır. 1977 yılından itibaren yapılan RNA dizi analizlerini kapsayan teknikler kullanılarak arkeler tanımlanmıştır. Böylece canlılar bakteri, arke ve ökaryotlar olmak üzere üç ana gruba ayrılmıştır .
GÜNÜMÜZDE KULLANILAN SINIFLANDIRMA YÖNTEMİ
Sınıflandırma günümüzde, canlıların protein benzerliği derecelerine göre yapılmakta ve canlıların tüm biyolojik karakterleri göz önünde bulundurulmaktadır. Bu çeşit sınıflandırmaya doğal (filogenetik) sınıflandırma denir.
Filogenetik sınıflandırmada zorunlu kalınmadıkça doku ve organların görev benzerliği dikkate
alınmaz. Türleri birbirinden ayırmak için belirli taksonomik karakterler dikkate alınır. Filogenetik sınıflandırmada canlıların akrabalık derecesini tespit etmek için
♦ Hücresel yapılarının benzerliği,
♦ Anatomik benzerlikler,
♦ Fizyolojik benzerlikler,
♦ DNA ve protein benzerliği,
♦ Vücut simetrisinin benzerliği,
♦ Embriyonel gelişim evrelerinin benzerliği,
♦ Biyokimyasal özelliklerin benzerliği,
♦ Organların kökeni (homoloji) gibi taksonomik kriterler kullanılır.
Embriyonik kökeni aynı olan, yapı ve gelişimleri birbirine benzeyen, aynı veya farklı fonksiyonları yerine getiren organlara homolog organlar denir.
Filogenetik sınıflandırmada doku ve organların homolojisi çok önemlidir. Örneğin insanın kolu, köpeğin ön ayağı, balinanın ön yüzgeci ve yarasanın kanadı, görevleri farklı olmasına rağmen kökenleri aynı olan homolog organlardır. Bu organlar benzer anatomik yapıya ve fizyolojik özelliklere sahiptir.
Belirli bir kurala göre sıralanmış, belirli nitelikleri taşıyan ve buna göre adlandırılan sınıflandırma birimlerine kategori adı verilir.
Filogenetik sınıflandırmada canlılar, tür ile başlayan ve âlem ile sonlanan 7 farklı kategoride gruplandırılır. Kategoriler, canlının sınıflandırmasında dâhil edildiği basamaklardaki seviye veya derecesini ifade eder. Belirli bir kategoriye dâhil olan ortak özelliklere sahip bireylerin oluşturduğu topluluğa takson denir.
Taksonlar, sahip olduğu niteliklere göre belirli kategorilere yerleştirilir. Belirli bir kategoriye giren bir takson, yine daha geniş ve üst seviyedeki taksonları oluşturmak üzere başka topluluklarla bir araya getirilebilir.

BİNOMİAL ADLANDIRMA
Canlıların ikili adlandırılmasını ilk kez Linnaeus yapmıştır. Her canlı türüne Latince kelimelerden oluşan iki ad verilir. İlk isim canlının cins ismidir, yani hangi cinse ait olduğunu gösterir. İlk ismin ilk harfi büyük harfle yazılır, diğer harfler küçüktür. İkinci ad bir tamamlayıcı kelimedir, yani canlının çeşidini açıklar. İlk olarak Carolus Linnaeus tarafından yapılan bu adlandırmaya ikili adlandırma denir.
Akrabalık derecesini gösteren ilk isimdir, yani bu iki canlının aynı cinsten oldukları anlaşılır. İki canlının ilk adları farklı, İkinci adları aynı ise bu onların yakın akraba olduğunu göstermez.
Örneğin Morus nigra ile Sambucus nigra canlılarının ikinci isimleri aynı, ancak cins isimleri olan ilk isimleri farklı oldukları için yakın akraba değildirler.
Morus alba ve Morus nigra, yakın akrabadır çünkü cins isimleri aynıdır. Her bilim dalında olduğu gibi sınırlandırılma biliminde de yeni bazı uygulamalar yapılmaktadır.
Ökaryot canlı alemleri (Protista, Mantarlar, Bitkiler, Hayvanlar) bir üst sistematik birim olan Eukarya domain biriminde toplanmıştır.
Bakteriler alemi, Bacteria domainînde, Arkeler Archaea domaininde yer alır.

Published: Apr 29, 2020
Latest Revision: Apr 29, 2020
Ourboox Unique Identifier: OB-799818
Copyright © 2020