İLLERİMİZİN TARİHİ VE KÜLTÜREL ESERLERİ
1) TEKİRDAĞ
2) KIRKLARELİ
3) ÇANAKKALE
HAZIRLAYAN OKUL: ÖZEL ÇOSB MTAL
DANIŞMAN ÖĞRETMEN: ÖZLEM ÇELİK

TEKİRDAĞIN TARİHİ VE KÜLTÜREL ESERLERİ
1- Namık Kemal Heykeli
İl merkezindeki hükümet binasının karşısında bir park vardır. Bu parkın içinde Namık Kemal (1840-1888), anısına yaptırılan bir heykel bulunur. 1949’da yapılan heykel üzeri dışarı çıkıntılı silmeli kaide üzerindedir.

2- Hora Feneri
Tamamıyla demirden yapılan fenerin birleşim yerlerinde kaynak yerine sadece vida duvara yapının çekici özelliklerinden birinden. Şarköy’de bulunan fenerin yaklaşık 25 metre yüksekliğindedir. Oldukça etkileyici bir manzaraya sahip olan Hora Feneri’ni ziyaret edin öneriyoruz.

3- Süleymaniye Camii
Çorlu’nun merkezindeki cami, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1521 yılında yaptırılmış. Kare plandaki caminin malzemesi kesme taştır. İnşa dönemini anlatan kitabe ise kapının üzerindedir.

4- Gazi Ömer Bey Türbesi
Türbe, Turan Bey’in oğlu Ömer Bey’e aittir. Kitabesinde Ömer Bey’in tarihi ölüm 1502 olarak belirtilmiş. Tahminlere göre türbenin başlandığı yıl 1502’dir

5- Eski Camii
Tekirdağ’ın Ertuğrul Mahallesi’nde bulunan cami, 1831’de Zahire Nazırı Ahmet Ağa’nın isteği üzerine yaptırılmış. 1912’de minaresi yıkılmış ve Cumhuriyet Dönemi’nde yenilenmiştir. Tek şerefeli cami iki katlıdır ve 20 penceresi vardır

6- Uçmakdere
Tekirdağ’ın mutlaka uğramanız gereken turistik noktalarından biri de Uçmakdere… İçerisinde pek çok restoran ve manzaralı koy yer alan tarihi Uçmakdere köyü, yamaç paraşütçülerinin de sık sık uğradığı duraklardan biri.

7- Şarköy
Şarköy, Tekirdağ’ın tarihi simgelerinden biri olarak gösterilir. Köyün her bir köşesinde tarihten izler görebilmeniz mümkün. 60 kilometrelik sahiliyle Türkiye’nin en uzun sahillerinden biri olarak gösterebileceğimiz Şarköy, Ganos dağlarına dik uzanmaktadır.

8- Çorlu Kalesi
Günümüzde sadece bazı kalıntıları görünen Çorlu Kalesi’nin altıncı yüzyılda yaptırıldığı tahmin ediliyor. Bizans dönemine denk gelen kalenin askeri stratejiyle planlandığı belli oluyor.

KIRKLARELİ TARİHİ VE KÜLTÜREL ESERLERİ
1- Vize Kalesi
Vize ilçe merkezinde yer alan Vize Kalesi, 4 metre yüksekliğinde taş bloklardan oluşmuş tarihi bir yapıdır. Günümüze kale yapısının surlarından çok az bir bölüm kalmıştır. Kentin en yüksek tepesinde akropolde olan kalenin, ovaya doğru uzanan kalıntıları günümüze kadar gelmiş. Kalenin yapım tarihinin ise Roma döneminin M.Ö 72-76 yıllarına dayandığı biliniyor.

2- Pınarhisar Kalesi
Bizans döneminde inşa edildiği bilinen Pınarhisar Kalesi, Osmanlı döneminde revize çalışmalarından geçmiş ve bugünkü halini almıştır. Kale ilçenin kuzeyinde çevreyi gözlemleyebileceğiniz bir tepede yer almaktadır. Kalenin devamında ise ilçe merkezine inen sur duvarlarının kalıntılarını görebilirsiniz.

3- Kıyıköy Kalesi
Bizans dönemine ait Kıyıköy Kalesi, 6. yüzyılda yapılmış şehrin en eski tarihi yapılarından biri. 9. ve 10. yüzyıllarda onarılan kalenin, 6 metreye kadar yükselen surları bulunuyor.

4- Monopetra Kayalıkları
Vize ilçesinde bir ormanın içerisinde bir kale gibi yükselen Monopetra Kayalıkları, bölgede eşkıyalara sığınma noktası olarak bilindiğinden dolayı, Eşkıya Kayaları olarak da anılır. Bulgarca’da, Monopetra ‘’tek kaya’’ anlamına gelmektedir. Kayalıklarının olduğu bölgenin hemen aşağısı İğneada Limanı’na ulaşan bir antik ticaret yolu bulunmaktadır.

5- Kıyıköy Mağarası
Vize ilçesine bağlı Kıyıköy kasabasının 2 kilometre güneyinde yer alan Kıyıköy Mağarası, bölgenin en eski tarihi yerlerinden biridir. Büyük Kurudere olarak bilinen akarsu yatağının yamacında yer alan Kıyıköy Mağarası, 25 metre yüksekliğindeki bir yamaçta yer alır.
Ulaşımı biraz zahmetli olsa da kısa bir yürüyüşten sonra göreceğiniz manzaralara değdiğini göreceksiniz. Mağara içerisinde kırmızı ve kahverengi mağara kelebekleri ile yarasalar yaşıyor.

6- Yanasu Mağarası
Kırklareli’nin Vize ilçesine bağlı Baklaya Köyü’nde yer alan Yanasu Mağarası, Trakya Bölgesi’nin en büyük üçüncü mağarası olarak kayıtlara geçmiş. Sarkıt ve dikitlerin her yanını sardığı doğal oluşumlu mağara, damlataş havuzu ile de görenleri kendine hayran bırakıyor.

7- Dupnisa Mağarası
Türkiye – Bulgaristan sınırında yer alan Dupnisa Mağarası, Trakya’nın turizme açılan ilk ve tek mağarasıdır. Yeşilin onun tonunu görebileceğiniz ağaçlarla kaplı yer alan mağara, iki kat ve üç mağaradan oluşmuştur.
Toplam uzunluğu 2 bin 720 metre olan mağara sisteminin üst katını Kuru ve Kız Mağarası oluştururken 50-60 metre aşağısında Sulu Mağarası yer almaktadır. 2003 yılında turizme açılan Dupnisa Mağaraları, mürekkep yer alan 450 metrelik yürüyüş iskelesi ve aydınlatma sistemiyle rahat görüş sunmaktadır.

8- Vize Küçük Ayasofya
İstanbul‘un fethi için stratejik bir nokta olan Vize, fethedildikten sonra Küçük Ayasofya Kilisesi, Gazi Süleyman Paşa Camii’ne dönüştürülmüş. 6. yüzyılda Jüstinyen döneminde inşa edilen yapı 8 asır boyunca kilise olarak hizmet vermiş. Bizans mimarisinin özelliklerinin görüldüğü yapıya, daha sonradan minare ve mihrap eklenmiştir. Kubbesi bulunmayan Küçük Ayasofya’nın hala bir kiliseyi andırdığını söyleyebiliriz.
Yapılan değişiklikler ve geçen uzun zaman, bu ibadethanede bazı hasarlar meydana getirmiş. Daha kötüsü bir dönem yıkılmaya yüz tuttuğunda, ehil olmayan kişiler tarafından restore edilmeye çalışılmış. Neyse ki 1997 yılında Kırklareli Müzesi ve Trakya Üniversitesi’nin girişimleriyle Küçük Ayasofya düzenlenmiş ve 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından aslına uygun olarak restore edilmiş.

9- Kıyıköy Ayanikola Manastırı
Vize’de Bizans dönemine ait bir başka eser olan Ayanikola Manastırı, 6. yüzyılda yapılmıştır. Kıyıköy kasabasındaki manastır, kayaların oyulmasıyla yapılan ibadethanelerin en güzel örneklerinden biridir. Bodrumda Hristiyanlarca kutsal kabul edilen ayazma, zemin katında bir kilise ve üst kata keşişlerin vakit geçirdiği bir alan bulunuyor.
19. yüzyılda Rumlar tarafından yapılan eklemeler ise günümüze ulaşmamıştır. Bir sahil ve balıkçı kasabası olan Kıyıköy’e yolunuz düşerse, tarihe dokunmak için Ayanikola Manastırı’nı ziyaret etmenizi öneriyoruz.

10- Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi
Rivayete göre Osmanlı’nın en az padişahlar kadar bilinen sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa, 14 yaşında devşirilerek Topkapı Sarayı’na getirilir. Bu uzun yolu katederken yorulurlar ve Lüleburgaz’da dururlar. Orada yaşayan bir kadın da Sokullu Mehmet Paşa’ya yemesi için bir şeyler verir.
Sokullu, devlet kademelerinde yükselse bile, kendisine yapılan bu iyiliği unutmaz ve Lüleburgaz’a bir külliye yapılmasını ister. Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamlığını yaptığı dönemde, tarihin en büyük mimarlarından biri olan Mimar Sinan yaşamaktadır. Gerisi malum; günümüzde hala dimdik duran muazzam bir külliye, Lüleburgaz’ın siluetini süslüyor.

11- Cedit Ali Paşa Cami
İstanbul Edirne yolu üzerinde karşınıza çıkacak Cedid Ali Paşa Cami, Kırklareli’ne bağlı Babaeski ilçesinin tarihi güzelliklerinden biri. 1832 yılında restore çalışmalarından geçen caminin 1555 yılında Cedid Ali Paşa tarafından Koca Sinan’a yaptırıldığı biliniyor. Üzeri kurşun kaplı büyük bir kubbe ile örtülü caminin, birbirine eklenmiş iki son cemaat yeri bulunur. Edirne’deki Selimiye Cami’nin minyatürü olarak karşımıza çıkan Cedid Ali Paşa Cami’ni ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.

12- Zindan Baba Türbesi
Lüleburgaz ilçesinde yer alan Zindan Baba Türbesi, Anadolu’nun farklı bölgelerinde yer alan zindanlardan biridir. İlçe Hükümet Konağı’nın hemen yanında yer alan türbe, Bursa’daki türbeleri anımsatan mimariye sahiptir. Geçmiş yıllarda Bulgar ve Yunan askerleri tarafından tahrip edilmesine rağmen varlığını korumuştur

13- Hızırbey Cami
1383 yılında Köse Mihalzade Hızır Bey tarafından yaptırılan Hızırbey Cami, kent merkezinde çarşı içerisinde yer alan Osmanlı Dönemi’nden kalma tarihi bir yapıdır. Kare planlı caminin kentin en sık ziyaret edilen ibadet noktalarından biri olması bir yana kubbe kasnağı, minaresi ve duvarların dış yüzleri, yapıldığı dönemin mimarisini yansıtır.
Aynı anda bin kişinin ibadet edebileceği kapasiteye sahip cami,ye sonradan dikdörtgen planlı son cemaat yeri eklenmiş ve kapasitesi genişletilmiş. 1824 ve 1887 yılında onarım çalışmalarından geçtikten sonra uzun yıllar ibadete açık kalmış, 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyon çalışmalarından geçmiştir.

14- İğneada Limanköy
Yaz kış bambaşka manzaralara ev sahipliği yapan İğneada’ya bağlı Limanköy, gölleri, şelaleleri ve yemyeşil ormanlarıyla yılın her mevsimi mutluluk vaat eden bir yer. 150 yıl önce kurulduğu bilinen köy, Kırklareli’nin tarihi dokusunu yansıtan miraslardan biri aynı zamanda.
Yıldız Dağları’nın eteklerinde cennetten bir köşe olan Limanköy’ün 20 kilometre uzunluğundaki sahil şeridi de görülmeye değer. Hikayeye göre bundan tam 150 yıl önce Romanya’dan göç eden topluluk, Limanköy Feneri’nde yaşayan bir adamla karşılaşır. Adam burada yalnız kalmak istemediği için gelen göçmenleri köyde kalmaları konusunda ikna eder ve göçmenler yerleşirler. Günümüzde nüfusu 500’ü aşmayan sakin ve huzurlu bir atmosfer sunar.

15- Babaeski Köprüsü
5.Murad zamanında inşa edilen Babaeski Köprüsü,ismini üzerinde yer aldığı Babaeski Deresi’nden almıştır. 6 sivri kemeri ve iki geniş gözü bulunan köprüde Osmanlı mimarisinden izler bulabilirsiniz. 72 metre uzunluğunda ve 5.85 metre genişliğindedir.

ÇANAKKALE TARİHİ VE KÜLTÜREL ESERLER
1- Aynalı Çarşı
Aynalı Çarşı, 1889 yılında II. Abdülhamid’in padişahlığı sırasında şehrin önde gelen ailelerinden Eliyau tarafından inşa ettirilmiştir. Önceden çarşının içinde atlar için koşum takımı yapan ve süs eşyası satan dükkanlar yer alırmış.Çarşı da adını, ayna adındaki at gözlükleri satan dükkanların fazla olması nedeniyle buradan almış. Ayrıca çarşıyla ilgili kayıtlar incelendiğinde Aynalı Çarşı’nın İstanbul’daki Mısır Çarşısı’nın minyatürü olduğu anlaşılıyor.Çarşı şehre has hediyelik eşyalar satan çok sayıda dükkanıyla günümüzde hediyelik eşyalar satılan küçük bir alışveriş merkezi haline gelmiştir. Kemal Paşa Mahallesi’ne bağlı Çarşı Caddesi üzerinde yer alan Aynalı Çarşı, merkezi bir konumda olduğu için buraya yürüyerek ulaşım sağlanabiliyor.

2- Meryem Ana Kilisesi
Bozcaada’nın Rum Mahallesi’nde yer alan ve 1869 yılında inşa edilmiş olan Meryem Ana Kilisesi, günümüzde Ortodoks Rum cemaatinin Bozcaada’daki ibadete açık tek kilisesi olma özelliğine sahip. Sadece Pazar günleri sabah 08:00’da yapılan ayinde açılan kilise, Pazar günleri dışında ise sürekli kapalı.

3- Truva Antik Kenti
Dünya Miras Listesi’nde yer alan Truva Antik Kenti, M.Ö. 3000-2500 yıllarında yerleşim yeri olarak kurulmuş, dünyanın en meşhur arkeolojik kentidir. İlk yerleşim yeri olmasıyla birçok medeniyeti bünyesinde barındırmış kentte ilk arkeolojik kazı 1871 yılında Heinrich Schliemann tarafından yapılmış, günümüzde ise Prof. Dr. Manfred Korfmann tarafından devam ettirilmektedir.Ayrıca kentin Türk yurdu olduğu yönünde görüşler de vardır; Sultan II. Mehmet 1462 yılında Midilli’yi kuşattığında Truva’da durup “Tanrı, yıllar sonra olsa bile bu kentin ve yaşayanların intikamını bana nasip etmiştir” demiş. Başka bir görüşe göre de Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethetmesinin ardından Truva’ya gelerek, Truvalı kahramanların anısına kurban kesmiş ve “Truvalıların öcünü aldım” demiştir. Bunların yanı sıra M. Kemal Atatürk’ün de Büyük Taarruz’da “Truva’nın intikamını aldım” dediği öne sürülüyor

4- Dardanos Tümülüsü Salonu
Çanakkale merkezin Çınarlı Köyü sınırları içinde 1959’da bulunan Dardanos Tümülüsü, antik çağda bölgeye ismini veren Kral Dardanos’un şehri olan Dardanos antik kentinin kurucularının aile mezarı olmasıyla önemli bir yere sahip. Mezar odası içinde altın takılar, taş ve pişmiş toprak kaplar, pişmiş toprak heykeller ve yazıtlı bronz kapların bulunduğu 300’den fazla arkeolojik obje teşhir ediliyor.

5- Dur Yolcu Anıtı
“Dur Yolcu” şiirinin iki mısrası ile iki figürden oluşan anıt, Değirmen Burnu Tabyası’nın ardındaki tepenin yamacında bulunuyor. 1960’da Asteğmen Seyran Çebi tarafından yaptırılan anıt, Çanakkale Boğazı’ndan geçen bütün gemilerin görebileceği bir konumda olmasının yanı sıra şehrin tarafından da görülebilecek bir konumda. Geceleri aydınlatılan anıt hem tarihi önemiyle hem de ihtişamıyla ziyaretçilerini etkisi altına alıyor.

6- Seddülbahir Eski Cami
Gelibolu Yarımadası’nın güneye bakan uç kısmında yer alan Seddülbahir Eski Cami, şehrin Eceabat ilçesine 33 kilometre uzaklıkta bulunuyor. 1656-1659 yılları arasında Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın Seddülbahir Kalesi’ni inşa ettirmesinin ardından kaleyi yapan ustaların ve kale dizdarlarının eş ve çocuklarını da buraya getirmeleriyle Seddülbahir Köyü kurulmuştur.
Eski Cami’nin de bu tarihler arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Siz de Seddülbahir Köyü’nde yer alan Eski Cami’yi ziyaret ederek, hem tarihi hem kültürel bir tura çıkabilirsiniz.

7- Saat Kulesi
Mimarisiyle dikkat çeken Saat Kulesi, II. Abdülhamit tarafından yaptırılmış şehrin en önemli yapılarından ve sembollerindendir. Kule dört bölümden oluşuyor. ilk bölümünde balkon, en üst katında ise kadranlı saati yer alıyor. Ayrıca kulede kemerli bir çeşme de var. Saat Kulesi iskelenin yanında, barlar sokağı ve Çimenlik Kalesi’ne giden yol üzerinde bulunuyor.

8- Saruca Paşa Hamamı
Gelibolu’daki en büyük hamam olan ve 1931 yılında inşa edilen Saruca Paşa Hamamı, adını kurucusu olan Saruca Paşa’dan alır. Yapımında kesme taş ve tuğla kullanılan hamam; soğuk, sıcak ve halvet bölümü olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Hamamın içerisindeki mermer çizme, bu hamamın bir asker tarafından yaptırıldığına işaret eder. Ancak mermer çizme günümüzde hamamda değil, Gelibolu Tanıtım Merkezi’nde teşhir edilmekte. Ayrıca Gelibolu’nun Alaaddin Mahallesi’nde yer alan hamam kolay bir ulaşıma da sahip olmasıyla tatiliniz esnasında ziyaret etmeniz gereken noktalar arasında.

9- Çanakkale Şehitler Abidesi
Çanakkale’nin sembollerinden olan Çanakkale Şehitler Abidesi, Gelibolu Yarımadası’nda Çanakkale Boğazı’nın ucunda yer alan Morto Koyu önündeki Hisarlık Tepe’sinin üzerinde bulunuyor. İsmail Utkular, Doğan Erginbaş ile Feridun Kip tarafından tasarlanan abidenin temeli 19 Nisan 1954’de atılmış ve şehitlik 21 Ağustos 1960 tarihinde ziyarete açılmıştır.
41,7 metre yüksekliğinde olan abide, dört ayak ve bir kubbeden oluşuyor. Tavan kısmına mozaikten Türk bayrağının işlendiği şehitliğin şeref holünde M. Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” şiirinden bir dörtlüğün yazılı olduğu lahit taşı yer alıyor. 4 ayağında 8 rölyefin bulunduğu abidenin denize bakan 4 rölyefi deniz savaşlarını, karaya bakan 4 rölyefi de kara savaşlarını anlatıyor.

10- Gelibolu Yarımadası
Köklü bir tarihe sahip olan Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Boğazı’nın en önemli ve en güzel parçalarından birini oluşturuyor. Tarihe tanık olan yarımadada Çanakkale Savaşı’nda şehit düşen 60.000’den fazla askerin mezarları ve anıtları yer alıyor. Tarihi sit alanı olarak adlandırılan anıt ve mezar bölgesiyle en çok ziyaret edilen alanlardan olan ada sadece tarihi açıdan değil, turistik bakımdan da büyük bir önem taşıyor.

12- Hisarlık Tepe
Çanakkale’nin sembollerinden olan Çanakkale Şehitler Abidesi’ni ve Troya şehrini bünyesinde barındıran Hisarlık Tepe, 19. yüzyılda Alman Arkeolog Heinrich Schliemann tarafından keşfedilen eski bir yerleşim yeridir.
Bölgede yapılan kazılarda bulunan tüm hazineler Almanya’ya kaçırılmış, sonrasında II. Dünya Savaşı sırasında ise Kızıl Ordu tarafından ele geçirilmiş ve Rusya’ya götürülmüştür. Siz de değiştirmek simgeleri değiştirin ve tarihiyle hem de hikayesiyle yer etmiş tarihi yapıları görmek için Hisarlık Tepesi’ni ziyaret etmelisiniz.

Published: Nov 29, 2020
Latest Revision: Nov 29, 2020
Ourboox Unique Identifier: OB-947076
Copyright © 2020