KARANLIKLAR ARDINDA ORENDA

by Hürü Gül Yıldırım

This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

KARANLIKLAR ARDINDA ORENDA

  • Joined Apr 2021
  • Published Books 3

Biliyor musunuz bu yaşıma kadar hiç günlük tutmadım. Son zamanlarda bir şeyler söylemeye çekinir olmuştum. Sanırım bir şeyler yazmak gerçekten de beni rahatlatacak. Konuşmaya çekiniyorum çünkü ağzımdan çıkan her cümlede sanki insanlar bir deliymişim gibi suratıma bakıyor. Kocam benden bu yüzden ayrıldı, komşularım yine bu yüzden ben uzaklaştılar.

Sevgili Günlük;

Şimdi sana deli olanın aslında kimler  olduğunu kanıtlayacağım. Olaylara en başından başlamak istiyorum.

Hoş adımı Google’da aratınca hakkımda binlerce şey çıkıyor ama olanları yaşayan kişinin ağzından duymak elbette daha etkileyici olur değil mi? O halde başlayalım. Hem de en başından. Günlük tutmadığım tüm yılların acısını çıkartacak kadar başından… Macerayı, araştırmayı, yeni keşifler bulmayı çok seven iki gezginin İspanyada El Hamra Sarayında tesadüfen tanışması ve sonrasında ruh eşlerini bulduklarını düşünmeleriyle evlenmeleri sonucunda dünyaya gelmişim. Her şeyi merak eden ve oldukça konuşkan bir çocukmuşum.  Uzaya olan ilgim o zamanlarda bile şaşırılacak kadar ortadaymış. Babamın anlattığı mitolojideki yıldız hikâyeleri o yaşlarda benim için vazgeçilmezdi denilebilir. Bu arada ismimi söylemeyi unuttum. Ben Kumru Sunguroğlu. Çocukluğum boyunca ismimin garipliğinden dolayı alay konusu olsam da bu ismi her zaman çok sevdim. Çok bilinen isimlerden olmaması kendimi özel hissetmemi sağlıyordu hatta. Annemde babamda işlerini çok seven iki arkeologdu fakat annem ben doğduktan sonra işini bıraktı.

2

Gezmeyi ve yeni kültürler görmeyi kendine amaç edinmiş bir ailede doğmam küçük yaşlardan itibaren birçok ülke görmemi sağladı. Her yaz tatilinde farklı yerlere tatile giderdik. Babamın işinden dolayı sürekli taşınmak zorunda kalıyorduk. Karakterim dolayısıyla gittiğim her yere çok çabuk ayak uyduruyordum fakat sonrasında oradan ayrılmak benim için çok zor oluyordu. Henüz 16 yaşındayken neredeyse ülkenin her yerinden arkadaşımın olması beni mutlu ediyordu. Sürekli okul değiştiriyor olmak arada canımı sıksa da eğitim hayatım boyunca elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Başarılı olmak beni mutlu ediyordu. Çok okuyan, çok araştıran bir genç olmam ailemi de mutlu ediyordu elbette. Lisede en sevdiğim ders biyolojiydi e haliyle üniversiteyi de beni en çok mutlu eden ders üzerine okumayı istiyordum. Tamda hedeflediğim gibi İstanbul Teknik Üniversitesinde Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü kazandım. Üniversite boyunca katılabileceğim tüm etkinliklere katıldım. Üniversite üçüncü sınıfa geçtiğimde kalıtsal ve genetik hastalıklarla ilgili araştırmamı NASA’ya gönderdim. Kabul olması sonucunda NASA maceram resmen başlamış oldu. Yaklaşık 5 yıl NASA’ da çok faydalı araştırmalar ve deneyler yaptım. Buradaki kariyerim her ne kadar mükemmel olsa da ülkemi çok özlüyordum. Kendi ülkem için çalışmalar yapmamın beni daha çok mutlu edeceğini düşünerek Türkiye’ye geri döndüm. Döndüğüm yıl 2023 yılında uzaya ilk Türk gemisinin gönderileceği haberini yayımladılar.

3

NASA’da yaptığım uzayda yaşam ve popülasyon adlı araştırmamı gerçek ortamında daha iyi görebilecek olmak beni çok heyecanlandırmıştı. 2 yıl süren testler ve zorlu eğitim dönemi bittikten sonra fırlatışa çok az bir zaman kalmıştı. Zaman su gibi akıp gitti ve işte o büyük gün gelmişti. Türkiye’den Ay’a gidecek ilk geminin kalkışına saatler kalmıştı. Tüm ülke nefesini tutmuş fırlatış anının gelmesini bekliyordu. Aya giden ilk grupta olmak tarif edilemez bir gururdu benim için. Tüm kontroller yapıldıktan sonra uzay gemisinde yerimizi aldık. Artık yapmamız gereken tek şey kalkış için geri sayımı beklemekti. Aya gidip araştırmalarımızı yaptıktan sonra döndüğümüzde neredeyse altı ay geçmiş olacaktı. Geri sayım başladı. Fırlatmaya son on saniye. 10,9… kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. sonunda kalkış gerçekleşti ve atmosferden çıktık. Arkamı dönüp arkadaşlarımı tebrik ettim. İlk birkaç gün alışmakta zorluklar çektik ama bu gayet normal bir durumdu. Dünyamız buradan oldukça büyüleyici görünüyordu. Her şey mükemmel gidiyor bizlerde başardığımız işin mutluluğuyla her geçen gün araştırmalarda daha da yoğunlaşıyoruz. 5. Ayın sonunda bulduğumuz tüm bilgileri depolamış ve yavaş yavaş dönüş yolculuğu için hazırlıklara başlamıştık.

4

Dönme zamanı geldiğinde sevdiğimiz insanlara ve Dünyamıza kavuşacak olmamız bizi çok sevindiriyordu. Türkiye’yle iletişimimizin hiçbir zaman kopmamış olması ve her şeyin yolunda gitmesi başarılı olduğumuzu kanıtlar nitelikte bir durumdu. Ülkedeki uzay üssüne de haber vererek dönüş yolculuğumuza resmen başladık. İlk başta gayet normal seyrinde yola devam ederken astronot arkadaşlardan biri laboratuvara gelip ülkeyle iletişimimizin kesildiğini ve çok yakınlarda olan bir karadeliğin geminin motoruna ve elektronik eşyalara zarar verdiğini söyledi. Herkes telaşa kapılmıştı ve o korkutucu karadelik bizi gitgide içine çekiyordu. Elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışsak da başarılı olamadık. Artık çok geçti çünkü karadeliğin çekim gücüne karşı koyamıyorduk. Uzay gemisi deprem oluyormuşçasına sallanıyor ve oradan oraya savruluyordu. Yaklaşık 50 dakika büyük bir hızla savrulduktan sonra sarsıntı birden durdu.

5

Hepimiz pilotun yanına geldik ne olduğunu merak ediyorduk. Gözlerimize inanamıyorduk dünyamız tüm ihtişamıyla karşımızda duruyordu. İletişim hala kesikti ve bizler ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk. Gemi sarsıntılardan dolayı çok zarar görmüştü buda iniş yapmak zorundayız demek oluyordu. Bu iniş çok zorlu geçecekti ama inmeme gibi bir lüksümüzde yoktu çünkü yakıtımız çok az kalmıştı. Hazırlıkları yaptıktan sonra herkes kemerlerini bağladı ve inişe başladık. Atmosfere girdiğimiz anda gemi alev almaya başladı. Kontrolü kaybettik ve sanki bir göktaşı gibi yere çakılmak üzereydik. Biz daha ne olduğunu bile anlamadan gemi mucizevi bir şekilde havada asılı kaldı halbuki çakılma anına 10 metreden az kalmıştı. Görünmez bir el bizi havada tutuyor gibiydi sanki. Bahsettiğim o görünmez el bizi yavaşça yere bıraktı. Dışarı çıktığımda şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım nerdeyse. Burası bizim dünyamıza hiç benzemiyordu. Büyük bir daireyle kapatılmış alanda teknoloji öylesine gelişmiş dairenin dışında kalan kısımlar tam bir doğa harikası gibi görünüyordu. Olanları kavrayacak zamanımız olmadan uçan kaykaylarla yanımıza bir grup geldi ellerinde silahlar vardı. Sanırım bizi ülkelerine bir tehdit olarak algıladılar. Hızla uçan bir plartformun üstüne binmemizi istediler. Dediklerini aynen uyguladık. Bizi o bahsettiğim büyük dairenin merkezinde dalları sonsuza uzanırmışçasına büyük bir ağacın içine getirdiler.

6

Görebileceğim en görkemli ağaç buydu. Ama beni şok eden şey bu büyük ağaç değil ağacın içindeki dev Baykuş oldu. İnsanlar bu baykuşa hürmet ediyor. O ne isterse yapıyorlardı. Baykuş yavaşça yanımıza yaklaştı. Neden burada olduğumuzu sordu. Dilimizi biliyor olmasına çok şaşırdık. Şaşkın bakışlarımızın ardından sanki aklımızı okumuş gibi. Ben her şeyi bilirim dedi. Dev baykuşa karadeliğin bizi içine çektiğini ve bir kaza sonucu yanlışlıkla buraya geldiğimizi anlattık. Baykuş yaklaşık 5 dakika boyunca hiçbir şey söylemeden bize baktı en sonunda dediklerimizden tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi ve o halde karanlıklar ardında saklı cennet ORENDA’ ya hoş geldiniz burada sizi ağırlamaktan onur duyacağız dedi. Ben Bilge Baykuş bu muhteşem gezegenin yöneticisiyim. Merak etmeyin burada size zarar vermeyeceğiz. Uzay geminiz tamir olana kadar sizi bu Ulu Ağaçta misafir edebiliriz. Lütfen rahatınıza bakın dedi.

7

Arkadaşlarımdan biri o anda bu nasıl bir gezegen burada işler nasıl yürüyor diye sordu. Dilerseniz size gezegenimizi anlatabilirim. Hepimiz çok heyecanlandık bu garip gezegeni gerçekten merak ediyorduk.

 

1.Yönetim 

Burada Demokrasi geçerlidir. Halkımız bizim için her şeyden önemlidir ve başlarına geçecek lideri seçmeleri en büyük haklarından biridir. Her ne olursa olsun başa gelen lider işlerinde bana danışır.

2.Ekonomi 

Orenda’da herkes eşittir. Sosyal sınıf ayrımı asla yoktur. Halkımız bundan mutluluk duyuyor. Herkesin eşit olduğu bir evrende yaşamak gerçekten huzur verici. Tahmin edeceğiniz üzere gezenimizde Teknoloji ve tarım fevkalade gelişmiş durumda. Orenda merkez olarak adlandırdığımız bu devasa dairenin içinde teknolojide ilerledik ama dairenin dışına tamamıyla  doğanın kendisine bıraktık. e haliyle hem tarım hem de teknolojimiz çok gelişti.

8

3.Aile

En çok önemsediğimiz durumlardan biride ailedir. Aile bir bireyin ilk eğitimi için çok önemlidir. Bireyler evlendikleri ilk andan itibaren zorunlu kurs ve seminerlerle çocuk nasıl yetiştirilir, güçlü aile bağları nasıl kurulur gibi dersler alırlar. Çocuğu olan veya olacak olan her aile merkez saydığımız dairenin dışına taşınmak zorundadır. Çocuklarını doğada mükemmel bir şekilde yetiştirmeleri onlara tarım, tasarım, liderlik ruhu gibi birçok şeyi aşılamaları gerekir.

4.Eğitim

Orenda da eğitim gençlerin yeteneklerine göre ayrıştırılması ile gerçekleşir. 8 yaşına kadar doğada ailesinin yanında ilk eğitimini tamamlamış çocuklar bir zeka testine tabii tutulur. Gelişen teknolojimiz sayesinde gençlerimizin hangi mesleklerde başarılı olacağını önceden kestirip o yönde onu geliştiriyoruz. Her gencin ilkokula ve ortaokula gitmesi zorunlu. Sonrasında zaten kendi alanlarında stajlara başlıyorlar.

9

5.Din

Biz ruhun bütün yaratıklara verilmiş olduğuna, her yaratığın kendisi şuurunda olmasa bile, bir derecede ruha sahip olduğuna inanırız. ağaç, şelale, boz ayı, her biri cisimlenmiş bir ruhtur, her biri saygıya layıktır. Burada çoğunluk Ulu Ağacın ruhuna inanır. Gezegenimizin tam merkezinde sonsuz büyüklükteki bu ağaç bizler için çok kıymetlidir. Her ne olursa olsun her birey kendi dinini yaşamakta özgürdür.

6.Bilim

Burada bilim çok gelişmiştir. Gençlerimiz küçük yaşlardan itibaren bilime, araştırmaya meraklı olarak yetiştirildiği için bilim insanı sayımız oldukça fazladır. Bu sayede refah seviyemiz son derece yüksektir.

7.Hukuk

Gezegenimizde en çok gelişmiş olan sektörlerden biriside hukuktur. Adalet hiç bir canlının hakkına girmemek için çok önemsediğimiz bir durumdur. Hakimlerimiz telepati yönünden çokça gelişmiş kişilerdir. Bunun için yıllarca zorlu bir eğitimden geçerler.

 

10

Telepati sayesinde bir bakışta karşıdakinin suçlu olup olmadığı anlaşılır. Bir nevi zihin okumak gibi. Bu sayede her suçlu suçunun bedelini bir şekilde öder.

8.Sanat

Sanat ruhu arındırır. Ruha bu kadar önem verilen bu evrende sanat ve sanatçı asla göz ardı edilemezdi değil mi. Herkes kendi sanatını icra etmede özgürdür. Sanatla haşır neşir olmak isteyen herkes dev dairenin dışında herkesten izole kendi kafasına göre ruhunu dinlendirebilir. Ayrıca Orenda da sanat çok gelişmiştir.

9.Spor

Burada en yaygın spor yüksek voleyboldur. Bu oyun uçan kaykayların üzerinde oldukça yükseğe asılmış bir file etrafında oynanır ve ayrıca bu maçları izlemek son derece keyifli oluyor. Dinç kalmak ve uzun yıllar yaşayabilmek için Orenda halkı sürekli sporla uğraşır. Bu sayede sağlıklı ve mutlu uzun yıllar yaşarlar

11

Ağzımız açık bir şekilde imrenerek bilge baykuşun anlattıklarını dinledik. Öylesine akıcı ve ikna edici konuşuyordu ki hayran kalmamak mümkün değildi. Ardından bir ses uzay gemimizin sonunda tamir olduğunu haber verdi. Orendayı çok beğenmiştik ama Artık Dünyamıza dönmemiz gerekiyordu. Bilge Baykuşa uzunca bir teşekkür konuşması yaptıktan sonra gemimize bindik ve yola koyulduk. Yaşadıklarımızı algılamakta güçlük çekiyorduk acaba Dünyada  bu anlatacaklarımıza inanacaklar mıydı yoksa gülüp geçecekler miydi…

12

-Nasıl olmuş doktor hanım?  Benden günlük tutmamı istediniz ama ben hızımı alamayıp tüm hayatımı döktüm kağıda. Bana inanıyorsunuz değil mi? Lütfen bana deli demeyin. Anlattıklarım mantıklı değil mi?

– Anlıyorum Kumru Hanım. Siz deli değilsiniz. Yazdıklarınız çok hoş.

Doktor odadan çıktı aralık kalan kapının ardında stajyerle konuşuyordu. Aynen şunları söyledi

-Kumru anne ve babasını 5 yaşındayken evlerinde çıkan yangında kaybetmiş. Ailesine çok bağlı olan Kumru evlat edildiği aileye bir türlü ısınamamış. Yıllarca hayatı hem kendine hem de o zavallı aileye zehir etmiş. 11 yaşından sonra içine kapanmış. Duvarlarla, oyuncaklarla konuşmaya başlamış. O ailede dayanamayıp kızı yurda göndermişler. Orada işler hepten kötüye gitmiş. 3 sene önce şizofren tanısı konulmuş. Kumru artık kendi zihninin KARANLIKLARI ARDINDA oluşturduğu güzel Orenda da yaşıyor…

 

 

 

 

 

 

13

ÜTOPYANIN TÜRÜ VE GEREKCESİ

Yazdığım hikaye bir ÜTOPYA örneğidir. Barış, huzur ve refahın yüksek olduğu ORENDA…

 

 

Hazırlayan: Hürü Gül Yıldırım

Sınıf: 11-E

No:712 

14
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content