KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL

by

Artwork: KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ

  • Joined Jun 2020
  • Published Books 4

 MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/oWoJoFPN-hA

 

                               ZAMAN YOLCULUĞU

 

Zeynep adında çok yardımsever bir kız yaş kızarmış. Bu kızın yaşadığı çağda pek fazla bir şey yokmuş ve Zeynep çok yalnızmış. Zamanın birinde Yedi adında bir başka kız daha yaş kızarmış. Yedi de çok yalnızmış ama yedi de çok güzel şeyler varmış. Zeynep gibi Seven’in de canı çok sıkılıyormuş. Yedi canı ne zaman sıkılsa masal okurmuş. Bir gün okuduğu masalın konusu zaman yolculuğuymuş. Yedi bu konuya çok heyecanlanmış ve ” acaba ben de yapabilir miyim, başka zamanlara gidebilir miyim? ” Diye düşünmüş. Ve masalı sonuna kadar okuduktan sonra kendisi de bir zaman makinesi yapabileceğine inanmış. Günlerce uğraşıyorum sonra kendine bir zaman makinesi yapıyor ve zaman yolculuğuna çıkmış.Bu yolculuğuyla Zeynep’in yaşadığı çağa geldi ve Zeynep’le tanışmış. Çok iyi iki arkadaş olmuşlar. İkisi de bu arkadaşlıktan çok memnun olmuş çünkü hiç başka arkadaşları yokmuş. Beraber oyunlar oynamış ve çok güzel vakit geçirmişler. Bir gün kendi bebeklik yıllarına zaman yolculuğu yaptılar, kendi bebeklik halleriyle oyunlar oynamış ve çok eğlenmişler. Sonra anne babalarının çocukluk yıllarına gitmişler çok mutlu olmuşlar ama artık eve dönme zamanları oldu, birlikte de evlerine dönmüş ve sonsuza kadar iyi arkadaş olmanın mutluluğuyla yaşamışlar.

 

NARİN E.

ORTASU ORTAOKULU

ULUDERE / ŞIRNAK

2
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/6y8GBhYLGAc

 

                                  CEVİZ İLE KABAK

 

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde çok iyi anlaşan ceviz ve kabak adında iki tane arkadaş varmış. İki arkadaş çok iyi zaman geçirirler ve hiç birbirlerinden ayrılmak istemezlermiş. Aralarında tek bir fark varmış o fark da ceviz çok küçük, kabak ise çok büyükmüş ama bu uzun süre arkadaşlıklarına hiç engel olmamış. Uzun zaman sonra iki arkadaş saklambaç çalışmak aralarında bir sorun oluşmaya başlamış. Sadece kabak sorun giderilir çünkü cevizi saklanır yerden bir türlü bulamamasına rağmen ceviz onu hemen buluyormuş. Bu durumdan sıkılmaya başlamış ve cevize anlatmış. ” Artık seninle oyun oynamak istemiyorum ” demiş. Ceviz bunu duyduğuna çok üzülmüş çünkü kabakla arkadaşlığının bitmesini asla istemiyormuş.Kara kara düşünmeye başlamış ve sonunda aklına güzel bir fikir geldi. Kabak’ın başarılı olacağı oyunları bulmuş ve o oyunları oynamaya başlamışlar. Kabak da tekrar eski mutluluğuna kavuşmuş ve Ceviz’in ne kadar iyi bir arkadaş olduğunu bir kere daha anlamış. Şeftali’nin hoşuna gitmemiş ve hepsini kıskanmaya başlamış. Aralarına girmeyi ve birbirlerinden uzaklaştırmayı düşünmüş. Şeftali bütün kurnazlığı ile bu iki arkadaşın arasına karışmış ve onlarla oyunlar oynamaya başlamış. Her fırsatta ikisini birbirine düşürmeyi de ihmal etmiyormuş. Aradan zaman geçmiş, Ceviz ile Kabak’ın arası açılmaya başlamış. Artık sürekli tartışıyorlar kavga ediyorlarmış. Şeftali’den çok mutlu oluyormuş.Ceviz ve Kabak mutsuz günler geçirdikten sonra konuşmaya karar vermişler. Sorunun ne olduğunu uzun uzun düşünmüşler. Sonunda anlamışlar ki Şeftali bu iki arkadaşın arasına girmiş ve bunların birbirine karşı bekliyoruz düşman olduğun. Ceviz ve Kabak bölgesinde anlamış ve bir daha kötü niyetli olduğun aralarında almamaya söz vermişler ve tekrar eski mutlu günlere geri dönmüşler.

 

 

AYŞE E.

ORTASU ORTAOKULU

ULUDERE / ŞIRNAK

4
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/rDV5cBXo04Q

 

                            KURNAZLIK

 

Zamanın birinde büyük bir ormanın içerisinde çeşit çeşit hayvanlar yaş kızarmış. Bu ormanda öyle çok hayvan varmış ki saymakla bitmezmiş. Tilkiler de bu ormanda yaşayan yüzlerce hayvan türünden birisiymiş. Bu tilkilerin içinde bir tanesi varmış ki kendini çok büyük olduğu ve ormanın en kurnazı olduğunu düşünürmüş. Hatta bu tilki en kurnaz hayvan olmak için her gün kendini geliştirirmiş. Ve sonunda herkesten daha kurnaz olmaya başarmış. Ormandaki yiyecekleri beğenmemeye başlamış. Köylere gidip yumurta çalar, tavukları öldürür karnını öyle doyurur sonra ormana geri dönermiş. Bir gün yine kurnazca hırsızlık yaparken tavukların sahibine yakalanmış ama öylesine kurnazmış ki oradan da kurtulmayı başarmış.Uzun zaman o köye gitmemiş. Ormandaki aslanlar safra bu kurnaz tilki ile baş edemezmiş ve onu bir türlü avlayamazmış. Günün birinde bu kurnaz tilki kendini ormanların kralı ilan edildi. Safra krallığını kabul etmek istememiş. Aradan zaman geçmiş bu kurnaz tilkinin bir de yavrusu olmuş, bu yavrusunu da kendisi gibi kurnazca yetiştirmeye başlamış ve onu herkesten saklamış. Aradan zaman geçmiş kurnaz tilki tavukları ve yumurtaları yemek ve yavrusuna yedirmek istemiş ancak köye gidemediği için başkasını Gereklieyi düşünmüş. Yine aynı ormanda yaşayan yetenekli tilki ile anlaşmış; ” sen içeri gireceksin bana yumurtaları vereceksin, ben de dışarda bekliyoruzeceğim seni ” demiş yetenekli tilkiye. ” Tamam ”Yumurtaların olduğu yere girer gibi. Aradan zaman geçmiş, yetenekli tilkiyi merak eden kurnaz tilki de dalmış içeri ve o bir tavukların sahibine yakalanmış. Sahibin elinde yetenekli tilki ile göz göze geldi. Ve oyuna geldiğini anlamış. Kurgu tilkiye dersini veren yetenekli tilki ormanda kral ilan edilmiş ancak bunu kabul etmemiş ve ormanda demiş ormanlar halkına;

” Bizim bir krala ihtiyacımız yok, birliğimiz zaten krallığımızdır!

Bütün orman sevinçle bağırmış ve mutlu mesut yaşamışlar.

 

 

SEVGİ E.

ORTASU ORTAOKULU

ULUDERE / ŞIRNAK

6
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/Zw2yKQ3FkMU

 

                               

 

                           PERİLER DÜNYASI

 

Zamanın birinde çok ünlü bir ülke varmış. Bu sadece sadece periler yaş kızarmış. Bu periler arasında güzel mi güzel iyi mi iyi bir peri varmış. Bu güzel perinin adı Gülperi’ymiş. Gülperi her zaman görevini düzgün yapar, onun zaman doldurulabilir perilere karşı çok hoşgörülü davranırmış. Ama bu perilerin arasında bir de kötü kalpli bir peri varmış. Bu perinin adı da Çarli’ymiş. Gülperi’den nefret ediyormuş. Gülperi ise bunun sebebini bilmiyormuş. Bir gün Çarli uçarken bir dala takılmış ve kanadı kırılmış. Çarli tam sekiz saat orada takılı kalmış. Sonunda Çarli’nin taktığı yerden bir peri geçiyormuş. Gulperi’ymiş.

Çarlı ona:

“ Lütfen beni kurtar lütfen sana istediğin her şeyi veririm ” demis. Gülperi de ona;

” Senden tek bir şey istiyorum, lütfen bizden nefret etme çünkü sen bizden nefret ettikçe ben çok üzülüyorum. Senden sadece bunu istiyorum ” demiş.

Çarli ona bir söz vermiş. Gülperi Çarli’ye gülümsemiş ve onu kurtarmış. Kurtarmayı sonra onu doktora götürmüş. Doktorunuz Çarli’nin çok iyi olduğunu sadece biraz dinlenmesi lütfen söylemiş. İki gün sonra Çarlı çok iyi olmuş ve beraber artık görevlerinin başına geçmişler. Gülperi ve Çarli birlikte çalışıyor başlamışlar ve hiç huzursuzluk yaşamamışlar. Bu periler ülkesi artık barış içerisinde yaşamaya başlamış.

 

 

SUNA E.

ORTASU ORTAOKULU

ULUDERE / ŞIRNAK

8
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/t5FNYX4TTwQ

 

                             

FARKLI OLMAYI SEV

 

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, hangi’nin içinde cadılar ve büyücülere ait bir krallık varmış. Bu krallığı Kızıl Prenses adında bir prenses yönetirmiş.Bu prensesin kıpkızıl saçları, boncuk mavisi gözleri varmış ve sihir konusunda da çok başarılıymış. Bu prensesin Saçak Prenses adında bir kız kardeşi varmış. Saçak Prensesin adı saçlarından gelirmiş. Doğar doğmaz bulutlar ona hediye vermek istemişler ve saçlarını masmavi yapmışlar ama bu prensesin bir problemi varmış. Bazen bazı kekelermiş ve bundan çok utanırmış. Ablası Kızıl Prenses’e her gün yalvarırmış: “Abla beni Dünya’ya gönder lütfen, yalvarırım orada benimle dalga geçmezler!”Ablası da her seferinde: “Saçak, sen buraya aitsin, bir cadı arasında nerede olamaz.” der geçiştirirmiş.

Bir gün Saçak Prenses ablasına çok kızmış ve yeni öğrendim büyü yoluyla Dünya’yı izlemeye başlamış. Dünyada yaşıtlarının saklambaç oynadığını göre hayatın sihirsiz ne kadar güzel olduğunu fark ediyor ama çocukları seyretmekle yetinen katıldı katılmayan, çınar ağacıının yaslanmış bir çocuk olduğu. Hemen bir büyü yapıp çınar ağacıının büyügesel büyülü krallık getirmiş ve sormuş: “Neden o çocuk onlarla oynamıyor adı ne onun?” diye sormuş. Sevgi çiçeği cevap vermiş: “Adı Efe o otizmli. İnsanların onu dışlamasından korkuyor. Demiş. Saçak Prenses, hemen sevgi çiçeğini geri yüklemiş ve Dünya’yı izlemeye geri dönmüş. Bir yılık ömründe sadece iki kere dışarı çıkabilmiş.Hemen dünya’ya gitmek için büyü aramaya başlamış, bütün kitaplara bakmış ve en sonunda eski püskü bir kitapta büyüyü bulmuş. Dünya’ya Efe’ye destek ve arkadaş olmaya gitmiş. Dünya’ya indiğinde hemen Efe’nin yanına koşmuş. Saçak Prenses “Merhaba Efe ben Saçak Prenses” demiş. Efe de kendini tanıtmış. Saçak Prenses Efe’ye göre büyüleri göstermiş. Efe ilk başta Saçak Prenses’in cadı olduğuna inanmamış ama büyüleri gördükçe kabullenmiş. Efe`yle o kadar eğlenmiş ki zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlar. Akşam olunca Saçak Prenses krallığa dönmüş ve ablası ile bir anlaşma yapmış. Bu anlaşma sonucu Saçak Prenses haftada bir kere olsun Dünya’ya gidip Efe’yle oynayacakmış.Zaman geçtikçe sadece Efe ile değil şarj edilebilir çocuklarla da oynamaya başlamış ve dünyadaki tüm çocuklar çok sevmiş. Diğer dışlamamış. Çünkü tüm evrende herkesten öğrenilecek çok şey varmış. Saçak Prenses ve Efe’nin dostlukları tüm gezegenlerde dillere destan olmuş.

 

İKRA U.

AHİ EVRAN ORTAOKULU

ETİMESGUT / ANKARA

10
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/r4_DvindrFY

 

KUŞLARA BİR YUVA

 

Bir zamanlar bir kuş ailesi varmış. Sıcak bir yere göç etme kararı aldılar. Birkaç gün içinde göçlerini tamamlamışlar ve yuvalarını kurmak için büyük bir ağaç arayışı içindelermiş. Tam o anda anne kuş “Buldum!” diye ailesine seslenmiş ve bütün aileyi yanına toplamış. Buldukları ağaca doğru hızlı yönelmişler ve dallarına konmuşlar. Yalnız bu çam ağacı halinden hiç memnun değilmiş. Bir anda sinirlenmiş ve kaşlarını çatarak kuşlara: ”Benim dallarıma asla yuva yapamazsınız!” demiş.Hepsi bir ağızdan “Ne oldu?” diye sormuşlar. Anne kuş: “Bir ağaç buldum gibi tam da aradığımız.” Çam ağacı kendini beğenmiş bir şekilde “Benim dallarım çok hassas ve kimse dallarıma zarar veremez.” demiş. Yavru kuşlardan biri, “Biz sizin dallarınıza zarar vermeyiz.” demiş. Çam ağacı korkunç bir ses tonuyla: “Ben sabahları uyumak yerine sizin sesinizle uyanmak istemem.” demiş.demiş. Anne kuş neden diye sormuş.Yeni bir yuva arayışına koyulmuşlar. Kanatlarını çırparak uzaklaşmışlar. Karşılarına çok güzel bir meşe ağacı çıkmış. Meşe ağacıının da dallarına konmuşlar. Meşe ağacı güler yüzle kuşları karşılamış. Meşe ağacı “Dallarıma hoş geldiniz sevimli kuşlar!” diyerek karşılamışlardır. Kuşların çok şaşırmış gören meşe ağacı “Neden bu kadar şaşırdınız?” diye sormuş.Anne kuş ilk önce teşekkür ederek başlamış anlatmaya: “Huysuz bir çam ağacıyla karşılaştık ve bizi dallarına kabul etmedi.” diye cevap vermiş. Meşe ağacı: “Evet, çam ağacı biraz huysuzdur, o neden hiçbir kuşu dallarına kabul edilir ama benim dallarımda huzur içinde yaşayacak.” demiş. Çeşitli ay sonra anne kuş yiyecek toplamak için yuvadan uzaklaşmış ve çam ağacıının kuruduğunu kırsal ve çok üzülmüş. Hiç kimseye yuva olamayan çam ağacıının da artık bir yuvası yokmuş.

 

YİĞİT Ö.

AHİ EVRAN ORTAOKULU

ETİMESGUT / ANKARA

12
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/F-cOc4PS-XA

 

 

KÜÇÜK KIZ VE HAYVAN DOSTLARI

 

Köyün birinde Azra adında küçük bir kız çocuğu yaş kızarmış. Mutlu, sevecen, çevresine karşı çok duyarlıymış. Hayvanları çok severmiş. Her gün köylerinin ilerlemesinde ormana gidip hayvanları ürkütmeden birinde yanına yaklaşmaya çalışırmış. Hayvanlar önceleri ondan ürküp kaçsa da zamanla küçük kıza alışmaya başlamışlar.

      Küçük kız bir gün yine ormana gitmiş. Yavru bir ceylanın ayağının çalılıklara takılıp çıkamadığını gösterir. Hemen yardımına koşup onu çalılıklardan kurtarmış. Yavru ceylan kurtulmaz kurtulmaz yaşadıklarını ormandaki hayvanlara anlatmış. Hayvanlar küçük kızın bu davranışı hakkında çok duygulanmışlar.

     Küçük kızın, kendilerine olan sevgisini karşılıksız bırakmayıp, sevgilerinin göstergesi olarak onun için bir şey yapmak istemişler. Ormandaki tüm hayvanlar kabul ederse küçük kız, bunların konuştuklarını anlayabilecekmiş. Ormandaki tüm hayvanlar toplanmışlar. Yapılan oylamada hepsi “evet” oyu vermiş

      Küçük kız, ertesi gün ormana gittiğinde hayvanlar onunla konuşmaya başlamış. Küçük kız bu duruma çok şaşırmış. Önce hayal etmek senin sanmış fakat kısa süre sonra nedenlerin gerçek olduğunu anlamış. Yaşadığı şaşkınlık yerine mutluluğa bırakmış. Aile kızlarının anlattıklarına inanmamış.

        Hayvanlar o gün, köyün üzerinde olduğu fay hattının kırılmak olduğudır. Küçük kıza hemen haber vermişler. Küçük kız çok telaşlanmış. Köylülerin ve ailesinin zarar görmesini istemiyormuş. Bunun için bir plan yaptı. Hayvan dostlarını köyün açıklıyor toplamış. Hepsinin güçlü bir şekilde ses çıkarmalarını istemiş. Sesleri o kadar kuvvetli çıkmış ki bütün köy halkı duymuş. Hepsi merakla sesin geldiği yöne doğru koşmaya başlamışlar.

       Açık alana vardıklarında fay hattı kırılmış. Kimseye bir şey olmamış. Sonrasında küçük kız olanı biteni köylülere anlatmış. Köylüler küçük kıza ve dostlarına teşekkür edildiler. Ailesi de kızlarından özür dilemiş.

      Yaşananlardan sonra bu köyde, insanlar ve hayvanlar birbirlerini koruyarak mutlu bir şekilde yaşamışlar.

 

ŞEBNEM T.

AHİ EVRAN ORTAOKULU

ETİMESGUT / ANKARA

14
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/L8iJgdgO1dc

 

 

 

İYİLİĞİN GÜCÜ

 

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde çok çok uzak diyarlarda bir ülke varmış. Bu ülkede uçsuz bucaksız yeşillikleri olan, bin bir çeşit hayvanın yaşadığı, rengini hiçbir yerde görmediğiniz masmavi gölleri ve şelalesiyle tam bir doğa harikası olan iyilik ormanı varmış. Bu ormana girmek öyle kolay değilmiş. Adı gibi şeyler başka kötülük ve kıskançlık olmayan iyi insanlar içeri girebiliyormuş. Ülkede yaşayan herkes denemiş ama içeri girebilen olmamış. Ormanın girişindeki ulu çınar ağaçları birer asker gibi ormanı korumlarmış. Bu ülkede yaşayan Yetim Ali her gün bu ormanın girişine gelir, içeriye gireceği günü hayal edermiş. Ali çok küçük yaşta yetim kalmış, çok iyi bir çocukmuş.Ali henüz bu davranışlarına bile hiç kırılıp küsmezmiş.

Gel zaman git zaman Ali büyümüş delikanlı olmuş. Ülkesinin güzeller güzeli iyi kalpli prensesine âşık olmuş. Kral kızını iyilik ormanına girebilen kişiyle evlendirecekmiş. Çünkü bu ormanda ormana girebilen tek kişi iyi kalpli prensesmiş. Ülkedeki bütün delikanlılar ormana girebilmeyi denemiş ama başarılı olamamışlar. Ali bütün cesaretini toplamış ve kralın muhafızlarının huzuruna çıkmış. Ormana girmek istediğini söylemiş. Ertesi gün kral, iyi kalpli prenses ve tüm ülke halkı ormanın girişinde toplanmışlar. Ali de ormanın girişine ulu çınarların önüne gelir. Herkes heyecanla beklemeye başlamış. Ali için ulu çınarlar dallarını kaldırarak yolu açmışlar herkes şaşkınlık içinde kalmış.Ali ormandan içeri girmiş. Ormanın güzelliği onu etkilemek ki oradan hiç ayrılmak istememiş. Ormandan çıkmakında Kral onu sevgiyle karşılamış ve kızıyla evlenmesine izin vermiş. Ali’nin Kral ve bir başkası tarafından kabul edilen ormanda yaşamak istediğini söylemiş. Prenses de bu teklifi seve seve kabul etti. Ali ve iyi kalpli prenses kırk gün kırk gece süren bir düğünle evlenip İyilik Ormanı’na yerleşmişler. O kadar mutlu olmuşlar ki bundan sonra ormanın adı İyilik ve Mutluluk Ormanı olmuş. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine…. 

 

ULAÇ Ö.

AHİ EVRAN ORTAOKULU

ETİMESGUT / ANKARA

16
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/GhoMYSKjOUk

 

 

                       AYÇÖREK’İN SAÇLARI

 

Uzaktaki birinde bir okul varmış. Bu okulu insanlar göremez ve giremezlermiş. Bu okula periler girerlermiş. Bu okulda Aykız, Ayperi ve Ayçörek adlarında üç kız kardeş varmış. Bu üç kız kardeş iyi iksir yapamazmış. İksirleri hep deneyerek yaparlarmış.

Bir gün üç kız kardeş okula gitmek için hazırlanıyorlarmış. İçlerinden Ayçörek saçını tarıyormuş, tam o sırada birden tarak saçına dolaşmış. Aykız, Ayçörek’in çok sinirlenmiş tarağa dolaşan saçını kesince. Ders başlayacağı için okula gitmek zorunda kalmışlar.

İlk ders iksir dersiymiş. Ayçörek sabahki olan olaya çok üzülmüş ve derste saçını uzatmak için bir iksir yapmaya karar vermiş. Sonra bir yarışmanın olmadığını duyurmuş. Ayçörek, iksiri yapmış ve iksiri saçına sürmüş. İksir bakın göstermemiş. Müdürün duyurduğu yarışma vakti geldi. Aykız, Ayçörek, Ayperi yarışmanın etkili alana gelirler. Yarışma başlamış, Ayçörek yarışında oynamak birden saçlarının uzamaya başladığını fark edildi. Ayçörek önce çok mutlu olmuş olduğuna iksirin olduğunu düşünmüş. Ama saçları uzamaya devam ettikçe suratı asılmış. Ayçörek’in saçları hâlâ uzuyormuş. Saçları tüm okulu sarmış, Ayçörek’in saçlarından kimse birbirini göremiyormuş.Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyormuş ama hiç kimse anlamamış.

“Ulu Büyülü Kitap” tan yeni bir formül bulmak gibi bir fikir oldu. İksir odasına giderken çok zorlanmış ama sonunda odaya varabilmiş. Ayperi aradığı kitabı bulmuş, kitap açıp içinde formülü aramaya başlamış. Kitapta formülü bulmuş. Formülün adı: “Eski Hâline Getirme” ymiş. Hemen iksiri yapmak için işe koyulmuş. İksiri yapılır ve kardeşine ulaştırmak için yarışma yapıyor dikkat etmeyin bir şekilde gitmiş. İksiri Ayçörek’in kafasından aşağı dökmeleri gerekiyormuş. Ayçörek’in kafasından aşağıya dökmeye başlamışlar. Ayçörek’in saçları kısalmaya başlamış ve normale dönmüş. Sonra eski hâline dönen Ayçörek herkesten özür dilemiş. Yarışma kaldığı yerden devam ediyor.

 

MERYEM SU T.

KUZÖREN ORTAOKULU

YUNAK / KONYA

 

18
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/BaIja2qpMyw

 

 

               DEVE VE CÜCE’NİN ARKADAŞLIĞI

 

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, Kalbur saman içinde bir Deve ile bir de Cüce varmış. Deve ile Cüce aynı evde yaşarlarmış. Deve, Cüce ile hep dalga geçermiş. Deve Cüceye “Sen küçüksün, boyun da çok kısa.” dermis. Üstelik bir gün ona ‘tarla faresi’ demiş. Cüce çok üzülmüş, çok ağlamış. Kendine, “Ben neden küçüğüm?” diye sorup duruyormuş.

Cüce aklındaki soruyla baş Bilemey Baykuş’a gidip “Ben niye küçüğüm?” diye sormuş. Bilge Baykuş, bu soruyu bilememiş. Cüce ağlamaya başlamış. Cüce’ye Kafdağı’nın ardında bilge bir yılan yaşadığını, o yılanı bulursa sorun cevabını ondan öğrenebileceğini söylemiş Bilge baykuş biraz düşünüp. “Fakat oraya giden yol çok tehlikeli, karşına her şey olduğunu.” demiş. Cüce her şeyi göze aldı. O sorunun cevabını öğrenecekmiş ve sorunun cevabını bulabilmek için yola koyulmuş. Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, bakalım nereye varmış.

Sık ağaçlarla kaplı bir ormana varmış. Üç tane kurt çıkmamış mı! Kurtlar Cüce’yi görür görmez ona saldırmışlar. Fakat Cüce küçük olduğu için kurtların altından kaçıp gitmiş. Hazır kurtlardan kurtulmuşken biraz daha yol gideyim, diye düşünmüş. Yoluna devam etmek karşısına kocaman bir kartal çıkmış. Cüce, kocaman kartalı olduğu görünce dona kalmış. Kartal, cüceyi kaptığı gibi yuvasına götürmüş. Kartalın yuvası çok yüksek bir yerdeymiş. Cüce, oradan nasıl kaçacağını bilememiş. Cüce, düşünmüş de düşünmüş. Cücenin aklına birden gömleğini yırtıp havada süzülmek geldi ve öyle de yapıyor. Kafdağı’na ulaşmış. Cüce yılanı yılana sormuş.Cüce yılana “Sevgili bilgelerin bilgesi yılan,

Yılanıyorum bir düşünmüş ve Cüce’ye cevap vermiş. “Sen cücesin, boyunun kısa olması normal.” demiş. “Şöyle düşün, buraya gelene kadar senin olay atlattın” demiş. “Eğer büyük olsaydın o kurtlardan kurtulabilir miydin, kartal yuvasından süzülerek buraya kadar gelebilir miydin?” diye sormuş. Bilgelerin bilgesi yılan Cüce’ye “Senin özelliğin bu.” demiş. Cüce, yılana teşekkür edip kendi evine gitmiş. Cüce bütün olanları arkadaşı Deve’ye anlatmış. Deve olanları kaydıyla bir daha onunla dalga geçmemeye söz vermiş ve mutlu bir şekilde beraber yaşamışlar.

 

 

MUSTAFA C.

KUZÖREN ORTAOKULU

YUNAK / KONYA

 

20
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/FcDV5RVOaQM

 

 

                                     GONİ İLE EFE

 

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde minik mi minik yavru bir ejderha ile küçük mü küçük bir çocuk varmış. Yavru ejderhanın adı Goni, biyolojik adı da Efe’ymiş. İkisinin çok güzel arkadaşlıkları varmış ve birbirlerini çok seviyorlarmış. Bu kadar çok birbirlerini sevmeye rağmen Efe Goni’den şikâyetçiymiş. Efe’nin oyuncaklarını eritmesiymiş. Goni’nin ağzından çıkarttığı ateşle Şikâyetçi olmasının nedeni ise. Goni’nin bu huyu yüzünden oyun oynamak ne zaman sonuna kadar oynayamazlarmış. Çünkü Goni mutlu olanlar bile ağzından ateş çıkartıp oyuncaklarını eritirmiş. Düşünüp durmuş. Aklına Goni’nin ağzına su dökmek oldu.Goni’nin ağzına suyu dökmüş dökmesine de hiçbir işe yaramamış. Efe’nin aklına başka bir fikir daha gelir. Bu fikir: Goni’nin ağzını iple sarmakmış.

Efe günlerce bu işe nasıl çözüm bulacağını araştırmış durmuş. Sonunda komşusu her şeyi bilen peri Bilgiç’e bu durum danışmayı düşünmüş. Efe, Bilgiç’in yanına gitmiş. Bilgiç’e arkadaşı Goni’nin durumunu anlatmış, bir çözüm yolunun olup olmadığını sormuşmuş. Bilgiç Efe’ye “Ormanın derinlerinde ulu bir ağaç var. O ağacın yanına git, ağaç sana ihtiyacın olan şeyi verir. Demiş. Efe hemen eve geldi, Goni ile ağacıın yanına gitmek için yola çıkmışlar.

Efe ve Goni ormana varmışlar. Ormanın içinde kocaman ağacı içerirler. Bilgiç’in bahsettiği ulu ağaç olduğunu anlamışlar. Ağacın yanına gidip konuşmayı düşünmüşler. Tam o sırada ağaç “altında şey bende ama önce boyut sormam gereken üç soru var.” demiş. Efe hediyesiın soracağı soruları merakla yorumumuş. Ağaç Efe’ye “Arkadaşınla ilgili her şeyi söyle” demiş. Efe “Onunla ilgili çok şeyden, hangisini anlatsam bilmiyorum ama onu çok seviyorum.” demiş. Ağaç ikinci soru olarak “bir şey olsa ona ona bir ay bakar mısın?” diye sormuş. Efe “Her koşulda bakarım, o benim arkadaşım.” demiş. Ağaç son sorusunu “Peki, söyleyin bakalım arkadaşını ne kadar seviyorsun?”sormuş. Efe “Canım kadar çok seviyorum.” demiş. Ağaç en son “Siz gerçek bir dostsunuz.” demiş. Ağaç bunu dedikten sonra bir kutu çıkarmış. Kutuyu açınca içinde göz kamaştıracak parlaklıkta bir tüy çıkarıp Gino’ya dokundurmuş. Gino o sırada hapşurmuş ama ağzından hiç ateş çıkmamış. Bunu gören Efe sevinçten havalara uçmuş. Ulu ağaca teşekkür edip evlerine dönmüşler. Eve döner dönmez Efe ve Gino oyun oynamaya başlamışlar ve oyunlar hiçbir zaman bozulmamış.

 

 

ORHAN EFE U.

KUZÖREN ORTAOKULU

YUNAK / KONYA

22
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/plip4VLEIzI

 

                           

                                  KEDO İLE FERİ

 

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir kedi bir de fare varmış. Kedinin adı Kedo, farenin ise Feri’ymiş. Bunlar bildiğiniz kedi ile fareye benzemezmiş. Hiç kavga izleyinlermiş hatta çok iyi arkadaşlarmış. Kedo ile Feri arkadaşça yaşayıp giderlermiş. Bir gün Kedo ile Feri’nin canı sıkılmış, yakınlardaki ormana gezmeye gitmeye karar vermişler.

Kuş cıvıltıları eşliğinde ormanda geziniyorlarmış Birden Bire Feri bir ses işitmiş ve Kedo’yu dürtmüş. Feri “Duydun mu?” demiş. Kedo ise duymadığını söylemiş. Bu şekilde kullanılır sorarken çalılıkların arasından bir köpek fırlamış. Kedo ile Feri köpeği olduğu görmez korkmuşlar. Köpek, Kedo’yu ve Feri’yi kovalamaya başlamış. Feri, Kedo’nun üzerine oturmuş, tüylerine tutunmuş ve Kedo koşmaya başlamış. Kaçarken bir eski saray kullanınler ve hemen açık kapısından içeri girip kapıyı kapatmışlar. Arkalarından kovalayan köpek ise arasında yetişememiş, bunların bulamamış ve evine dönmüş.

Sarayın kapısını kapatıp içeri giren Kedo ile Feri “Biraz durup sonra eve döneriz.” diye düşünmüşler. Kedo ile Feri sarayın içini merak ediyorler. Sarayın içini gezmeye başlamışlar. Sarayda odadan odaya girip görünürlarmış. Girip girip çıkarken sarayın oğlu odasına geldiler. Odanın içine girmişler. Odaya girince gördükleri gördünüz de çok şaşırmış. Odanın içinde kafeste baygın hâlde yatan bir aslan varmış. Aslan tıkırtıları duyunca zor bir hâlde doğrulmuş. Aslan, Kedo ile Feri’yi görünce çok sevinmiş. Aslan, Kedo ile Feri’ye “Lütfen beni Bölümü, lütfen. Birazdan beni buradan alıp hayvanat bahçesine götürecekler. Bir daha da evime gidemeyeceğim.N’olur bana yardım edin. Demiş. Kedo ile Feri aslanın olduğu çok ama çok üzülmüşler, aslanı kafesinden çıkartmışlar. Aslan, Kedo’ya ve Feri’ye çok teşekkür etti. Aslan, Kedo ve Feri saraydan çıkmışlar. Aslan evine dönmüş. Kedo ile Feri ‘de köpekten kurtulduklarına sevinip evlerine dönmüşler.

 

 

SÜMEYRA C.

KUZÖREN ORTAOKULU

YUNAK / KONYA

24
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/WVsgnkv-d3Q

 

 

ORMAN PERİLERİ

 

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, küçük bir kasabada yaşayan bir aile varmış. Bu aile geçimini odunculuk ile çalışıyormuş. Evin babası onu gün ormana ağaç kesmeye gidiyormuş. Küçük kız ormanı çok merak ediyormuş. Bir gün babasının karşısına geçerek: ”Babacım bende seninle ormana gelebilir miyim?” demiş.

Babası izin vermemiş. Küçük kız babasının bu kararına çok üzülmüş. İçinden bir ses sürekli: “Sen ormana git. Ne de olsa kaybolsan bile baban seni hemen bulur. Diyormuş. Küçük kız hemen ormana doğru koşmuş. Ormanda dolanmış, çiçekler toplamış. O kadar çok yürümüş ki yorulunca bir kayanın üzerine bakın dinlenmeye açılır. Sonra etrafını incelemiş ve nerde olduğunu anlayamamış. Çok korkmuş ve ağlamaya başlamış.

Tam bu sırada ormanın koruyucuları olan ‘Orman Perileri’ geldi. ”Küçük kız neden ağlıyorsun?” diye sormuşlar. Bir an çok şaşıran küçük kız “Ormanda kayboldum.” demiş. Periler kıza çok üzülmüş. “Biz sana yolu gösteririz.” demişler. Küçük kızı ormanın çıkışına kadar götürüp bir anda ortadan kaybolmuşlar. Küçük kız koşarak eve gitmiş. Bundan sonra babasından izinsiz asla ormana gitmemiş.

 

CEMİLE T.

MEHMET DEMİR ORTAOKULU

ERCİŞ / VAN

26
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/9Hx8Bh4lm-s

 

 

 

MEYVE VERMEYEN AĞAÇ

 

Bir kasabada yaşlı bir çiftin çok büyük bir bahçesi varmış. Bu bahçede çeşit çeşit meyve ağaçları varmış. Bahçedeki Ağaç kasa kasa meyve veriyormuş. Bütün kasabaya yetecek kadar meyve oluyormuş. Yaşlı çift bu meyveleri kasabadaki insanlara dağıtıyormuş. Bir gün yaşlı çift ölmüş ve yerlerine oğulları bahçenin başına geçmiş. Safra başkaları ile paylaşmıyormuş. Bahçeye giren çocukları da kovalıyormuş.

                Bu durumda çok üzülen ağaçlar, aralarında konuşmaya başlamış. ”Bu adamlara çok sinir oluyorum. Fazla fazla meyve veriyorum ama hiç kimseyle paylaşmıyorlar. Demiş bir ağaç. “Evet, gözleri bir türlü doymuyor bu adamların.” demiş diğeri. Ağaçlar aralarında anlaşmış, meyve vermemeye karar vermişler. Bahçenin sahipleri, bir sürü ilaç denemiş ama faydaları etmemiş. Ağaçlar meyve ayeti safra olgunlaşmadan çürüyüp yere düşüyormuş. Sebebini bir türlü anlayamamışlar. Artık bahçe ile ilgilenmeyi bırakmışlar. Bunu gören çocuklar bahçeye uğramaya başlamışlar. Ağaçlara tırmanmışlar. Meyveleri toplamaya başlamışlar.Aylar sonra ağaçlar tekrardan çok güzel meyve ortamında başlamış. Amaçları bahçenin sahiplerine ders vermekmiş ve bunda başarılı olmuşlar.

Yaşlı çiftin oğulları, elindekini kavramışlar. Bugünden sonra onlar da artık babaları gibi fazla meyvelerini kasabadaki insanlarla paylaşmaya başlamışlar.

 

NARİN G.

MEHMET DEMİR ORTAOKULU

ERCİŞ / VAN

28
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/er4wp_9dmmg

 

KÜÇÜK KIZIN İNANCI

 

Çok güzel bir sabahtı. Küçük kız, çam ağacıının altına oturmuş, hayallere dalmıştı. Küçük kız, yardımsever ve vicdanlı biriydi. Büyüyünce ünlü bir yıldız olmak istiyordu. Ama ne zaman hayallerinden ailesine bahsetse ailesi ona inanmıyordu. Köyde yaşadıkları için bu hayalinin gerçekleşmesinin imkansız olduğunu düşünüyorumordu.

 Yine bu hayallerine dalmışken, anne: “Yine o saçma hayallerine mi daldın? Hayallerin asla gerçek olmayacak. Şimdi kalk ve keçileri otlatmaya götür. Demiş. Küçük kız annesinin bu sözlerine hiç üzülmemiş çünkü o hayallerine kavuşacağına inanıyormuş. Keçileri dağda otlatırken bir kalabalık içindir. Tam kalabalığa kuyunun sesini duymuş. “Çabuk ol küçük kız! Şu kediyi tut yoksa içime düşüp ölecek. Demiş kuyu. Küçük kız hemen koşup kediyi yakalamış. Tam o sırada kameralar kızı çekmiş. . Çünkü orda filmi çekiyorlarmış. Yönetmen: ”Kim bu küçük kız? Onda yıldız ışığı var. Getirin hemen onu yanıma.Demiş. Böyle küçük kız ünlü bir yıldız olma yolunda ilk adımı atmış. Ailesi bu haberi alınca çok sevinmişler. Kızlarına karşı bir mahcubiyet duymuşlar ve hiçbir şey imkansız değildir kavramışlar.

 

ESMANUR Y.                      

MEHMET DEMİR ORTAOKULU

ERCİŞ / VAN

30
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/02vSd0UX9uE

 

 

İSTANBUL RÜYA MUHAFIZLARI

 

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, üç arkadaş İstanbul’da yaş kızarmış. Bu üç arkadaş ‘Rüya Takımı’ adlı bir takımın üyeleriymiş. Bu üç arkadaşın isimleri sırası ile Ali, Ayşe ve Aslı’ymış. Rüya Takımı’nın özel güçleri varmış. Bu özel güçler: Sihirli pelerinle uçmak ve sihirli asaları kullanabilmekmiş. Rüya Takımı’nı ‘Bilgen’ adlı bir profesör kurmuş. Asa ve sihirli pelerin onun icadıymış.

 ‘Kara Mert’ adında kötü bir adam varmış. Bu özellik en büyük özelliği rüya bozmakmış. Oğul planı kadar kötü rüyalara çevirmekmiş.

Kara Mert’in planını öğrenen Bilgen, Rüya Takımı’nı çağırmış. Onlara: “Kara Mert’i durdurmanız lazım. Yoksa bütün İstanbul sonsuza kadar kötü rüyalara mahkum olacak. Demiş. Rüya Takımı: ”Elimizden geleni yapıyorız. Bize güvenin. Demiş. Kara Mert, İşteüne yükselmiş. Planı, oluşturduğu iksiri büyük bir yağmur bulutu ile birlikte İstanbul’un üstüne yağdırmakmış. Ama son anda yetişen Rüya Takımı, sihirli asaları ile Kara Mert’i durdurmuşlar. Kimsenin haberi bile olmadan İstanbul’u kurtarmışlar.

 

 

EDANUR Ç.

MEHMET DEMİR ORTAOKULU

ERCİŞ / VAN

32
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/ozgn1fqW-gE

 

SİHİRLİ MACERA

 

Bulvarmaz Köy diye bir köy varmış. Bu köyde Can ve Cem adında iki kardeş yaş kızarmış. Bu iki kardeşin anneleri çok hastaymış. Sihirli Dağ denilen yerdeki iyilik otuymuş. Can ve Cem’in tek hayali annelerini iyileştirmekmiş. Fakat Sihirli Dağ’a gitmek için Macera ormanından geçmek gerekiyormuş. Sihirli Dağ onu kaybolurmuş. Kaybolunca onu bulmak zorlaşırmış. Orman ise çok tehlikeliymiş. Tabi ki bir o kadar da korkunçmuş. Ormanda canavarlar varmış. Yeraltından çıkıp ormana gelen insanlar korkutuyorlarmış. Can ve Cem karar vermişler. Nihayetinde Macera ormanına gidiyormuşler. Korkarak ormana girmişler. Havada yarasalar uçuyormuş.İlerlemeye devam ediyorler. Birden yeraltından bir canavar çıkmış. Can ve Cem hemen çalıların arkasına saklanmışlar. Canavar onları fark edememiş ve tekrar yeraltına girmiş. Cem, köydeki Bilgin Dede’nin ona göre haritayı çıkarmış. Haritaya bakmışlar ve yürümeye devam ediyorler. Can ve Cem’in karşısına biraz yürüdükten sonra bu sefer de bir dev çıkmış. Devden kaçmaya başlamışlar. Koşarken Cem cebindeki haritayı düşürmüş. Arkalarında dev olduğu için durup haritayı alamamışlar. Bir ağacın kovuğuna saklanıp devin uzaklaşmasını beklemişler. Ne yapacaklarını bilmiyorlarmış. Harita da sınıflandırından ormanda kaybolmuşlar. Dümdüz devam etmeye karar vermişler.İkisinin de ayaklarına kara sular inmiş yürümekten. Biraz dinlenelim demişler. Bir ağacın altına oturmuşlar. O anda karşılarına bir iyilik perisi çıkmış. Peri, Can ve Cem’in neden ormanda olduğunu biliyormuş. Onlara yardım edildi, doğru yolu göstermiş. Eğer kabul duyacağımı söylemiş. Cem ve Can perinin söylediklerine çok sevinmişler. Perinin teklifini hemen kabul edildiler. Peri, vakit kaybetmeden yola koyulmaları lütfen söylemiş. Çünkü Sihirli Dağ’ın kaybolma vakti yaklaşıyormuş. Can ve Cem, peri ile birlikte yürümeye devam ediyorler. Peri önde gidiyormuş. Can ve Cem ise arkadan periyi takip ediyorlarmış. Sihirli Dağ’ı görmeyi başarmışlar. İki kardeş çok sevinmişler, bunların sarılmışlar. Ama bir sorun varmış. Ormanın bitimindeki ağaçlar birden fazla sarılmışlar ve yolun çıkışını kapatmışlar. Peri hemen yardım etti. Yolu bin bir güçlükle açmış ama tabi bu sırada kanadı ağacıın dallarına takılmış. İki kardeş, periyi kurtarmadan gitmek istememişler. Çünkü peri çok yardım edildi. Onu kurtarmadan gidemezlermiş. Sihirli Dağ’ın tepesinde iyilik otunun yanında bulmuşlar. Çok şaşırmışlar. Peri içindir; -Eğer beni kurtarmasaydınız bu dağa asla ulaşamayacaktınız. İyi kalpliliğiniz size yol gösterdi, demiş. İki kardeş, teşekkür ettikten sonra iyilik otunu alıp köylerine doğru yola koyulmuşlar.

 

 

AHMET BK

KAMAN İMAM HATİP ORTAOKULU

KAMAN / KIRŞEHİR

34
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/UmPlkFvTp_0

 

 

ÖZÜ TEMİZ OLAN MUTLU OLUR

 

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde güzel mi güzel bir köyün içinde gürül mü gürül akan bir dere varmış. Köylüler bu dereye “öz” derlermiş. Bu özün üzerinde güzel değirmenler varmış. Köylüler kimi zaman çamaşırlarını yıkar kimi zaman buluşurlar temizlik yaparlarmış. Değirmenlerin özü denilen değirmenözü, gördükçe gülermiş, sevinirmiş. Mutlu oldukça kaynaklardan daha çok su istermiş. Su istermiş ki insanlarına daha gür daha coşkun akabilsin, görünebilsin… Değirmenler, özün suyu çoğalınca anlarmış, bilirlermiş ki öz yine çok mutlu. Değirmenlerden biri bir gün dayanamamış sormuş: -Ey özüm, senin bu saflığın, senin bu temizliğin, senin bu coşkunluğun bizi hayretler içinde bulunuyor. Neden böylesin?Öz cevap vermiş: -Aslında siz de, gelen helal buğdaylardan bilirsiniz köyün insanlarının temizliğini. Temiz insanlar, dürüst insanlar gördükçe nasıl mutlu olmayayım, nasıl çoğalmayayım, demiş. Gel zaman git zaman hasat vakti geldi. Hasat zamanı bir gün köye üç beş yabancı insan buğday almaya uğramışlar. Bu yabancı insanlar özün yanında, öz kulak misafiri olmuş konuşulanlara. Köye gelen yabancı insanlar, köylüleri kandırıp buğdayları da toplayıp kaçacaklarmış. Öz, konuşulan her şeyi duymuş ve duydukları hakkında çok ama çok üzülmüş. Çok içerlemiş. Bu haksızlığa dayanamamış. O günden sonra özün yüzü hiç gülmemiş, üzüntüsünden suyu kesilmiş. Değirmenlerin özünde bu değişimi, değirmenler.Kısa bir şaşkınlığın ardından değirmenler, köylüler ortada bir haksızlık olduğunu, özün üzgün olduğunu anlamışlar. Çünkü bilirlermiş ki köyde ne zaman bir haksızlık olsa ya da öz ne zaman üzgün, mutsuz olsa suyu kesilirmiş. Bakmışlar ki köyde son buğday buğday almaya gelen yabancı insanlar var. Sorunun onlardan kaynaklandığı konusunda herkes fikir birliğine varmış. Bunun için gerekli tek bir şey varmış. Köye gelen yabancı insanlar köyden gönderin. Köyün en bilgin kişisi o kötü düşünceli olan yabancı insanlar köyden hiç vakit kaybetmeden uzaklaştırmış. Dürüst, temiz insanlara yapılacak olan haksızlığı kulaklarıyla duyan öz, yabancıların gittiğini görünce çok sevinmiş çok mutlu olmuş. Özün pınarları bayram yerine dönmüş. Öz hemen kendini toplamış. Eskiz gibi gürül gürül akmaya başlamış. Değirmenler ve köy halkı çok sevinmişler. Ülkede kutlanan “Hıdırellez Bayramına” denk gelen o mutlu günde özün kenarında büyük bir eğlence düzenlemişler. Herkes birlikte özün eski haline döndüğünü gördükleri için mutluluktan havalara uçmuşlar. Değirmenözü köylüleri hep mutlu olarak yaşamış, geçinip gitmişler.

 

 

BEHÇET TK

KAMAN İMAM HATİP ORTAOKULU

KAMAN / KIRŞEHİR

36
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/aDIqIRb-m3M

 

HUYSUZ CÜCE

 

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Develer tellal iken, pireler berber iken… Sihirli bir ormanda huysuz bir cüce yaş kızarmış. Bu cücenin şekerden bir evi, küçük bir kulübesi varmış. Şunu düşünebilirsiniz: Huysuz bir cücenin evi şekerden olur mu hiç? En iyi arkadaşı cadıdan kalmış bu ev ona. Huysuz cüce kafasını hiç olmadık şeylere takarmış. Bugünlerde de kafasını hayal üreten perilere takmış. Hayal üreten periler, dünyanın dört bir tarafında üzgün ve mutsuz çocuklara güzel hayaller yollarlarmış. Bizim huysuz cüce zaten oldum olası perilerden hiç hoşlanmazmış. Bunun nedeni bugünlerde gerekliliği ve kafasını taktığı tek şey hayal etmeye neden oluyor. Kafasına koymuş.Demiş ki huysuz cüce: Bugün gidip perilere hayal üretmemelerini söyleyeceğim, demiş. Yola koyulmuş. Az gitmiş uz gitmiş… Dere tepe düz gitmiş. Sonunda perilerin hayal fabrikasına varmış. Hemen başperinin odasına gitmiş. Huysuz cüce, başperiye: Dünyanın dört bir tarafında üzgün ve mutsuz çocuklara boşuna hayal üretiyor. Başperi huysuz cücenin söylediklerine hiç kulak asmamış. Cüce, bunun yerine bir hışımla hayal fabrikasından ayrılarak evinin yolunu tutmuş. Yine az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Huysuz cüce günler süren yolculuktan sonra evine varmış. Başperinin onu dinlememesi ve istediğini elde edememesi onu daha da öfkelendirmiş. Bunun üzerine uzun uzun düşünmüş.Kendi kendine böyle demiş: “O zaman ben de bazı hayallerini alırım, hayal hayal üretemezler.” Peki bunları hayallerini nasıl alacakmış? Aklına parlak bir fikir gelerek “Buldum!” diye bağırmış. Kullanıyor hayallerini “hayal süpürgesiyle alırım” demiş. Hemen hayal süpürgesini aramaya koyulmuş. Hayal süpürgesini nerede bulmuş dersiniz? Huysuz cücenin en iyi arkadaşı şekerden evde bulmuş. Hayal süpürgesini yanına alarak hemen yola koyulmuş. Uzun, yorucu bir yolculuğun sonunda perilerin hayal fabrikasına varmış. Yanındaki hayal süpürgesini çıkarmış. Fabrikadaki periler korku ve endişe içinde kalmışlar. İşte tam o anda hayal süpürgesi dile getirdi. Hayal süpürgesi huysuz cüceye: Çocuklar hayallerle büyür, gelişir ve mutlu olurlar. Hayallerle sorunlara çare bulurlar, demiş. Huysuz cüce o an derin düşüncelere dalmış. Boğazı düğümlenmiş. Konuşamıyormuş. Hayal süpürgesinin dedikleri doğruymuş. Yaptıklarından utanmış. Bizim huysuz cüce bundan sonra çok iyi biri olmuş. Artık herkes ona “huysuz cüce” değil “iyi cüce” der olmuş.

 

ECEM NK

KAMAN İMAM HATİP ORTAOKULU

KAMAN / KIRŞEHİR

38
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/w0R392u61ls

 

 

RÜYA

 

Bir varmış bir yokmuş… pireler berber Evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken. Bu ailenin iki çocukları varmış. Birinin adı Çan diğerinin Çin’miş. Bu kardeşler birbirlerini çok severmiş ama kavga etmeden de duramazlarmış. Çan uslu bir çocukmuş. Anne ve babasının sözünden hiç çıkmazmış. Çin ise biraz yaramazmış. Ailesinin dinedikez söylediklerini söyledi. Yine de çok kötü biri değilmiş. Bir gün Çan ve Çin bahçede top ile oynuyorlarmış. Birden evden ses geldi. Anneleri: Çan ve Çin hadi ders çalışma vakti, demiş. Çan bunu onaylamış ama Çin: Anne ben ders çalışmak istemiyorum, demiş. Çan, kardeşini ders çalışıyor bir türlü ikna edememiş.Çan ders çalışıyor gitmiş, Çin ise bir taşınmış oturuyor oturuyormuş. Çin taşta otururken yanına bir kuş konmuş ve demiş ki: Neden böyle canın sıkkın? Çin olanı biteni anlatmış kuşa. Kuş, Çin’i dinledikten sonra ona, seninle birlikte ormana gidip oyun oynayalım, demiş. Çin: Ama orası çok korkunç değil mi? demiş. Kuş cevaplamış: Bir şey olmaz hemen geri döneriz, demiş. Bu fikir Çin’in aklına yatmış. Kuşla birlikte ormana doğru yola koyulmuşlar. Tam bu sırada abisi Çan, pencereden Çin’i göre ve seslenmiş: Çin oraya sakın gitme, orası çok tehlikeli! Çin abisini dinlememiş ve ormana gitmiş. Çin ve kuş birlikte oyun oynarlarken vaktin nasıl geçtiğini anlamamışlar.Bir de bakmışlar ki hava kararmış. Çin çok korkmaya başlamış. Karanlıkta yürümeye çalışmak Çin ne olduğunu anlamadan bir çukurun içine düşmüş. Çukurun içine düşünce bayılmış. Uyandığında ise geçerlidir bir cadı içindir. Çok korkmuş, cadıya: Ben neredeyim, demiş. Cadı: Burası kötülük ülkesi. Seni bu kötülük ülkesinin bir bireyi seçtik. Buraya gelmen için de kuşu kullandık. Artık sen de bizdensin. Kurallarımıza uymak ve kötülük yapmak zorundasın, demiş. Çin, bu duydukları içindir dehşete düşmüş. Cadı, Çin’in konuşmasına fırsat vermeden süpürgesine bindirip yolda giderken ona hemen bir görev vermiş. Çin’in ilk görev bir çocuğu çukura atmakmış. Çin bu göreve karşı çıkmış. Cadıya: Ben böyle bir şey yapmak istemiyorum, kötü biri değilim, demiş. Cadı, Çin’in söylediklerini kabul etmemiş. Çin’e Ailesinin sözünü dinlemediğini ve ailesine kötü davrandığını hatırlatmış. Cadı diye söylerken, Çin istemeye istemeye bir çocuğu çukura atmak zorunda kalmış. Tam o anda cadı birden ortalıktan kaybolmuş. Ne olduğunu anlamamış Çin. Yaptıkları için çok üzgünmüş. Kulağına göre sesler geldi Çin’in. Annesinin sesiymiş. Birden irkilerek uyanmış. Anlamış ki bir ağacın altında uyuyup kalmış ve burada rüyasında. Karşısında ailesini gördüğüne çok sevinmiş, yaptıklarından da pişman olmuş.

 

HAYRUNNİSA P.

KAMAN İMAM HATİP ORTAOKULU

KAMAN / KIRŞEHİR

40
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/7Qg_HAtz7Ko

 

ÜÇ MİDİLLİ 

 

Bir zamanlar Şirin adlı bir midilli yaş kızarmış. Bu midilli kitap okumayı çok severmiş. Çok sevdiği bir kitap varmış.Kitaba göre midillilerin dünyasında 4 yıldır çıkan dolunay gecesinde kabus görüyorum neden olan büyük bir kedi varmış. Şirin bu hikayeyi oğlu okuduğunu o kediyi bulmaya karar vermiş. Hemen eşyalarını aldı. Tek boynuzunun sihirlerini kontrol etti ve yola koyulmuş. Ama gidecek orman çok karanlık ve korkunç ağaçlar ile doluymuş. Şirin ormana girmiş ve birden çığlık atmış. Tam o sırada pembe bir midilli ortaya çıkmış. Bizim Şirin korkmuş. Midilli adının Turta olduğunu söylemiş.Sonra bir şarkı söylemiş ve aniden bir kahkaha atmış.O anda orman günlük güneşlik olmuş ve Turta da Şirin’in yolculuğuna katılmış. Yolun devam etti Şirin önündeki uçurumu fark etmemiş ve tam düşecekken Nana adlı yeşil bir midilli onu tutmuş. Demiş ki ” kendini bana bırakmalısın ”, Nana’nın güven güvenmesini istemiş.Şirin o anda çok büyük bir sevgi hissetmiş Nana’ya karşı ve ona güvenmiş; katılmış ve yola devam ettiler. Kedinin tapınağına varmışlar. Kedi onları görünce neden geldiklerini anlamış. Hemen bir miyavlamış ve en büyük gücün. Şirin kedinin korkunç miyavlamasından yere düşmüş. Fakat Turta ve Nana onu hemen kaldırmışlar. Şirin o anda bir şey keşfetmiş. En büyük gücü!Kediye demiş ki “Buldum !! Nana en korkunç ve safra bana ahral verdi ve bir kahkahasıyla karanlık ormanı güzelleştirdi, bu yüzden gülümsemenin gücünü temsil ediyor, Turta beni en zor anımda bana yardım etti. ben sevgi ve güveni temsil ediyorum ve biz üçümüz dostluğu temsil ediyoruz! Demiş.O anda onu yer ışığa boğulmuş ve hiçbir şey görünmez olmuş. Kedi ise bir kuşa dönüşüp kaçmış. Ama artık en büyük güç belliymiş. Bu üçlü yıllarca dostluk gücü korumuş. Sonsuza dek mutlu bir şekilde yaşamışlar.

 

AYGÜL Y.

SANCAKTEPE FATİH SULTAN MEHMET ORTAOKULU

SANCAKTEPE / İSTANBUL

 

42
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/_fbC5lDjJDQ

 

 

PANDA PİNGİ 

 

Bir varmış, bir yokmuş. Eski bir, ormanın derinliklerinde küçük bir panda ve ailesi

pandanın adı, Pingi’ymiş. Bu panda yaramaz ve tembelmiş. Annesi Kiki onu çok kez “Derslerini çalış” diye uyarsa da o annesini hiç dinlemezmiş. Yine ders bir gün okula gitmiş ve ikinci ders, öğretmeni ona proje ödevi vermiş. Bu ödevini bir haftada bitirmesini söylemiş. Ayrıca yapanlar için sürpriz bir ödül olduğunu söylemiş. Pingi o gün dersleri bittikten sonra eve geri dönmüş. Annesine çok yorgun olduğunu, yemeğini yiyip yatacağını söylemiş. Bambusunu yemiş ve yatağına girip derin bir uykuya dalmış, rüyasında arkadaşları ile futbol oynadığını düşünüyorum. Kalktığında TripAdvisor parkta, annesine haber verip evden çıkmış.Arkadaşlar ile ne oynayalım diye düşünün rüyasında arkadaşlarıyla futbol oynadığını hatırlamış, bunun üzerine arkadaşlarına futbol oynayalım demiş. ve Arkadaşları, çok iyi bir fikir demiş ve futbol oynamaya başlamışlar. Futbol oynadıktan sonra yoruldukları için ara vermişler. Pingi’nin arkadaşları çok çalışkan çocuklarmış. Ödevlerini hiç aksatmadan yapar ve sınavdan yüksek puanlar alırmış. Yine futbolda ara verdiklerinde Pingi dışında bütün arkadaşları ödevlerini nasıl yapacakları hakkında fikir alışverişinde

Pingi hiç oralı olmamış. Onun tek derdi oyun oynayıp, keyfine bakmakmış. Başka bir ödev de vermemiş. Pingi ödevini çoktan unutmuş. Bir hafta boyunca sadece okuluna gitmiş, eve dönüp yemeğini yemiş ve dışarıda arkadaşları ile oyunlar oynamış. Zaman su gibi akıp geçmiş. Sıra geldi projenin teslim gününe. Okula gittiğinde ödevi hatırlamış ama artık çok geçmiş. Pingi ve onun gibi sekiz tane öğrenci de ödevini yapmamış. Pingi ve arkadaşlarına kızsa da belli etmemiş, sadece ödülden yararlanamayacaklarını söylemiş. Ödül ise ormandaki gölün başında sabahtan akşama dek dolu dolu bir piknik yapmakmış. bizim piki bunu duyunca çok üzülmüş çünkü piknikleri çok sever, gölde yüzmeye ise

bayılırmış. Öğretmenleri ve arkadaşları piknikteyken Pingi ve diğerleri, başka sınıfa misafir olmuşlar. Öğretmenleri Pingi’yi ve diğerlerini mutsuz görünce sınıfa tekrar bir proje ödevi vermiş ve tamamlayanların başka bir sürpriz ödüle daha sahip olduğu söylemiş. Pingi ve diğer sorumsuz çocuklara bir şans daha vermekmiş. Akvaryumuma götürüyor. Pingi eve döndükten sonra hemen ödevini yaptı çünkü ödülü çok merak ediyormuş ..Ertesi gün öğretmenine ödevini göstermiş ve bütün sınıfın ödevini yaptı. Pingi akvaryumda unutamayacağı bir gün geçirmiş ve eve gelince ailesine tüm olanları anlatmış.Ailesi ile bir karar aldılar, artık Pingi planlı olacak, önce biraz dinlenip sonra ödevlerini yapacak hatta ailesine göre ev işlerinde yardım yapacak sonra arkadaşları ile oyun oynayacakmış.

 

 

ASYA K.

SANCAKTEPE FATİH SULTAN MEHMET ORTAOKULU

SANCAKTEPE / İSTANBUL

44
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/48ariXLJRq8

 

RENKLİ KELEBEK 

 

Günlerden birinde Masal adlı bir kız ve annesi varmış. Küçük bir kasabanın en güzel evinde yaşıyorlarmış. Evin çevresi ormanlık ve ıssızmış. Bu yüzden hiç kimse oraya gitmezmiş. Masal buna üzülürmüş çünkü onun hiç arkadaşı yokmuş. Masal sadece iki şeyden hoşlanırmış. Biri annesinin ona kitap okuması ve ikincisi kırmızı topu ile oynaması.

Bir gün Masal annesi ile dışarı çıkmış. Annesi sandalyede oturup kahvesini içiyor, Masal da topu ile oynuyormuş. Masal bölgesinde topunu arkasına doğru atmış. Topunu almaya gitmiş. Orada rengarenk kanatlarıyla uçan bir kelebek içindir. Kelebek ile konuşmuşlar. Birlikte çok iyi arkadaş olmuşlar. Masal kelebeğin üstüne binmiş ve kelebek ile tüm diyarı gezmişler. Kelebek bir süre sonra yorulmuş ve yere doğru inmiş. Kelebek bir anda uçmuş ve korkmuş, yürümeye başlamış. Masal’ı bulmaya gitmişler. Masal’ı bulmuşlar ve onu eve bırakmışlar. Artık Masal, Renkli Kelebek ve Leylek birlikte hep oyun oynamış ve mutlu olmuş.

 

PINAR Ç.

SANCAKTEPE FATİH SULTAN MEHMET ORTAOKULU

SANCAKTEPE / İSTANBUL

46
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/f6vir6m6Yzw

 

İKİ KARDEŞİN KAVGASI 

 

Bir peri yaş kızarmış, perinin bir tane kardeşi varmış, bunlar onun zaman kavga ediyormuş. Bir gün arkadaşları zillerini çalmış, ikisi de kapıya koşup açmışlar. Arkadaşları sormuş, “hanginiz benim oyuncağımı oynatmak ister”? “Yeter artık” demiş, “onun seferinde kavgağında bir kere de güzel oynayalım”. Birkaç dakika sonra yanlarına bir kuş konmuş, “sizi yukarıdan görebiliyorum, boyut bir çözüm buldum, ikiniz paylaşarak veya sırayla oynatın” demiş kuş. “Haklısın” demiş periler. Artık anlamışlar ki, kavga etmenin hiçbir şeye faydası yokmuş.Bundan itibaren bu iki periler derslerini öğrenip bir daha böyle birşey yapmamış bundan sonra hep güzel ve neşeli oynamışlar …

 

SEVİN ZEYNEP B.

SANCAKTEPE FATİH SULTAN MEHMET ORTAOKULU

SANCAKTEPE / İSTANBUL

48
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/Sp4dkgKAY7Y

 

Kardeşlik

 

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde büyük bir ülkede kudretli bir padişah yaş kızarmış. Bu padişahın Samet ve Cemal adlı iki oğlu varmış. Bu iki kardeş hiç ama hiç anlaşamaz nerdeyse onu dakika birbirleriyle atışır, küserlermiş. Bu tartışma herkesin yanında olmayaca padişah rahatsız olmaya başlamış. Önceleri onu kardeşin arasında böyle zamanların yaşanmasını normal kabul ediyor ancak bakmış ki iş çığırından bazıları, bir şeyler bulmalı diye düşünmüş. Çünkü artık yaşlı sayılırmış. Bu güzellikler, dostluklar, iyilikler diyarı ülkeyi bir tartışmanın içinde bırakamazmış.

Padişah bir plan yaptı. Hastaymış gibi yapacak ve her zaman şifalı olduğu anlatılan bir çiçek isteyecekmiş. Uzak diyarlardan, zorlu yollardan getirilebilecek ve iki kardeşten başka kimsenin yerinden kopartamayacağı bir çiçek.

Çocuklarına hemen haber yollatmış. Habercilere “Babanız çok ama çok hasta. Sizi yorumu. ” dedirtmiş. Her iki oğlu da aynı anda birbirlerini ite kaka girmişler hasta yatan babalarının odasına. Biri bir yanına biri diğer yanına oturmuş. “Evlatlarım, kendimi hiç iyi hissetmiyorum, çok hastayım. Sanırım ömür denen yolun sonuna geldim. ” demiş. “Aman, babacığım, Allah büyüklüğünde uzun ömürler versin. Hemen boyut en iyi hekimleri bulup iyileştiririz. ” demişler. Padişah hemen: “Ülkenin en iyi hekimleri geldiler ama sadece bir çare olduğunu söylediler. Sizi o sebeple çağırdım. Şimdi beni can kulağıyla tıklayınız evlatlarım. Kaf Dağı’nın tepesinde beyaz bir çiçek açar. Eğer onunla yapılmış şerbeti içersem hemen ayağa kalkabilirmişim. ” demiş. Babalarını çok yedi evlatlar kavgaya başlamışlar. “Ben getireceğim.” demiş Samet, “Hayır, bunu elbette ben yapacakım. ” demiş Cemal.

Padişah başlamış acı acı öksürmeye, numaradan elbette ama ne öksürme! “İkinizi çağırttım çünkü o beyaz çiçeği ancak ve ancak iki kardeş koparabilirmiş. Hekimler böyle söyledi.” demiş. İki kardeş şaşkınlıkla birbirine bakmışlar. “Ama…” diyecek olmuşlarsa da söz konusu çok sevdikleri babaları olunca kabul etmişler. Hazırlıklarını yapıp düşmüşler yola.

Bağıra çağıra, itiş kakış bir süre devam ederler yola. Bir süre sonra zorluklar baş göstermiş. Acıkmışlar, susamışlar, yorulmuşlar, korkmuşlar. Bir süre sonra bakmışlar ki el ele, kol kola ilerliyorlar. Kocaman gülümsemesiyle babaları elinde beyaz bir çiçekle hepsini bekliyor. Hayretle babalarına bakmışlar. Babaları: “Bu sizin benim için bulmaya geldiğiniz çiçek Adı kardeşlik çiçeği. Hayatta hangi zorlukla karşılaşırsanız karşılaşın elleriniz, yürekleriniz hep birlikte olsun. Ne zaman birbirinize kızar, küsünde aklınıza burası ve bu çiçek gelsin. ”

Üçü sevgiyle sarılmışlar sımsıkı. Bir daha hiç kavga etmeyeceklerine kardeşlik sözü ediliyor…

 

ŞEVVAL G.

FEVZİPAŞA ORTAOKULU

SÖKE / AYDIN

50
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/LPC_GiJSZ3E

 

 

                    MUTLU ÜLKEYE YOLCULUK

Bir varmış, bir yokmuş büyük bir ormanın derinliklerinde mutlu bir aile yaş kızarmış. Bu aile iki kız, bir anne ve bir babadan oluşmaktaymış. Bu ailenin bu ormanda çevrelerinde kimse olmadan yaşamalarının bir sebebi varmış. Ailedeki herkes hayvanlarla, bitkilerle konuşabiliyormuş. Daha önce yaşadıklarını çevreleyen herkesdeki deli gözüyle bakmış ve bir süre sonra korkmuş ve konuşmamışlar. Bile geç geçği bu ormana yerleşmişler. Onlar için önemli olan birlikte olmalarıymış.

Günlerden bir gün evlerinin kapısı çalınmış. Hepsi irkilmişler çünkü yıllardır kapılarını çalan kimse olmamış. Anne: “Kapıyı açmayalım, kimse yok sanıp gider.” demiş. Baba: “Öyle şey olur mu? Bu ıssız ormanda yardıma ihtiyaç olan biri olabilir. Demiş ve kapıyı açmış. Karşısında tek başına duran yaşlı kadını görünce: “Buyurun, yolunuzu mu kaybettiniz yoksa?” demiş. Yaşlı kadın da: “Hayır evladım, buradan geçiyordum, gideceğim yere daha çok var. Bu sevimli evi görünce bir merhaba demek istedim. Demiş.

Yaşlı kadın içeri davet ediyorler. Kadın: “Neden burada, kimsenin altında ıssız bir ormanda kullanın?” diye sormuş. “Doğayla iç içe olmayı seviyoruz.” demiş anne. Açıyoruzdır biz de yemek yiyecektik. Bize eşlik edin lütfen. ” demiş.

Hep birlikte sofraya oturmuşlar. O sırada açık penceren “Cik, cik (Çok açım bana biraz ekmek verir misiniz?)” Diye ötmüş. Kızlar hemen ekmek almışlar ellerine. Kuşa ekmek uzatmışlar. Yaşlı kadın şaşırmış: “Siz kuşun dediğini, ekmek istediğini duydunuz mu?” demiş. Kızlar kıpkırmızı olmuşlar. Sırları ortaya çıktığı için ne yapacaklarını bilemez halde babalarına bakmışlar. Babaları da her şeyi yaşlı kadına anlatmış. Yaşlı kadın aynı özellikleri kendisinin de taşıdığını söylemiş. “Çünkü tüm insanlar doğada yaşayan diğer canlılara kulak vermeliler.” demiş.

Yaşlı kadın gittiği yerdeki tüm insanlar hayvanlarla ve bitkilerle konuşabildiğini söylemiş. “Orası Mutlu Ülke!” demiş. “Haydi, gelin beraber gidelim.” Hepsi çok heyecanlanmış çünkü yıllardan beri kendi kurdukları bu yerde tek başlarına yaşamak artık sıkıcı olmaya başlamış. Hızlıca hazırlanıp yola koyulmuşlar. Heyecanla, tüm canlıların huzurla yaşadığı Mutlu Ülke ‘ye yolculuk yapmak mutluluklarına mutluluk katmış. Tüm aile, Mutlu Ülke ‘ye ulaşıp huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmüşler.

 

 

 

CEMİLE T.

FEVİPAŞA ORTAOKULU

SÖKE / AYDIN

52
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/9jJVNInPDLg

 

 

GÜN DOĞMADAN NELER DOĞAR

 

Zamanın birinde gözleri denizlerden mavi, saçları güneşten sarı güzel bir bebek açmış dünyaya gözlerini. Eftelya… Anne ve babasının güzeller güzeli kızı Eftelya… Annesi aile gelenekleri olan Kolyeyi Eftelya’nın boynuna takıp sevgiyle kucaklamış onu.

Eftelya’nın üzerinde anne ve babasının sevgi dolu bakışları çok uzun sürmemiş. Bir süre sonra Eftelya’nın annesi ve babası üzücü bir kaza sonrası hayatlarını kaybetmişler.

Eftelya sevgi dolu bakan gözleri bir daha hissedememiş. Onun da gözlerindeki deniz mavisi gün geçtikçe gri bakınüne dönmüş. Anne ve babasının ölümünden sonra yıllarını geçireceği bir çocuk yurduna yerleştirilmiş. Çevresinde mutsuz çocuklar, öfkeli büyükler, onun gece hıçkırıklarla bölünen uykular yıllarca sürmüş. Onu bu zorlu günlerde güçlü hissettiren tek şey annesinden ona yadigâr kalmıştır öğrendiğinde kolye imiş. Her gece kolyesini avuçlarının içine alır, elinde sımsıkı tutar ve içine sıcacık duyguların yayıldığını hissedip huzurla uyurmuş.

Eftelya hep inanmış. Kara bulutların masmavi bir görüşüne kavuşacağına hep inanmış. Sekiz yaşına geldiğinde yurttan ayrılması için biliyormuş. Yurtdışında için mutlu ama dışarıda onu bekliyor bilinmezliklerle dolu hayata karşı endişeliymiş.

Zaman su gibi akmış ve Eftelya on sekizinci yaş günüyle buluşmuş. Biliyormuş ki sabah olduğunda bu yurttan gitmesi gerekiyormuş. Yine kolyesine sımsıkı sarılmış. Küt küt atan kalbinin sakinleşmesi için dilekler tutmuş. Sonra saçlarını uçuran bir esinti hissetmiş ve mis gibi kokan çiçek kokuları. Gözlerinin açtığında etrafında neşeyle koşan çocuklar, rengârenk çiçekler, yemyeşil ağaçlar görmüş. “Elbette bu bir rüya! ” demiş kendi kendine.” Sabah uyanıp korkularımla yüzleşeceğim.”

Arkasından gelen bir sesle irkilmiş. “Eftelya! Bu bir rüya değil. ” Bir dilek tuttun içeride kötü hislerden ve korkulardan kurtulmayı, mutlu olmayı diledin kolyeye. ” demiş. Eftelya’nın eli hemen boynundaki kolyeye gitmiş. Karşısındaki görmek dediklerini anlamaya çalışmış. “Bunu sana annen verdi değil mi? Bu özel bir kolye. Sen on sekiz yaşına geldiğinde doğum günü tuttuğun dileği içindir için yıllardır seninle. ”

Eftelya’nın güzel deniz mavisi gözlerinden sevinç yaşları dökülmüş. Masmavi bakınüne kafasını kaldırmış: “Teşekkürler anne, teşekkürler baba!” demiş. “Sizi çok seviyorum. Biliyorum sevginiz hep benimle… ”

 

HİRANUR G.

FEVZİPAŞA ORTAOKULU

SÖKE / AYDIN

54
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/K_uYcRwfP00

 

ASLANIN KURTULUŞU

 

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, yemyeşil ağaçların, rengârenk çiçeklerin, tertemiz bir havanın olduğu kocaman bir ormanda hayvanlar mutluluk içinde yaşarlarmış.

Hayvanların her birinin farklı farklı özellikleri varmış. Gergedan çok üşengeç, zürafa çok çalışkan, tilki çok kurnaz, kuşlar çok akıllı, fil çok sinirli, köpek çok sevimli, kedi çok uysal, kaplumbağa çok bilgili, maymun çok eğlenceli… Hepsi birbirini tamamlıyormuş.

Güneşli bir yaz günü hepsi güçlü bir kükremeyle irkilmiş. Ses gittikçe yaklaşmış ve bir aslan çıkmış oluyor. Tüm hayvanlar arasından bakakalmışlar. Bu kadar gürültüye alışkın değillermiş. Aslana bakmaya başlamışlar. Aslan güçlü bir sesle: “Duydum ki burada bir lideriniz yokmuş. Bundan sonra ben bu ormanın kralıyım. Demiş.

Hayvanların hepsi birbirine şaşkınlıkla bakmışlar. Bilge kaplumbağa yavaşça ilerlemiş aslana doğru: “Bizim bir lidere ihtiyacımız yok ki. Bu masmavi fotoğrafları’nın eşsiz ormanda birlik beraberlik içinde yaşıyoruz ve çok mutluyuz. İstersen sen de bize katlanabilirsin. ” demiş. Bu ifadeeleri duyan aslan, sinirle kükremiş: “Artık bu ormanın kralı benim ve ben ne istersem herkes onu yapacak!” diye emretmiş.

Hayvanlar aslanı pek de önemsemeyerek oradan uzaklaşmışlar. Aslan birkaç gün hepsine emirler yağdırmış, bağırıp çağırmış. Onu anlamaya çalışan hayvanlar iyilikle aslana yardım çalışıyorler. Ancak bununla yetinmeyen aslan, onun için tuzaklar kurmuş ormanda. Amacı hepsini korkutmak ve liderliğini, krallığını göstermekmiş. Tek bir tuzaklara yakalanan hayvanlar bir araya toplamış ve kafeslere kapatmış. Özgürce uçamazsa bilen kuşlar yaşayamayacaklarını: “Şimdi ne olacak? Biz ona iyilikle yardım ettik ama şu halimize bakın. ” demişler. Bilge kaplumbağa, “Onun kalbinin yalnızlığı, onu böyle kötülüklere alıştırmış. Yine sabırla, iyilikle yardım edip onu o karanlık kalpten ve akıldan kurtarmalıyız. ” demiş.

Günlerce kafeste kalan hayvanlar hiç bağırıp çağırmamışlar aslana. Aksine hep güzel sözlerle, kibarca isteklerini söylemişler. Aslanın istediği bu değilmiş ama içten içe mutlu olmaya da başlamış. Mücadeleyle geçen ömründe ilk varsayılan içinde güzel duygular kıpırdanmış. Gel zaman, git zaman sabırla ve sukûnetle kafeslerinde bekleyen hayvanlar ormana bırakmış tekrar aslan. Onları meydanda toplayıp kendini anlatmış. Mücadele ve zorluklarla dolu hayatının onu kötü yaptığını ama bu ormanda kötülüyor. “Dost olabiliriz. Beni de dostunuz olarak kabul eder misiniz? ” demiş. Hepsi sevinçle “Evet, elbette.” demişler.

Günlerce kutlama yapılırlar. İyilik, sevgi, dayanışma dolu hayatlarına bir dostun daha katılışını, aslanın kötülüklerden kurtuluşunu kutlamışlar.

 

 

SEMANUR A.

FEVZİPAŞA ORTAOKULU

SÖKE / AYDIN

 

56
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/Jwu1-ZYV2YM

 

 

LALE’NİN YAPRAKLARI NEDEN ERKEN DÜŞÜYOR?

 

Dağın eteğinde çiçekli bir çayır vardı, bu güzel çiçekler arasında Lale ve Papatya vardı, yakın dostlardı, sevinçleri ve üzüntüleri aynıydı.

   Bir gün, dağlarda bir haber yayıldı: “Dağların Prensesi” olacaktı.

   Haber Lale’ye ulaştı ama Papatya henüz bilmiyordu. Lale birdenbire Papatya’nın prenses olarak seçilmesi gerekiyor. Lale’nin kalbi kıskançlıkla doldu, böyle bir numara kullandı. Papatyaya dedi ki:

-Sevgili dostum, bana bir hafta boyunca leçeklerinden bir pay ver. Onlardan bir çelenk yapmakım ve kafama koyacağım, göndermek senden hatıra olsun

Papatya itiraz etmedi, aksine, onu çok yedi bir arkadaşı olduğu için çok mutluydu.

  Sonunda yarış günü geldi, hakimler çiçekleri birer birer aradı ve değerlendirdi, sıra Papatya’ya ulaştı. Papatya’ya sordular:

-Neden bu kadar solgunsun? Papatya mutlu bir şekilde dedi:

– Solgun değilim, bazı yaprakları Lale arkadaş verdim, beni çok sevdi ve kafasına bir taç yaprak çelenk koydu.Bakın ne kadar güzel. Prenses olmayı hak ediyor. 

  Jüri Lale’nin hilesini anladı ve çok üzgündü. Çiçekler arasında en özverili çiçeği seçtiler – Papatya “Dağların Prensesi”.

    Lala kimsenin yüzüne bakıldı, birisi ona dokunur dokunmaz yapraklarını döktü.

 

AYSU Ş.

CEYRANBATAN QESEBE 2 N-Lİ TAM ORTA MEKTEB

ABSHERON, AZERBAYCAN

 

 

58
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN ViDEOSU:  https://youtu.be/HDSe1Wx7Cqc

 

KİTABIN KIYMETİ

 

Bir zamanlar yıllar önce güzel inşa edilmiş bir kütüphane vardı. İnsanlar bu kütüphaneyle çok ilgilendiler, burada kitap okumak bir gelenek haline geldi.Ancak yeni, renkli kitaplara daha fazla ilgi görüyor, raflarda yırtık yüzleri, eski kitaplara bakan kimse yoktu.

  Kütüphaneye yakın bir okuldan bakın. Yusuf adında bir çocuk, arkadaşlarının aksine, eski kitaplarla daha fazla ilgileniyordu.Her gün kitapları arasından eski kitapları seçti ve hepsini büyük bir ilgiyle okudu. Her gün başka bir kitap aradı, sevgiyle ilgili ve coşkuyla okudu sararmış sayfalarına.

  Bir gün Yusuf eski kitaplardan tekrar okumak için bir yer aldı Aniden pencereden bir kuş kütüphaneye girdi, uçtu ve Yusuf’un omzuna indi. Yusuf sanki hiçbir şey olmamış gibi okumaya devam etti. Çocuklar kuşu görünce etraflarında toplandılar ve ona ilgi ile bakmaya başladılar.

Kuş aniden beri dedi:

-Yusif, sen diğer çocuklardan farklısın, onlar renkli kitaplar okuyorlar, sen her zaman eski kitapları seçersin, bunun nedeni nedir?

  Yusuf kuşun sesini duyduğunu uykudan uyanmış gibi görünüyordu, kuşa şaşkınlıkla ilgili ve şöyle dedi:

  
-Bunun çok basit bir cevabı var.Kitaptaki masallarla birlikte, kitabın katlanmış sayfası, altı çizili cümle ve bazen de kitaptaki unutulmuş resim ile de ilgileniyorum.

Çocuklar bunu duymaktan çok etkilendiler. O günden sonra, okul çocukları sararmış olanlar olan eski kitapları da okumaya başladı.

 

 

 

FATİME M.

CEYRANBATAN QESEBE 2 N-Lİ TAM ORTA MEKTEB

ABSHERON, AZERBAYCAN

60
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/7i3Dp75k9qk

 

GERÇEK ARKADAŞ

 

Murad fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi, babası Samad usta bir demirciydi, bütün gün demircinin dükkanında olduğu satarak geçimini sağladı, Eljan ile arkadaş oldu Murad, dostluklarından hoşlanmıyordu. Zengin bir ailenin çocuğu için fakirlerle arkadaş olamayacağını seçmek,

Bir gün arkadaşlar köyün altında ormanda yürüyüşe çıktılar, ormanın içinden sivri bir nehir vardı, nehrin üzerinde tahta bir köprü vardı, eski köprünün bir kısmı çürümüş ve kırılmıştı, nehrin diğer tarafına geçmek istediler.

– Hadi gidelim, orada bir mağara var, sana göstermek istiyorum.

Elcan tereddüt etti ama arkadaşının yanında bir korkak gibi görünmek istemedi Elcan suya baktığında başını iki yana salladı, ileriye göre ve köprüde yürümeye başladı. Aniden ayağını kırdığı tahta çürümüş, Elcan bir dengesini kaybetti ve suya düştü. Hızla suya atladı, arkadaşına doğru yüzdü, onu yakaladı ve kıyıya çekti Elcan yavaşça duyularına geldi.

Elcan ailesine her şeyi olduğu gibi anlattı.

Bayan Jahan, arkadaşlıklarını engellediği için utandı.

– Artık Murad’ın senin gerçek arkadaşın olduğunu düşünüyorum.

Ertesi gün Elja’nın ailesi Muradgil’e gitti Bayan Jahan:

-Murad, oğlumun hayatını kurtardığın için teşekkürler. Şu andan itibaren sen de benim oğlumsun, Elcan’ın çok cesur ve cesur bir arkadaş olduğu için çok mutluyum.

 

NİHAD H.

CEYRANBATAN QESEBE 2 N-Lİ TAM ORTA MEKTEB

ABSHERON, AZERBAYCAN

62
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASALIN VİDEOSU:  https://youtu.be/ovYf4j9R5Rk

 

YARDIMSEVER DEV

 

Biri vardı, kimse yoktu, ormanın derinliklerinde bir dev yaşadı, devin kibar bir kalbi vardı. Kimseye zarar vermezdi ama dev korkunç bir görünüme sahipti, herkesin korktuğu, yaşadığı evden uzaklaştı, bu dev hayal kırıklığına uğradı, dev çok yalnızdı çünkü hiç yoktu yoktu.

Bir gün dev üzgün bir şekilde oturdu ve düşünüyordu.Aniden önünde bir peri belirdi. Dediğim dedi:

-Neden bu kadar üzgünsün?

Dev ne yazık ki şöyle dedi:

-İnsanlar tuhaf görünümümden benden korkuyor, kimse beni sevmiyor, çok yalnızım.

Peri bir süre çalışır ve dedi ki:

– İnsanlarla arkadaşlık kurmaya, yaptıkları iyi davranmaya çalışmalısın.

Bunu söyledikten sonra peri kayboldu.

Gösterebilir bir yolunu buldu.

Gece çöktüğünde halkın yaşadığı köye gitti. Sabah köylüler köprünün gizemli bir şekilde inşa edildiğini gördüler, ne kadar düşünürlerse düşünün, bu sırrı açığa vuramadılar.

Köylüler, değirmenin çalışmasını görünce şaşırdılar ve karar verdiler, çeşitli danıştılar, gece her şeyin olduğu ortaya çıktı. Gecenin ortasında köye yaklaşan bir dev gördüler, korktular, ama dev ilacın köyün içinde bir tarladan yaklaşıp bir sürü sivri topladığını gördüler, insanlar deve yaklaştı ve teşekkür etti.

– Korkunç görünüşüm olduğunu kötü olduğumu düşünüyorsun ama kimseye zarar vermedim, görünüşümden kimse yargılamaz.

 

ELTUN M.

CEYRANBATAN QESEBE 2 N-Lİ TAM ORTA MEKTEB

ABSHERON, AZERBAYCAN

64
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

SAYILARIM DANS DERSİ Mİ?

 

5 ve 8 uzun zamandır aynı mahallede yaşayan iki arkadaştır. Bir gün mahallede üst oynarlarken mahalleye yeni birisinin taşındığıdırler ve bu iki meraklı arkadaş koşarak yeni komşularının yanına giderler. Taşınan eşyalarının arasında tekerlekli bir sandalye dikkatlerini çeker ve meraklı gözlerle izlemeye başlarlar. 3 yıl önce trafik kazası geçirip sakat kalmış bir çocuktur eski oturdukları mahallede kazadan önce çok arkadaşı varken kazadan sonra hiç arkadaşı kalmıştır. 3 oğlu bir yıldır yanlız ve mutsuz yaşayan bir çocuktur annesi 1 babası 2 ve kardeşi 4 bu duruma çok üzülür. 3 ün tersine 5 ve 8 çok cana yakın merhametli ve yardım sever çocuklardır. Mahallede ne kadar yardıma ihtiyaç var varsa onları üzüp kırmadan yardımlarına koşarlar. 5 ve 8 koşarak evlerine gider ve aileleri 6, 7 ve 9 a mahalleye yeni birilerinin taşındığı ve bir biyolojik tekerlekli sandalyede olduğunu haber verin ve kısa bir süre sonra ailecek yeni taşınan komşularıyla tanışmaya giderler. ilk gittiklerinde 3, 3, 5 ve 8 dans grubunda ikinci olur birinci olamamaktan çok fazla üzmez çünkü hepsi bir arada çok eğlenmişlerdir 3,5 ve 8 için eğlenmek herşeyden daha fazla. Hayatta her zaman en baş sırada olmak değil sevebilecekyle birlikte mutlu olmak herşeyden önemlidir bu yarışma yaşıyor.

 

YASİN T.

Osmangazi Belediyesi Hacı Akkadın Tarman Ortaokulu / Özel Eğitim Sınıfı (Bursa / Osmangazi)

66
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASAL VİDEO: https://www.youtube.com/watch?v=v7whSgVC9Mo&t=8s

 

KIVIRCIK İLE CAN

 

Doğada kamp yapmayı yedi Kıvırcık ile açık havada doğaya kampa gitmişler. İki arkadaş Çadırlarını kurmuşlar. Doğada yaşayan arkadaşları ile her gün yaptıkları gibi bugünde ormanda oyun oynuyorlarmış. Hoplamışlar zıplamışlar koşmuşlar düşmüşler kalkmışlar oyunlarına devam ediyorler. Çok eğlendikleri için Saatin farkına varmamışlar ve karınları çok acıkmış. Kıvırcık ve Can karınlarını doyurmak için bir çözüm yolu bulmaya çalışmışlar. Can Kıvırcık bir ” Kıvırcık Kıvırcık biliyor musun Ormanda yiyebileceğimiz harika meyveler var onlardan yiyebiliriz. ” demiş. Kıvırcık Ben meyve yemeyi çok severim. demiş. Beraber meyve ağaçlarına doğru ilerlemeye başlamışlar. Elma Armut Erik Kiraz ağaçları meyvelerini vermişti ve çok güzel görüntülerlardı. Meyveleri yemek için acele eden Can biran önce gördüğü ilk meyve ağacı olan elma ağacıına çıkıp ağaçtan elma koparmaya başlamıştı. Kıvırcık Can’a dikkat etmelisin yüksektesin ve bu çok tehlikeli dedi. Can söylenilenlere aldırış etmeden meyve toplamaya devam ediyordu ve bir ve ne anlamadan ağaçtan düştü. Kıvırcık Hemen Canın yanına gitti. Kıvırcık diyerek ağlıyordu bacağım çok acıyor. Can demiş, Kıvırcık Canın bacağına bakmanız sonra korkmamalısın bacağını sadece dallar çizmiş ve birazcık kanamış hemen pansumanın ilgisini merak etme Can demiş. Kıvırcık daha önceden ilk yardım eğitimi aldıtı. Can bir ilk yardım yaptı. Can Çok teşekkür ederim kıvırcık canım artık acımıyor. Aceleci davrandığım için özür dilerim sen yanımda olmasaydın çok korkmuş ve bilgim içindir için bir şey yapamayacaktım. İlk yardım öğretir misin. Dedi. Kıvırcık bunu duyduğunu dolaylı mutlu olmuştu tabi öğretirim merak etme İlk Yardım bilerek insanlara beraber yardımcı olabilir. Dedi. Can Çok güzel olur Kıvırcık hemen eğitimlere başlayalım dedi. Kıvırcık ile can topladıkları meyveleri de alışp çadırlarına doğru ilerlediler ve İlk Yardım eğitimli çalışmaya başladılar. . . Can Çok güzel olur Kıvırcık hemen eğitimlere başlayalım dedi. Kıvırcık ile can topladıkları meyveleri de alışp çadırlarına doğru ilerlediler ve İlk Yardım eğitimli çalışmaya başladılar. . . Can Çok güzel olur Kıvırcık hemen eğitimlere başlayalım dedi. Kıvırcık ile can topladıkları meyveleri de alışp çadırlarına doğru ilerlediler ve İlk Yardım eğitimli çalışmaya başladılar. . .

 

ALİ OSMAN İ.

Osmangazi Belediyesi Hacı Akkadın Tarman Ortaokulu / Özel Eğitim Sınıfı (Bursa / Osmangazi)   

68
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

MASAL VİDEOSU: https://www.youtube.com/watch?v=WSHB7JDreYk

 

ZAMANDA YOLCULUK

 

Bir varmış bir yokmuş. İşlem yolculuk yapan bir tavşan varmış. Tavşan bu nedenle pek kullanmazmış. Birgün kafasına nereden estiyse zamanda kapı açıp yirmi sene ileri gitmiş. Etrafına bakmış insanlar su için kavga ediyorlarmış. Yerinde bir şişe su için. Kavga edenlerin yanlarına gidiyormuş ki birden ayağı acımış. Yerden birşeyler ayağına batıyormuş. Çöplük içindeymiş. Plastik Cam Metal Yiyecek Atıkları … Ayağı acımaya devam edince bakmış ki ayağına cam batmış. İnsanlara baktığın da dikkatini çeken birşey olmuş. Herkesin ağzında maske takiliymiş. Tavşanı görünce insanlar üzerine yürümüşler. Tavşan yirmi yıl sonra ki Dünyadan çok korkmuş ve zamanda kapı açarak geçmişe geri dönmüş.

 

KÜBRA C.

Osmangazi Belediyesi Hacı Akkadın Tarman Ortaokulu / Özel Eğitim Sınıfı (Bursa / Osmangazi) 

70
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com

ÇEVRECİ YONCA VE KARAHİNDİBA

 

Doğayı ve çevreyi korumayı çok seven bir Yonca varmış. Yonca okula gitmiş. Çevre dersleri varmış ve öğretmen bütün sınıfa ikişer kişi olarak gruplar halinde ayrılın. Sizlere araştırma ödevlerinizi vereceğim demiş. Yonca ve Karahindiba bu ödevi beraber yapmaya karar vermişler. Grupları not alan öğretmen ödevleri söylemeye başlamış. Yonca ve Karahindibana Çevre Eğitimi dersi öğretmeni sizin ödeviniz “ Çevre için neler yapmalıyız ve çöpleri neden ayrıştırıyoruz? “ sorusunun cevabını araştırmak . Yonca ve Karahindiba “ tamam öğretmenim “ demiş.  Yonca ve Karahindiba dersleri bittikten sonra hemen eve gidip heyecanla ödevlerini araştırmaya başlamış.  Yonca Çevre için neler yapabiliriz konusunu araştırırken Karahindiba ise Çöpleri ayrıştırma ve geri dönüşümü araştırıyordu. Birkaç gün gecmisti. Araştırmalarını bitiren iki arkadas Bir sonraki Cevre egitimi dersini sabirsizlikla bekliyorlardi. Ders zamani gelmisti ve okula gittiler. Öğretmenleri çocuklar merhaba nasilsiniz bugun doga yine harila degil mi? Ödevlerinizi harika yaptığınıza ve çok heyecanlı oldugunuza eminim . Ilk olarak kim gelmek ister. diye sordu Begonvil öğretmen. Yonca ilk parmak kaldıran olmuştu ve öğretmen Yonca ve Karahindiba gelin bakalım tahtaya ödevinizi dinleyelim dedi. 
Yonca başlamış anlatmaya…
ÇEVRE İÇİN YAPABİLECEKLERİMİZ..
Ağaç dikelim: Ağaçların ve ormanların iklimi korumadan su üretimine kadar bir çok faydası var. Bu nedenle ne kadar çok ağaç dikersek o kadar iyi olur. Her yere her ağaç dikilmez. Ağaç dikerken, dikeceğimiz yere ve iklimine göre seçim yapmalı ve doğru zamanda dikmeliyiz.
Tasarruf edelim: Enerjiyi ve suyu tasarruflu kullanalım. Gereksiz yanan lambaları söndürelim, daha az enerji tüketen tasarruflu ampuller kullanalım. Duş alırken, dişlerimizi fırçalarken daha az su kullanalım.
Ormanlarımızı koruyalım
”Ormanı Çöpe Atmayalım”:
Hafta sonları ailelerimiz, arkadaşlarımız ve dostlarımızla ormanlık alanlara pikniklere gidiyoruz. Buralarda yediğimiz, içtiğimiz, kullandığımız her şeyin atıklarını piknik alanında bırakarak çevre kirliliği yaratmayalım. Piknik alanlarımızı temiz bırakalım ve ambalaj atıklarını geri dönüşüme kazandırmak için ayrıştıralım. Aksi takdirde bu atıklar çevreye ve ormanlara zarar vermekte, cam kırıkları büyük orman yangınlarına sebep olmaktadır. Yediğimiz İçtiğimiz şeylerin atıkları ise Koku sinek böcek ve haşerelerin üremesine ve en önemlisi de salgın hastalıkların yayılmasına sebep oluyor. ” demiş.
Öğretmeni Yoncanın bu anlatımını çok beğenmiş ‘’ ödevine harika hazırlanmışsın Yoncacım arkadaşlarını bilgilendirdiğin için çok teşekkür ederiz.’’ Demiş.
Öğretmen ‘’Evet Karahindiba sıra sende devam et bakalım. ‘’ demiş.

Karahindibada çok heyecanlı bir şekilde başlamış anlatmaya…

Atık olarak değerlendirilen maddelerin çoğu, geri dönüştürülebilir malzemelerden oluşur. Atıkların yeniden geri dönüşüm halkasına katılması, çevrenin ve doğanın dengesinin korunabilmesi ve doğaya verilen zararın en aza indirilebilmesi açısından son derece önemlidir. Yani elimizden geldiğince çöp çıkarmamaya çalışmalı, çıkardığımız çöpleri de ayrıştırarak geri dönüşüm noktalarına götürmeliyiz. Geri dönüşüm konteynırları ile bu atıkları ayrıştırmalıyız. Temel olarak KAĞIT – Cam – Plastik – Metal olarak geri dönüşüm için ayrıştırmalar yapıyoruz. Bu atıklar Toprakta kolay yok olmuyorlar ve Yonca arkadaşımında dediği gibi sağlığımız için risk unsuru oluyorlar.

Örnek resimler gösterip ödevlerini anlatmaya devam eden Yonca ile Karahindiba son olarak Okulumuzda Evimizde veya yaşam alanlarımızda tükettiğimiz yiyecek ve içeceklerin ambalaj (Pet şişe, plastik, teneke kutu v.b.) atıklarını artık geri dönüşüm kutularına atmamız , çöplerimizi yerlere atmamamız ve bu bilgileri arkadaşlarımız ile paylaşmamız gerektiğine değinmişler.
Öğretmenleri Begonvil ; Karahindiba ve Yoncaya ‘’ Çok teşekkür ederim çocuklar ödeviniz çok güzel olmuş ikinizide Tebrik ederim artık sınıfın Çevreci başkanları sizsiniz.’’ Demiş. Buna çok sevinen iki arkadaş sınıftaki Arkadaşlarına çevrenin güzelliklerini anlatıp göstermeye . Ve artık arkadaşları ile beraber çevrelerindeki çöpleri temizlemek ile işe koyulup çevre temizliği yapmaya başlamışlar ve daha sağlıklılarmış.

 

BÜŞRA C.

Osmangazi Belediyesi Hacı Akkadın Tarman Ortaokulu / Özel Eğitim Sınıfı (Bursa / Osmangazi) 

72
KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL by Ramazan TEKER - Illustrated by KENDİ MASALININ KAHRAMANI OL PROJESİ  - Ourboox.com
This free e-book was created with
Ourboox.com

Create your own amazing e-book!
It's simple and free.

Start now

Ad Remove Ads [X]
Skip to content